Doğum öncesi dönem bir oluşum evresi ol-ması nedeniyle, çocuğun yaşamı ve geleceği açısından büyük önem taşır. Buna bağlı olarak cenin bu evrede dış uyarımlardan büyük ölçü-de etkilendiğinden gebelik sırasında annenin psikolojik durumunun bebek üzerinde önemli etkisi vardır. Annedeki gerginlikler, anne kanı-nın kimyasal yapısında oluşturduğu etkiler yoluyla cenini etkiler. Bu nedenle araştırmalar, annenin içinde bulunduğu ortamın, ceninin do-ğum öncesi evresini etkilediğini göstermiştir.
Çatışmalar, gebelik sırasında kaygı ve zor-lanma içinde olan annelerden doğan çocukla-rın, 2,5 yıl sonra gözlendiğinde, toplumsal ilişkilerde çekingen olduklarını, oyunlara katıl-ma isteği göstermediklerini, tehlikeler karşısın-da diğer çocuklardan daha çok kaygı duyduk-larını ortaya koymaktadır. Bütün bunlar gebe-lik sırasında annenin ruh sağlığının ne kadar önem taşıdığını göstermektedir. Daha ana rah-minde iken annenin moral ve ruhsal duru-mundan etkilenen bir bebeğin doğduktan sonra etkilenmemesi düşünülemez. Annenin ve baba-nın bebeği kucağına alması, sevmesi, hayır dua-da bulunması, ilim sahibi biri tarafından kula-ğına ezan okunması, isim verilmesi, kurban ke-silmesi, sadaka dağıtılması, evde bir sevinç at-mosferi oluşması bebek tarafından mutlaka algı-lanacaktır. Bu da duygusal gelişimini olumlu yönde etkileyecektir.
Y eni Doğan (O -1 Ay)
Yeni doğan bebeğin davranışları çok sınır-lıdır. Bu ilk davranışlar ilkel olmalarına rağmen gelişimin temelini oluştururlar. Bebeklerin do-ğumdan itibaren bazı refleksler üzerinde egzersiz yapabilme ve kendi hareketlerini düzenleme eğilimleri vardır. Onlar çevreye yanıt verme bi-çimlerine sahiptirler. Bu yanıtların başında da çevreye uyum gelir. Bebeklik döneminden itiba-ren uyum, çocuğun yaşamında keşfetme, dene-me-yanılma, soru sorma, deneyimlerde bulun-ma gibi etkin olaylar biçiminde görülür. Yeni doğanın tepkileri yalnızca olgunlaşma ve fiziksel gelişim durumuna bağlı değildir, aynı zamanda uyanıklık ve tokluk durumuyla da yakından ilgi-lidir. Bebek doğduğu andan itibaren yüksek bir öğrenme potansiyeline sahip olmakla birlikte, yapabildikleri, öğrendiklerine oranla azdır. O, çevresine büyük ilgi duymakta, anlamaya çalış-makta ve özellikte parlak hareketli objelere, ses-lere ve insan yüzlerine tepki vermektedir. Do-ğumla birlikte o duymakta, görmekte, hisset-mekte ve her an öğrenmektedir. Bu nedenle onun yanında olmaya ve çevresini algılamasına yardım etmeye özen gösterilmesi gerekmekte-dir. Öyleyse anne ve baba olarak sizler;
• Gülümseyin. Gülümsemeniz, sevginizi, mutluluğunuzu ve memnuniyetinizi ifade etme-nin en iyi yoludur
• Onunla göz kontağı kurun. Bu, bebeğe gü-ven verecektir. Verdiği sinyal ve çıkardığı sesle-rin tümüne karşılık verin. Dudaklarınızın hare-ketini görmesini sağlayın. Baş ve bedeninizi sık sık onu selamlar gibi öne eğerek onayladığınızı gösterin.
• 15 - 25 cm. uzaklığa kadar net bir şekilde görebileceği İçin; yüzünüzü, renkleri, hareket halindeki parmaklan bu mesafeye getirerek ona yaklaştırın.
• Onunla şarkı mırıldanır gibi konuşun ve ninni söyleyin. Bu onun ritim duygusunu geliş-tirecektir.
• Onun tüm tepkilerine karşılık vererek iki yönlü sohbete girişin. Bu, onu konuşmaya cesa-retlendirecektir.
• Olumlu olmaya ve açık ifadeler kullanma-ya özen gösterin. Bebekler sevgi, onay, sevecen-lik ve neşe belirten seslere karşı duyarlıdırlar. Bunun yanı sıra yüksek ve alçak tondaki sesleri algılayabilirler
• Yeni doğanın kulağının çok yakınında çın-gırak ya da zil sallayın veya el çırpın. Bebeğin tepkisini; sesin geldiği yöne bakmaya çalışmasını izleyin.
• Yeni doğanı daha önceden tanıdığı oyun-cağın sapını (çıngırağı) avucunun içine yerleşti-rin ve parmaklarıyla kavramasını sağlayın
• Çocuğa rahat bir uyku mekânı hazırlayın
• Uykuyu engelleyen bir sıkıntısı varsa orta-dan kaldırmaya çalışın
• Kucaklamak suretiyle sık sık fiziksel temas kurmaya özen gösterin.
• Kuracağına tensel temas, bebeğinize güven verecektir.
• Yeni doğanı kendi yatağında uyutmaya, anne-babanın yatağına yatırmamaya özen gös-terin. Bazı anne ve baba, hasta olduğu zaman çocuğu düşünerek, bazıları da bebeğe dokuna-rak uyumayı tercih ettiğinden birlikte uyumayı yeğler. Böylelikle de yıllar boyu sürebilen sağ-lıksız bir uyku alışkanlığı oluşur. Ayakta, beşikte, salıncakta sallamak gibi ilkel bir yöntem kulla-narak uyutmaya çalışmaktan kaçının.
• Ağlayan çocuk, sizinle iletişim kurmaktadır. Onun ağlama yoluyla gönderdiği mesajı anla-maya ve bu mesaj doğrultusunda ihtiyacım (özellikle yeni doğan döneminde) hemen karşı-lamaya çalışın.
• Bu amaçla ağlamayı gelişigüzel değil anla-mak üzere dinleyin. İhtiyacın çözümü doğrultu-sunda gerekli önlemleri alın.