Günlük, bir kişinin önemli veya kayda değer bulduğu olay, gözlem, izlenim, duygu ve düşüncelerini günü gününe, tarih belirterek anlattığı yazı türüdür.
Günlüklerde genellikle metinlerin yazıldığı tarihler açıkça belirtilir. Bu yönüyle günlükler anılardan ayrılır. Çünkü anılar günü gününe kaydedilmez, yaşananların üzerinden zaman geçtikten sonra yazılır. Günlükler ise günü gününe yazıldığından daha içten bir anlatıma sahiptir. Anılar genellikle tanınmış veya önemli görevlerde bulunmuş kişiler tarafından yazılırken günlükleri herkes yazabilir.
Edebiyatçıların günü gününe tuttuğu günlükler; yazarlarının izlenim, gözlem ve edebiyata dair düşüncelerini açıkça ifade ettikleri için önemlidir. Bu tür metinler, günlüğün sahibine ilişkin ayrıntılı ve samimi bilgilere ulaşmamızı sağladığı gibi yazıldıkları dönemin önemli olaylarına ilişkin tarihî bir belge olarak da değerlendirilebilir.
Günlük Türünün özellikleri
a) Yaşanan olay, gözlem ve izlenimlerin günü gününe yazılması ile oluşur.
b) Yaşanan, gözlenen veya izlenenler ile yazıda dile getirilenler arasında zaman farkı yoktur. Bu yönüyle gerçekler, yaşananlar değiştirilmeden aktarılır.
c) Yazar anlatıcının anlatımıyla aktarılan kısa, özlü ve öznel yazılardır.
ç) Günlükler, günü gününe tutuldukları için samimi ve ikna edici bir anlatıma sahiptir.
d) Günlüklerde konuşma diline yakın, samimi bir dil kullanılır.
e) Günlükler, yazarın kişiliğini ve görüşlerini yansıtır.
f) Günlükler genellikle okuyucu düşünülerek veya yayımlamak amacıyla yazılmaz.
g) Sanatçılar tarafından yazılan günlüklerin edebî değeri vardır.
ğ) Günlüklerde konu sınırlaması yoktur, yazar istediği konuyu ele alıp işleyebilir.
h) Günlükler genellikle kısa metinlerdir.
ı) Bazı günlükler içerdikleri bilgilerle tarih, biyografi alanları ile anı gibi türler için birer belge değeri taşır.
"Günlük" kelimesi eskiden "rûznâme" kelimesi ile karşılanırdı. Günümüzde günlükleri bir araya getiren defter veya kitaplar "günce" olarak da adlandırılmaktadır. Örneğin: Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapGünlükler kişisel veya edebî günlükler olarak farklı başlıklar altında değerlendirilir. Tanınmış kişilerin veya edebiyatçıların günlükleri aynı zamanda bir belge niteliği taşır. Bu yönüyle günlükler portre, hikâye, anı, belge, tarih yazısı gibi özellikler gösterir. Yayımlanmak amacıyla yazılmasa bile her günlüğün kendine özgü bir kurgusu ve akışı vardır.
Günlük türü, Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi'yle birlikle girer ancak edebiyatımızda bu dönemden önce de bu türü andıran çeşitli eserler yazılmıştır. Osmanlı Devleti döneminde olayların günü gününe tutulduğu "vakayinâme"ler günlükten çok tarih metni özelliği gösterir. Devlet dairelerinde günlük olayların ve gelir giderlerin günü gününe kaydedildiği "rûznâme" defterleri ise resmî evrak niteliği taşır. Evliya Çelebi'nin "Seyahatname"si tam bir günlük niteliği taşımasa da içerdiği bazı bölümlerle günlük türünün tarihimizdeki ilk örnekleri arasında değerlendirilebilir. Ancak günlüklerin Batı edebiyatındaki biçim ve içeriğiyle Türk edebiyatında yer alması Tanzimat Dönemi'nde gerçekleşir. Direktör Âli Bey'in "Seyahat Jurnali" (1898) adlı gezi günlüğü, Batı'daki günlük türünün özelliklerini kısmen taşıyan bir eserdir. Bu kitabı, şair Nigâr Hanım'ın, yaşadığı dönemde yazdığı ancak 1959'da yayımlanan "Hayatımın Hikâyesi" adlı eseri izler.
Nurullah Ataç'ın 1950'lerde bir gazetede yayımladığı günlükleri, bu türün edebiyatımızda yerleşmesini ve tanınmasını sağlamıştır. Nurullah Ataç, bu yazılarını "günlük" terimi yerine "günce" kavramıyla adlandırır. Ataç'ın günceleri, hem yayımlandıkları dönemde hem de sonrasında edebiyat dünyasında çok okunmuş ve tartışılmıştır.
Türk edebiyatında Oktay Akbal, Salâh Birsel, Oğuz Atay'ın günlükleri ve Cemal Süreya'nın "Günler" adlı eserleri, günlük türünün belli başlı örnekleri arasında yer alır. Bunların yanı sıra, Cemil Meriç, Cahit Zarifoğlu ve Tomris Uyar gibi yazarların günlükleri de hem içeriği hem de edebî nitelikleriyle dikkat çeken eserler arasında yer alır.
Dünya ve Türk Edebiyatında Günlük
Günlük ayrıca romanlarda bir anlatım tekniği olarak da kullanılır. Örneğin Reşat Nuri Güntekin'in "Çalıkuşu" ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Yaban" romanları, günlük biçiminde düzenlenmiştir.
Dünya edebiyatında köklü bir geçmişi olan günlük türünün ilk örneklerine Eski Yunan ve Roma döneminde rastlanır. Ancak günlük türünün edebî olarak benimsenmesi ve değer kazanması Rönesans sonrasında gerçekleşir. Stendhal (Stendal), Andre Gide (Andre Jid), Hugo, Puşkin ve Kafka gibi yazarların günlükleri bütün dünyada tanınmış ve çokça kişi tarafından okunmuştur.