Erzurum Ağzi
Dadaş kelimesi, değişik anlam ve şekillerde yorumlanmıştır. Kimine göre: Mert,cesur,özü sözü doğru, zalimin karşısında ,mazlumun yanında olan merhametli , yiğit biridir.Kimilerine göre; erkek kardeş ,ağabeyi ,cesur,yiğit,tüm erdemleri kendisinde toplamış mükemmel bir insandır. Aynı zamanda "Numune-i misal" bir Erzurumludur. Bazılarına yörede at binen, cirit atan , kabadayı tığ gibi bir delikanlıdır.
aba : abla
abacı : terzi
ağa : ağabeyi, gada
ağıl : yazın hayvanların koyulduğu yer
ahan : işte şu
ahbun : hayvan gübresi
ander : münasebetsiz
aşgar : kir
aşma : kaysı kurusu
avlu : evin giriş salonu
ayvan : boş oda
baca : dam
baci : bacı
bardan : büyük çuval
bedimli : meteliksiz
bedire : kova
beg : bey, beyim
berf : kar
bıldır : geçen yıl
bibi : hala
bişi : yağda kızartılmış hamur, pişi
boğızli : obur
cağ : şiş
cakkıl : zincirli iki ucuna kova takılan uzun çubuk
camış : erkek manda
ceferlik : odunluk
ceferlik : odunluk
celep : besi hayvanlarının sürüsü
cığız : mızıkçı
cığızlamak : mızıkcılık etmek hakkına razı olmamak
cılfa : pulluk
cırbağa : cılız,çelimsiz
cıstik : erkek ayakkabısı
cingen : çingene
culuh : hindi
cücük : civciv
çakçavi : damların üzerine yapılan çerçeveli camekan
çangıl : zil
çarşut : casus
çenebit : camdan ekmek kabı
çerçi : gezgin satıcı
çermik : kaplıca
çiğirt : çekirdek
damçi : damla
dastar : hamurun üstüne örtülen örtü
densiz : uygunsuz
devamsız : işe yaramaz
dığa : hakararet olarak çocuk
dıldılık : ince elbise
dıreş : uzun boylu
dızınan : iri kıyım,iri yapılı
dibek : öğütme aracı
dizlik : külot
duz : tuz
düllük : çocuk düdüğü
dürüm : açık ekmekle yapılan sandöviç
eğiş : tandırdan eşya veya ekmek çıkarmak için kullanılan çengelli araç
emi : amca
enek : sapanın toprağı yaran kısmı
enik : köpek yavrusu
er : erkek, koca
ergişi : erkek kişi
esgetek : kadın
eze : teyze
fenikmek : telaşlanmak acele etmek
fırfırik : topaç
gada : ağabeyi, ağa
gah : elma kurusu
galah : tezek yığını
galo : hayvanları ahıra bağlayan eğik ağaç
gancık : sözünde durmayan, dişi köpek
gandırıg : çifti boyunduruğa bağlayan ağaç
***** : değersiz adam, pezevenk
gelberi : tandırdan külü çeken uzun saplı faraş
geven : deve dikeni
gındıllik: çember, tekerlek
gobçe : düğme
gollik : kısa boylu, boyu kısa olan
gottoz : dik kafalı
görüm : görümce, kocanın kız kardeşi
gucur : kısa boylu
gudik : köpek yavrusu
gullep : kapı demiri
guma : ikinci eş
gurna : kurna
guzzik : kambur
güleş : güler yüzlü
hagos : tarla sulama arkı
halhal : bilezik
hamayıl : boyuna asılan muskalı gümüş kap
haşıl : ana maddesi öğütülmüş buğday, yağ ve süt olan özel yemek
hedik : haşlanmış buğday
hemecik : bebek oyuncağı
hepenk : kepenk
hesir : otlardan yapılmış sergi
hetircek : tandırın üzerine konan demir
hıbar : duvar dizmede büyük taşlar arasıra konan küçük taş
hıngel : haşlanmış yufka ile yapılan hamur işi yemek, mantı
hınısi : toprak yayık
hırhız : hırsız
hış : köpeklerin boynuna takılan demir
hızan : fakir, görgüsüz
hızmeker : erkek hizmetçi
him : temel
hodah : hayvanlara bakan çocuk
hollaçelik : çelik çomak oyunu
horum : elle yapılmış ot ambalajı
hoyrat : sevimsiz kötü
hozan : sürülmemiş nadasa bırakılmış tarla
höllük : bebeğin altına konan killi toprak
hudik : Tedirgin, tereddütlü
igit : yiğit
istikan : bardak
işlik : gömlek, köynek
kafter : sevimsiz ihtiyar
kalikli : sürtük
kaloş : mes üzerine giyilen yarım ayakkabı
kanayaklı : kadın,yavaş
karakura : kabus
kartol : patates
kavurga : kavrulmuş buğday
kavut : kavrulmuş buğday unu
kazıl : yünden yapılmış kalın iplik
kelep : kolye, inci
keltoş : kel
keyvani : ev hanımı
kırbaç : hayvanları sürmeye yarayan sopa
kiral : kiler
kivra : kirve
kizir : köy adını ağız yapabilen kişi
kollaç : kadın ayakkabısı
kor : bakıpta görmeyen, kör
korzevel : kara sapanın ucuna takılan sopa
kotan : tarla sürme aleti
köynek : gömlek, işlik
kurik : yeni doğmuş tay
kurun : hayvanların su içtiği uzun kap
külek : kova, su kabı
külfet : ev halkı
külve : tandırın hava deliği
kürsü : tandırın üzerine konan masa
leçek : tülbent, başörtüsü
leğen : yıkanmaya yarayan kab
leppik : taş oynunda kullanılan yassı taş
lobiya : yeşil fazülye
loğ : toprak damları düzeltmeye yarayan yuvarlak taş
mablağ : çay kaşığı
mahat : sedir, kanepe
mahrama : mendil
malıh : kağnı kayışının ucuna takılan odun parçası
maraba : tarım işcisi
matıf : suratsız adam
mazanni : kötü huylu, şüpheli adam
mazi : kağnının tekerlerini birbirine bağlayan odun
medek : dişi manda
merek : ot ve saman konulan depo
mılıhci : yüze gülen karıştırıcı
mırıh : yarık dudak
mısmar : iri çivi
mozik : buzağının büyüğü, bir yaşında buzağı
müsürlük : ahırda hayvanların yem yediği tahta oluk
nahır : sığır sürüsü
oklavı : hamur açmaya yarayan ağaç cubuk
omo : dalkavuk
ortahçi : hayvan ve aleti olan tarım işcisi
pantol : pantolon
part : ot yığını, otuz bağlık araba
paşa : bayan, hanımefendi
paşvani : bekçi
peg : sadece duvarları olan yıkık bina
peke : ahırdaki oturma yeri, seki
peşkir : havlu
peşkun : yer sofrası
pıngel : yumurtalık, tavuğun yumurtladığı yer
pin : kümes
pohcah : ahırda hayvan dışkısının biriktiği yer
poşa : çingene kadın
puşe : peçe
rapata : hamuru tandıra yapıştırmaya yarayan araç
sagıldah : koyunların kuyruğu altında birikmiş dışkı
sakkavel : ahır süpürgesi
sako : erkek pardesüsü
salahana : başıboş
sambağı : boyunduruk sopasını öküzün boynuna bağlayan yünden yapılmış iplik
samı : boyunduruk sopası
seki : mutfak ve ahırda merdivenle çıkılan bölüm
sele : sepet
serpuş : tencere veya sahan kapağı
sılıh : ıslık, düdük
sınıhçi : kırıkçı
sikke : atları çayıra çakıldığında zincir veya ayak bağı
sini : büyük bakır tepsi
sitil : küçük barkaç
sogumsuz : sabırsız
şağıldahli : pis adam
şergada : akla gelmeyen işler yapan
şoş : Şose, stabilize veya asfalt yol
şurt : tandır kenarı
tağar : içine ateş konularak kürsü altına konan toprak kap
takatuka : kesme şekeri kırmak için kullanılan kütüklü kutu
tandır : toprağa gömülen ve içinde ekmek pişirilen fırın
tandırbaşı : tandırın çevresi
tanko : sosyetik
tapan : tarlayı sürdükten sonra düzeltmek için kullanılan çalıdan yapılmış alet
tar : tavukların üzerinde durduğu araç
teheze : arızalı, tehlikeli
tejgere : hayvanların dışkısını taşımaya yarayan alet
tekir : tekerlek
tekne : içerisinde hamur yoğrulan ağaç kap
telis : ketenden örülmüş tahıl yaramaya yarayan torba
terek : raf, mutfak rafı
termaş : şanslı
teşi : yünden iplik yapmaya yarayan alet
teşt : leğen, yıkanma kabı
tokaç : çamaşır yıkamada kullanılan ağaç tokmak
tuhs : kuluçka dönemini yaşayan tavuk
tuluh : tulum
urup : tahıl ölçme birimi
uşah : çocuk
vola : ulan, lan yerine geçer
yalak : hayvanların yiyecek yediği içi oyulmuş kap
yavşan : seyrek biten ot
yazma : kadın baş örtüsü
yegin : aceleci
yelloz : müflis
zam : hayvanların ahıra bağlandığı eğik ağaç
zanka : atla çekilen kızak
zenne : kadın
zığva : dadaş şalvarı
zırza : kapıya kilit vurmak için kullanılan demir parçası
zubun : entari