Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş Yap Yüce Rabbimizin biz insanlara sunduğu en önemli nimetlerden biri de hiç şüphesiz çocuklarımızdır. Çocuk-larımızı iyi yetiştirmek, onları eğitmek en önemli görevle-rimiz arasındadır. Çocuk, Allah'ın insanoğluna bir lütfu ve nimeti olduğu için şükrü gerektirir. Çocuk sahibi ol-manın şükrü de, onları hayata iyi hazırlamak, eğitmek ve iyi terbiye etmektir. Çocukları eğitmek ve iyi terbiye et-mek; onlara öncelikle yaratılış gayesini öğretmek, hayat kaynağımız olan kitap ve sünneti tanıtmak, sevdirmek, bu üstün değerlere saygılı bir insan olarak yaşamalarını temin etmektir.
Hiç şüphesiz hayat, insan merkezlidir. Toplumu oluşturan insanların eğitimli ve terbiyeli olması, o toplu-mun huzur ve mutluluğu için son derece önemlidir. Bir toplumu meydana getiren en önemli unsurun çocuklar olduğunu dikkate alırsak, çocukları eğitilmiş ve iyi yetiş-miş bir toplum, hem geçmişiyle iyi bağlantı kurar, hem de huzurlu ve mutlu bir gelecek ortaya koyar. Bir başka açı-dan çocuk; gözümüzün aydınlığı, evimizin neşesi ve dün-ya hayatının süsü/ziyneti ve meyvesidir. Aynı zamanda geleceğimizin teminatıdır. Yüce Rabbimiz, Kehf suresi 46. ayette, çocukları “dünya hayatının süsü” olarak tarif etmiştir. O halde Yüce Allah'ın bize süs olarak sunduğu çocuk nimetini iyi değerlendirmeli, onları iyi yetiştirmeli ve her iki hayatın mutluluğunu onlara telkin etmeliyiz.
Yüce Rabbimiz, Tahrim suresinde; “Ey iman eden-ler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun; onun yakıtı, insanlar ve taş-lardır...” buyurması üzerine, Hz. Ömer (r.a.) : Pey-gamberimize yönelerek: “Ey Allah'ın Rasülü! Kendimizi Allah ve Rasülünün emirlerine itaat ederek yasak-larından kaçınarak koruyabiliriz. Fakat eşlerimizi ve ço-cuklarımızı cehennem ateşinden nasıl koruyabiliriz?” di-ye sorması üzerine Rasül-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz ce-vaben; “Allah'ın size emrettiklerini, siz de onlara bildirir-siniz. Allah'ın size yasakladıklarını siz de onlara öğretir-siniz. Bu tutumunuz onları koruma olur.” buyurmuşlar-dır. Çocuklara Allah'ın emirleri öğretilirken hiç şüphesiz çok dikkatli davranılması gerekir..
Gözümüzün aydınlığı, evimizin neşesi ve dünya haya-tının meyvesi olan çocuklarımızı nasıl terbiye etmeliyiz? sorusuna en kestirme cevap: “Onların gönüllerine, gö-nül dünyalarına girmekle; orada Allah, Peygamber sev-gisini yerleştirmekle; zamanında onlara ibadetleri sevdir-mekle ve alıştırmakla..”şeklindedir. Peygamber sallalla-hü aleyhi ve sellem Efendimiz'in “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz.” hadis-i şerifini de hiç unutmayalım. Ve yine şunu unut-mayalım ki, Allah Teâlâ, bizleri çocuklarımız sebebiyle de imtihan etmekte ve bunlarla ilgili olarak da bizleri he-saba çekecektir.
Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Çocuklarınızın ve mallarınızın, sizin için bir imtihan olduğunu ve büyük mükâfatın, kesin-likle Allah katında bulunduğunu bilin.”(1)
Çocuklarımızı terbiye ederken, onların çevre ile il-gili ilişkilerini de mutlaka sıkı sıkıya kontrol ve takip etmeliyiz. Yetim; sadece ana-babası ölmüş olan değil, kendisiyle ilgilenilmeyen, eğitimi ihmal edilen çocuk da yetim gibidir. Bu sebeple, geleceğimizin teminatı olan yavrularımızı ihmal etmeyelim. Onların gelecek-lerini tehlikeye sokacak her türlü zararlı ilişkilerden ve alışkanlıklardan koruyalım. Canımızın bir parçası olan çocuklarımızın, bizim en değerli varlıklarımız ol-duklarını unutmayalım. Bugünün çocukları, yarını-mızın büyükleri ve geleceğimizin de mirasçılarıdır. Dolayısıyla, onların bedenen, zihnen ve ruhen olgun-laşması için, onlar için gerekli her türlü ortamı hazırla-mak, anne-babalar olmak bizim en aslî görevimizdir.
Şunu da son olarak hatırlatmak gerekir ki, çocuk-larımıza vereceğimiz eğitimin başında bizim örnek hareket ve davranışlarımızdır. Bunun için önce ken-dimizi eğitmeli ve örnek hareketlerimizle her zaman onlara rehberlik etmeliyiz.
1- 8 Enfal, 28
M.Ali Karahasanoğlu
alıntı