Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: DOLUNAYA INAT (okuyun beyeneceksiniz)
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 746
Google Özel Arama

Gönderen Konu: DOLUNAYA INAT (okuyun beyeneceksiniz)  (Okunma sayısı 746 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    orkide

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 5263
  • Nerden: Almanya
  • Rep: +1521/-1
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
DOLUNAYA INAT (okuyun beyeneceksiniz)
« : 04 Mayıs 2008, 23:30:55 »


 


 
           
 
  Dolunaya inat!       
   

Katran karası bir geceyi haziran bulutlarının arasından yırtarak, avuçlarında kıpır kıpır yıl­dızlarla odamın penceresini tıklattı dolunay...

"Sana Samanyolu getirdim" dedi ve bütün gökkubbeyi yeryüzüne indirmiş gibi mağrur, gülümsedi koltuğumun başucunda...

Ayla yıkanmanın keyfini sürdüm bir müddet...

Sonra penceremi açıp onu içeri aldım.

Efsunlu ışıklar saçarak, eteğindeki aydınlığı kitabı­ma, rakı kadehime, can eriklerime doladı.

Gecikmiş bir bahar, çekirge sesleri ve iğde kokularıyla içeri daldı hemen peşisıra... telâşla...

Şiirler doldu odama, mısra mısra...

Feneralayları geçti aklımdan; uzak denizler ve göç yolları geçti...

Dolanıp dolunayın kanadına, uçmak istedim...

* * *

Lâkin bırakmadı hayat...

Duyduk ki, güvercinleri kurşuna dizmişler arka bahçede...

Gülleri kesip, dikenleri büyütmüşler korku be­lâsına...

Toprağın bire bin verdiği ülkede mayın döşemişler sevdaya giden yollara...

Aşklar uzak, sevişmeler tuzakmış.

Dişlerinde kalleş ışıkların pa­rıldadığı kurtlar, çeteler halinde boğazlayacak kurban arar olmuş­lar dolunay geceleri...

Pas ve küf kokuyormuş eski­den nergislerin açtığı sokaklar...

Öylesine büyükmüş ki sis perdesi, ne yakamoz görüyor­muş gözler, ne çoban yıldızı...

Güneş ülkesi, çocuklarını gömüyormuş lanetli karanlığın koynuna... ve öfke büyüyormuş sevda toprağının ana rahmin­de...

Doğa ne kadar cömertse, ha­yat o kadar bencilmiş evlâtlarına karşı... Bolluk içinde aç, varlık içinde yoksul, denizler ortasında susuz yaşar olmuşlar.

Ve ülke, aldırmadan doğanın gözkamaştıran büyüsüne, doludiz­gin koşuyormuş ölüme..

Prangalar... savaş tamtamları... ve ağıtlarla...


* * *

Dolunay, Samanyolundan ışıklarla eteklerinde; "Haydi" diyordu penceremin dibinde; "Haydi... ebedi baharın ülkesine..."

Lâkin dolunaya inat; öylesine bitkin ve naçar ki ha­yat...

Kopamadım akşam haberlerden.... dünyevi keder­lerden... kelepçelerden...

Açıp penceremi, salıverdim dolunayımı, Cahit Külebi'den bir şiir fısıldayarak kulağına:

"Bir gün geleceğim / Alıp şu başımı / Bir gün gele­ceğim

"Belki de Haziran / Bulacak naaşımı / Belki de Ha­ziran..."

Haziran, bir ozanın naaşını kaldırırken, dolunay eteklerinden efsunlu yıldızlar saçarak uzaklaştı.

Bakakaldım peşinden...

Ne gözümü alabildim... ne göze alabildim...       
 
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

            AÇIK KALPLE KONUŞAN DÜŞMAN, İÇİNDEN PAZARLIKLI DOSTTAN DAHA iyidir.


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
6 Yanıt
1932 Gösterim
Son İleti 29 Ağustos 2008, 14:14:31
Gönderen: sevcan turğut
4 Yanıt
1558 Gösterim
Son İleti 29 Şubat 2008, 18:27:03
Gönderen: scorpions
2 Yanıt
950 Gösterim
Son İleti 27 Kasım 2007, 03:35:13
Gönderen: orkide
6 Yanıt
1897 Gösterim
Son İleti 16 Aralık 2007, 21:19:38
Gönderen: çoban
1 Yanıt
929 Gösterim
Son İleti 23 Nisan 2008, 18:42:47
Gönderen: çoban