Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Çoçuk Edebiyatı
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 3 cevap var
OkumaGösterim: 2029
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Çoçuk Edebiyatı  (Okunma sayısı 2029 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
Çoçuk Edebiyatı
« : 02 Ocak 2011, 08:35:49 »


 

OYUNCAĞIN TANIMI VE ÖNEMİ
ÇOCUK EDEBİYATI Edebiyat : Olay duygu ve düşüncelerin dil aracılığıyla biçimlendirme sanatıdır. Çocuk edebiyatı :2-14 yaş çocuklarının hayali duygu ve düşüncelerine yönelik sözlü ve yazılı tüm eserleri içine alır. Çocukluk edebiyatı hakkındaki yanlış düşünceler: 1. Çocukluk döneminin insan yaşamında kısa bir yer tuttuğu bu nedenle de çocukluk tecrübelerinin önemsiz olduğu düşünülmüştür. Oysa bugün çeşitli etki ve biçimlendirmelere en yatkın olan bu devrenin kısalığından ötürü kötü eserlerle kaydedilmemesi gereken bir dönem olduğu bilinmektedir. 2. Bazı yetişkinler çocuk kitabını yetişkinlere hitap eden temanın basit biçimde ele alınmış baskısı olması gerektiğine inanırlar. Bu görüş çocuğu kendine özgü dünyası olan bir varlıktan çok minik bir yetişkin olarak kabul eder. 3. Çocuk edebiyatının yetişkin edebiyatından farklı olduğu düşünülmektedir. Onlara göre kitabın edebi yanından çok ahlaki ve eğitici yönü önemlidir. Halbuki çocuk edebiyatı diğer edebiyat türlerinden ayrılamaz . Aynı değer yargılarından geçer. İyi bir çocuk kitabının sadece eğitici ve ahlaki değerler vermesi yeterli değildir. Edebi temelleri oluşturması da beklenir. Demek ki iyi bir çocuk kitabı çocuğun ilgi ve ruhsal ihtiyaçlarını karşılayan fakat her şeyden önce çocuğun zevkle okuduğu eserdir. 1932 yılında Paul Hazard iyi bir çocuk kitabının nasıl olacağı hakkında bazı prensipler ileri sürmüştür. 1. İyi bir eser sanatını ruhuna sadık kalmalı bilgileri doğru vermeli ,sade olmalıdır. Çocuklarda hayat boyu sürecek okuma arzusu uyandırmalıdır. 2. İyi bir kitabın çocukların seveceği biçimde resimleri bulunmalı, resimler çocuklara huzur ve mutluluk vermelidir. 3. İyi eserler çocuklara aşırı duyarlı değil ,hassas ve uyanık yapmalıdır. İyi eserler çocuklara doğada ve insanlarda var olan hiçbir şeyi küçümsememeyi öğretir. 4. İyi eserler oyununun yüksek değerine saygı gösteren eserlerdir. Bilgi veren kitaplar örtbas edilmeye çalışılmış ,gramer ya da fen kitapları olmamalıdır. Tersine bu bilgileri açıkça çocuğun ruhuna akıtacak , ileride gelişecek tohumu ekecek eserler olmalıdır. 5. İyi eserler gerçek ahlak kurallarını taşırlar. Fedakarlık, sadakat dolu bir sevginin sonunda ödülünü aldığı kıskançlık, çekememezlik ve aç gözlülüğün ne kadar çirkin ve değersiz olduğunu gösterirler. Çocuk edebiyatının çocuğa kazandırdıkları : 1. Basit eğlence 2. Mevcut durumlardan kaçmak için 3. Hayal gücünü harekete geçirmek için 4. Kendilerini anlamalarını sağlamak için 5. Diğerlerini anlamalarını sağlamak için 6. Dilinin doğasını anlamalarını sağlamak için Dil gelişimini 2’ye ayırıyoruz. Alıcı ve ifade edici dil gelişimi .Çocuğun alıcı ve ifade edici dil gelişimi desteklenir,kelime haznesi zenginleşir. 7. Diğer zamanları ve yerleri öğrenmek 8. Bilgiyi araştırmak için Çocuk edebiyatında çeşitlilik: 1. Tür bakımından 2. Biçim bakımından 3. Konu bakımından 4. Okuyucu bakımından Tür bakımından; a)masallar b)biyografiler c)müracaat eserleri d)şiirler ve fen kitapları e)roman ve hikayeler f)tiyatro eserleri g)çizgi romanlar h)resimli kitaplar Biçim bakımından; Her kitabın kendine özgü bir biçimi vardır. Her kitap türünün özelliğine, okuyucunun düzeyine göre farklılık gösterebilir. Kitaplardaki biçim yönünden farklılıklar boy ,şekil ve resimlendirme özellikleridir. Kitaplar dikdörtgen, küçük ,kare,minyatür,iki kucak boyunda olurlar. Resimleri renkli veya siyah beyazdır. Bazıları fotoğraflıdır. Çocuğun doğumundan ölümüne kadar her türlü konuyu kapsıyor. Sevgi,ölüm,doğum , fedakarlık gibi. Okul öncesi dönem çocuk edebiyatının genel hedefleri 1. Çocukların ruhsal ihtiyaçlarını karşılamak, boşanma, güven, sevgi, sevilme, sevme,öğrenme ,bir gruba ait olma ,oyun,değişiklik ve estetiklik gibi ruhsal ihtiyaçlar 2. Çocukların değişik yaşlarda ilgi duydukları konuları göz önüne almak 3. Çocukların alıcı ve ifade edici dil gelişimlerine katkıda bulunmak ü 4. Çocuğun algı gelişimini desteklemek(görsel,işitsel ,dokunsal algı ) 5. Sosyal ve duygusal gelişimlerini desteklemek 6. Çocuğun zihinsel gelişimini katkıda bulunurken kavram gelişimini desteklemek 7. Çocuğa ilk kitap sevgisini aşılamak 8. Çocuğa ilk edebi ve estetik değerleri vermek 9. Çocukların gelişmekte olan iç ve dış dünyalarına katkıda bulunmak 10. Çocukları yaşam gerçeklerine hazırlamak 11. Çocukların yaratıcı güçlerini ,harekete geçirmek 12. Dinleme yeteneğini geliştirmek 13. Eleştiri yeteneğini geliştirmek 14. Kitabın eğlence ve bilgi kaynağı olduğunu öğretebilmek 15. İyi çocuk kitabı kavramını verilen uygun örneklerle kazandırmak 16. Çocuk kitaplarının türlerini tanıtmak 17. Çocuklara uygun fiziksel özelliklerde kitaplar sunmak 18. Hikaye ve masalları, kitap,renkli resimler,kukla, gölge oyunu, pandomim, çubuk figürler sembolleri gibi yöntemlerle anlatabilmek 19. Çocuklara uygulanan eğitim programlarını destekleyici özelliklere sahip kitaplar verebilmek ÇOCUK EDEBİYATININ TARİHÇESİ Dünyada çocuk edebiyatının tarihçesi Batı dünyasında çocuk edebiyatı ninniler ve büyükler tarafından anlatılan masallarla başlar. Eski zamanlarda hiç kitap yoktu. Kabilelerdeki hikaye anlatıcıları kültürün ,adetlerin , değerlerin ve tarihin birer koruyucusuydular. Hikaye anlatma asırlar boyunca bir nesilden diğerine bir toplumun geleneklerini ve inanışlarını aktarmak için bir yol olmuştur. O devirlerde anlatılan hikayeler aslında büyükler içindi. Ama çocuklarda bunları dinleyip kendilerine uygun olanları benimserlerdi. Daha sonra halk ozanları bu hikayeleri derleyip ,toplumdan topluma taşıdılar. Balat yani şarkıyla hikaye anlatma ,destan ,epik gibi halk masalı türleri de böyle oluşmuştur. 15. yy’ da İngiliz matbaacı Caxton ilk defa büyükler için küçük cep masalları basmıştır. Heyecan ve macera içeren bu kitapları İngiliz toplumunun halk tabakası okumaktaydı. Üst kesim ise Horn Book adı verilen boynuzdan yapılmış levhanın içine yerleştirilmiş bakır levhalardan oluşan kitapları okuyorlardı. 18. yy gelinceye kadar İngiltere’de aşırı dinci bir akım Quakerizm vardı. Bu akım çocukların son derece sıkı bir disiplinle yetişmesini istiyordu. Çocuklar için hazırlanmış kitaplar daha çok İncil’den kaynaklanan kitaplardı ve hikayelerin sonu hep ölümle bitiyordu. Bu yüzden çocuk kitapları karamsar durumdaydı ve dinle ilgiliydi. Bu sıralarda Fransada Charles Pearault 14. Lui döneminde çocuk kitaplarının babası olarak anılmaktaydı. Halk ağzında dolaşan masalları toplayıp,kısaltarak çocuklar için 1697 yılında basmıştır. Bunların içinde kül kedisi,parmak çocuk , mavi sakal ,kırmızı başlıklı kız ,çizmeli kedi,uyuyan güzel gibi eserler vardır. Böylece ilk kez Fransız çocukların kendilerine ait kitapları olmuştur. Bu kitaplar önce İngiltere’de sonra da Almanya’da basılmıştır. İngiltere’de Bunları John Newberry İngilizce’ye çevirip , 1727 yılında “ Talles of Matter Goose” adı altında yayınlamıştır. Bundan sonra hem İngiltere’de hem Fransa’da çocuklar için yazın kitaplar ortaya çıkmaya başlamıştır. Daha sonra kitaplar bildiğimiz gibi basılmaya ve ciltlenmeye başlamıştır. Çocuklar Daniel Defoe’nun Robinson Cruiso’su ve Jonathon Swift’in Gülüver’in Gezileri gibi yetişkin kitaplarını benimsemişlerdir. 1744 yılına kadar John Newbery’nin “A little Pretty Pocket book” isimli kitabı yayınlanmıştır.(Küçük,şirin cep kitabı ) 18 yy ikinci yarısında bayan Sarah Trimer ve diğer yazarlar daha önce başlamış olan öğretici ,eğitici geleneği sürdürmüşlerdir. Çocuk kitapları sözel geleneklerden gelip, bir araya getirilen hikayelerdir. Ayrıca Jaseph Jacobs tarafından korunan İngiliz masallarının yanısıra Grimm kardeşler tarafından derlenip , yazılmış olan Alman hikayeleri de mevcuttur. 19 yy’da İngiliz Edward Lear tekerleme türü şiirlerden oluşan “Book of Non Sense” isimli bir kitap yazmıştır. Bu kitapla birlikte çocuk edebiyatına neşe girmiş ve bu kitap çok tutulmuştur. Çocuk kitaplarındaki gelişme 19 yy’a kadar yavaş olmuştur. J.J Rousseau’nun eğitim teorisi yanlış anlaşılmış ve birçok didaktik içerikli eserler ortaya çıkmıştır.(öğretici) 19 yy’da çocuk kitaplarının konuları genişletilmiştir. Loise May Alcott’un “Küçük Kadınlar’ı” aile hikayelerini popüler hale getirmiştir. Robert Louisse Stevensonun “Define Adası’da” aynı şeyi macera hikayeleri için yapmıştır. 20 yy. başlamasından hemen önce Anna Swell’in “Siyah İnci” gibi hayvan hikayeleri ve Lewis Caroll’ın “Alis harikalar diyarında” gibi fantazileri varolan kitap türlerini genişletmiştir. 19 yy sonlarına doğru özellikle küçük çocuklar için yazılan dergiler ortaya çıkmaya başlamıştır. Çocuklar için yazılanları öğretici olmak zorunda olmadığı inancını gösteren Mary Mapes Dadge “St Nicholas” isimli derginin editörlüğünü yapmıştır. 20. yy. başlarında Lucy Sprague Mitchell “The Here and Now Story Book” isimli kitabı ile yetişkinler çocukların küçük yetişkinler değil ayrı varlıklar olduğunu kabul etmişlerdir. Bu dönem de çocuk edebiyatındaki çeşitlilik genişlemeye devam etmiştir. Bu yüzyılın başlarında C.B Falls’ un ABC isimli kitabının resimleri kaliteli ağaç oyma tekniğinin örneklerini içermiştir ve yeni gelişen teknoloji sayesinde yapılması mümkün olan diğer resimli kitaplara doğru yol almaya başlamıştır. Rudyard Kipling çocuklar için mizahın önemli olduğunu biliyordu. 1902’de yayınlanan “Just so Stroies” adlı kitabı bıgün de popülerdir. Beatrice Potter aynı yıl “The Story of Petter Rabbit” isimli kitabıyla edebiyata hayvan hikayesi sokmuştur. O zamandan itibaren de hayvan hikayeleri çocukların en sevdiği tür olmuştur. Daha sonra dünyanın tüm ülkelerinde çocuk edebiyatı örnekleri her gün biraz gelişerek ve artarak yayınlanmaya başlamıştır. Türkiye Çocuk edebiyatının Tarihçesi Türkiye’de çocuk edebiyatının gelişimi,dünyadaki edebiyatın gelişimiyle yakından ilgilidir. Tanzimat dönemi Türk çocuk edebiyatının başlangıcıdır. (1839)Tanzimat’tan önce sözlü edebiyat türü vardı. Bunlarda masal,bilmece ,tekerleme , atasözleri, Nasreddin Hoca fıkraları olarak evlerde, karagöz oyunları olarak da tiyatroda mevcuttu. Tanzimat döneminde Kayserili Dr. Rüştü’nün 1859 yılında yazmış olduğu “Nuhbe-tül Etfal” isimli Arapça alfabe kitabının arkasında çocukları eğlendirmek amacıyla yazılmış olan çocuk hikayeleri,fabl tercümeleri, kısa hayvan öyküleri vardı. 1869 yılında Mümeyyiz adlı derginin her sayısı ayrı renk kağıt üzerine basılmıştır. İçinde çocuklar için bilmeceler ve dizi romanlar mevcuttu. Ahmet Mithat’ın “Hace-i Evvel” ve “Kıssadan Hisse” isimli kitaplarının bazıları ilk çocuk kitapları sayarlar. (1871)Bu kitaplar çocukları eğlendirmek amacıyla yazılmıştır. 1883’de çaylak Tevfik Nasreddin Hoca fıkralarını toplamıştır. Ama o dönemde yazılı çocuk edebiyatı olarak fazla bir şey yoktu. Şair Nebi’nin “Hayriyye” ve Sümbülzade Vehbi’nin “Lütfiyye” isimli eserleri tamamıyla didaktik anlamda ve şiir şeklindeydiler. Bu eserler büyüklere göre olduğu için çocuk edebiyatına girmemişlerdir. Türkiye’nin ilk çocuk kitapları Tanzimat dönemi yazarlarından Şinasi, Recaizade Ekrem ve Ahmet Mithat tarafından Fransızca’dan çevrilen kısa şiirler ve hayvan hikayeleridir. Ziya Paşa J.J.Roussea’nın “Emile” isimli eserini çocuklar için tercüme etmiştir. Bu arada Recaizade Ekrem ve Mualla Naci sırasıyla “Tefekkür” ve “Ömer’in çocukluğu” isimli orjinal eserleri çocuklar için yayınlamışlardır. Yusuf Kamil Paşa “Fenelon’dan yaptığı tercümeleri “Tercüme-i Telemak”(1862) isimli eserinde yayınlarken, Vakanuvis Lütfü Daniel Dofe’nin “Robinson Cruiso” isimli eserin, Mahmut Nedim Jonathan Switf’in “Gülever’in Gezilerini” ve Mehmet Emin Julverne eseri olan “Merkezi arza seyahat” ve “Balonda beş hafta seyahat” adlı eserleri tercüme etmiştir. Bütün bu çalışmalar 9 yaş ve üzeri çocuklar için yazılmıştır. Daha sonra pek çok yazar ve şair çocuklar için kitap yazmaya başlamıştır. Bunların en tanınmışları Ahmet Rasim, Ahmet Mithat, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Tevfik Fikret Ali Ekrem Bolayır, İbrahim Alaattin Gövsa, Ali Ulvi Elöve, Aka Gündüz. Cumhuriyetin ilanından sonra Harf devrimi ile yeni bir dönem başlamış ve kitaplar yeni harfler ile tekrar basılmıştır. Reşat Nuri Gültekin, Mahmut Yesari, Peyami Safa, Abdullah Ziya Kazanoğlu, Rakıp Çalapala, Kemalettin Tuğcu gibi yazarların yayınladıkları kitaplardır. Tanzimattan 1940 yılına kadar çocuk kitapları sayısında fazla artış olmamıştır. Çocuk Esirgeme Kurumu 1943-46 yılları arasında çoğu çeviri olmak üzere 100 değişik kitap bastırmıştır. 1952’den sonra yazılan eserlerde toplumsal içerikli hikaye ve romanların yer aldığı görülmektedir. 1950 yılından itibaren bazı okul ve kütüphanelerde çocuk kitabı haftaları ve sergiler düzenlenmeye başlanmıştır. Eflatun Cem Güney, “Açıl Sofram Açıl” ve “Dede Korkut Masalları” ile ödüller almıştır. 1964 yılında Vala Nurettin ve Nihal Karamanağralı’nın yazdığı “Korkusuz Murat” Doğan Kardeş Ödülü almıştır. Aynı dönemde Orhan Veli Kanık La Fontaine’nin tercümelerini ve Nasreddin hoca fıkralarını akıcı bir dille yazmıştır. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiir kitabı “Çocuk ve Allah” “Açıl Sofram Açıl”, “Balina ile Mandalina”, “Okumayı Seven Ayı” ve “Yaramaz Sözcükleré Aziz Nesin’in “Şimdiki Çocuklar Harika”, “Üç Karagöz Oyunu”, “Pıtlatan Bal” adlı eserleri çocuklara hitap eden ve bu dönemde yazılmış eserlerdir. Cahit Uçuk “Kırmızı Mantarlar (1943)”, “Üç Masal (1944)”, “Türk Çocuğuna Masallar (1946), “Ateş Gözlü Dev (1946)” ve “Kurnaz Tilki (1946)”, eserlerini yazmış ve “Türk İkizleri (1958)” adlı eseri ile Hans Christion Anderson ödülü almıştır. Mümtaz Zeki Taşkın tiyatro eserlerinin yanısıra “Çocuklarımıza Resimli Şiirler (1959)”, “Çitlenbik Kız (1975)” ve “Çocuklara Kahramanlık Hikayeleri (1978)” adlı eserleri yayınlanmıştır. 1960 yılında TDK ve Kültür Bakanlığı çeşitli yarışmalar düzenlemiştir. Rıfat Ilgaz “Hababam Sınıfı”, “Küçük Çekmece Okyanusu” ve “Cankurtaran Yılmaz”’ı yazmıştır. Mehmet Seyda roman ve hikaye türünde “Bir gün Büyüyeceksin”, “Şeytan Çekiçleri”, “Çikolata” ve “Düşleme Oyununu” yazmıştır. Yazarlarımız çocuk kitapları alanına büyük önem verip, öykü, roman, şiir yazmaya başlamışlardır. Ama hepside başarılı olamamışlardır. 1966’dan sonra çocuk kitaplarında bir aşama görülmüştür. Talip Apaydın “Toprağa Basınca”, “Dağdaki Kaynak”, “Elif Kızın Elleri”, Gülten Dayıoğlu “Fadiş”, “Dört Kardeştiler”, “Suna’nın Serçeleri” ve “Yurdumu Özledim”’i yazmıştır. 1970’lerden sonra çocuk edebiyatı hareketlenmiş ve çeviriler artmıştır. 1966-67 yıllarında “Ayşegül ve Ayşecik” dizisi Türkiye’ye gelene kadar resimli kitap hiç
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
Çoçuk Edebiyatı
« Yanıtla #1 : 02 Ocak 2011, 08:36:13 »
yoktu. Sadece Amerikan Board Neşriyat Dairesi (Red House) 1961 yayınları ile bu türde eserler veriyordu. İçerik açısından başarılı olanlar fiziksel ve resimleme yönünden başarılı olamıyorlardı. Bu tercümelerin çoğu toplumumuza uymuyordu. Can Göknil’in “Kirpi Masalı” ilk resimli çocuk kitabımızdır. ÇOCUK KİTAPLARININ TÜRLERİ 1. Masallar 2. Biyografiler 3. Müracaat eserleri ve fen kitapları 4. Şiirler 5. Hikaye ve Romanlar 6. Tiyatro eserleri 7. Çizgi Romanlar 8. Resimli kitaplar Masallar Genellikle olağanüstü kişilere, olaylara, serüvenlere yer verilen ve ağızdan ağıza kuşaktan kuşağa anlatılarak gelen hayal ürünü hikayelerdir. Masal konuları genellikle padişah, kral, vezir, sultan, prens, fakir kız ya da delikanlı gibi kahramanlar çevresinde gelişir. Bundan başka masallarda dev, cüce, ejderha gibi gerçek dışı ve olağanüstü tiplerde bulunur. Masalları iki tipte inceliyoruz: 1. Halk Masalları 2. Edebi Masallar 1. Halk Masalları : Milletlerin tarihini, kahramanlık öykülerini, batıl inançlarını, gelenek ve göreneklerini bildiren eserlerdir. Halk tarafından yaratılıp ağızdan ağıza geçirilerek zamanla değişikliğe uğrayarak 19 yy’a kadar gelmiş ve çoğunlukla bu dönemde yazılı edebiyata geçmiştir. Halk masallarının konuları genellikle yalındır. Bağlı kalınacak bir metin olmadığı için halk masalları değişik yerlerde değişik kimseler tarafından ayrı ayrı söylenir. Meydan okuma ve başarma halk masallarının temasının kalbidir. Kahramanlar kurtulmak için kuvvetli mücadeleler sunmaktadır. Devler, cadılar, zalim insanlar, başarı kazanmak gibi durumlar hem güven verici hem de teşvik edici durumlardır. Halk masalları oldukça evrensel nitelik taşıyan durum ve sorunları ele almıştır. Bununla birlikte halk masallarında işlenen genel ve sürekli temalar çocukların karşılaştıkları güçlükler, üvey anne kıskançlıkları, aile üyelerinin birbirlerine gösterdikleri özveriler, kardeşler içinde en küçük ve saf olanın başarısı, anne-baba-kardeş ilişkileri ve sevgisi, insan aklını kurcalayan olayların nedeniyle ilgili soruların açıklanması, hayatın gülünç yönlerinin dile getirilmesi gibi temalardır. İyi bir halk masalı ilgi bütünlüğü taşımalıdır. Okuyucunun bütün dikkati ana fikir üzerine çekilmelidir. Bu bakımdan fazla olay içermemektedir. Çeşitli olay ve karakterler okuyucunun ilgisini dağıtır. Halk masallarının temaları kuvvetli ve açıktır. Karşıtlık unsuru taşır. İyinin karşısında kötü, güzelin karşısında çirkin vardır. Masallar 3 esas üzerine kurulmuştur. Giriş, gelişme ve düğüm ve sonuç. Girişte belli başlı kahramanlar kısa ve öz olarak tanıtılır. Çözülecek sorun ortaya konur. Tekerlemeler ve kafiyeler girişi çekici yapar. Zaman saptaması, evvel zaman içinde, çok eski devirlerde gibi cümleciklerle okuyucuya belli belirsiz fakat kesinlikle eskiye ait bir döneme götürür. Olayların geçtiği sahneler birkaç kısa cümle ile çizilir. Örneğin, ormanın kenarında küçük bir evde güzel bir kız yaşarmış gibi. Gelişme ve düğüm, girişte belirtilmiş olan zorluklar kahramanı başarıya ulaşmaktan alı koyar. Olayların birbirini izlemesi sonucunda öyle bir doruk noktasına ulaşır ki, orada bir çözüm bulmak şart olur. Çözüm, giriş kadar kısa ve öz olmalıdır. Girişte belirtilmiş her şey bir sonuca bağlanmalı, iyiler ödüllerini, kötüler cezalarını bulmalıdır. Masallar tekerleme ile son bulur. Fabl: Halk masallarının bir türüdür. İlk amaç, soyut fikirleri somut halde veren kısa hikayeciklerdir. Bilinen gerçekleri kısa ve öz sözlerle tekrar ederler. Fabl sonunda mutlaka açık biçimde ders verilir. Karakterleri genellikle insan gibi düşünen ve hareket eden hayvanlar ya da bitkilerdir. Ancak her hayvan tek bir yönü ile ele alınır. Çocuğa fabllar erken anlatılırsa çocukta hüzün yaratır. Soyut fikirler üzerine kurulu olduğunda küçük çocuklar bunları anlayamazlar. Didaktik yapıda oldukları için de çocuklar bundan hoşlanmazlar. Ancak 10-12 yaş çocukları fabl okuyup anlatmasını çok severler. Fablların kaynağı Hindistan’dan gelmektedir. Orada Buda dini hakimdir. Tabiattaki her şeyde ruhun hakim olduğuna inanılırlar ve hayvanlara değer verirler. Eski Yunan devrinde Aesop (ezop) bunları Yunanca’ya çevirmiştir. Şinasi, Ahmet Mithat ve Orhan Veli bunları Türkçe’ye çevirmiştir. Çok fabl okumak çocuğa iyi edebiyatı unutturur. Çocuk tersini yapma eğiliminde olduğundan sonunda açık öğütler bulunan eserler verilmelidir. 2. Edebi Masallar : Yazarların kişisel hayal güçlerine dayanarak yazdıkları ve halk masallarına göre sanat açısından daha değerli sayılan masallardır. Bu tür masalların kahramanları genellikle perilerdir. Konular gerçek dışı olup olaylar hayal ürünü yerlerde geçer. Kahramanlar daima olağanüstü olaylarla karşı karşıya gelir. Olayların düğümlenmesi ve çözümlenmesinde tılsım, fal, kehanet gibi olağanüstü ve esrarlı güçlerin büyük payı görülür. Biyografiler Kişinin yaşam öyküsünü edebi bir biçimde ele alan eserlerdir. Yaşayışları ve yaptıkları ile ün kazanmış önemli kişilerin hayatlarını belgelere dayalı olarak inceleyen eserlerdir. Biyografi türü 19 ve 20. yy’larda gelişmiştir. 19. yy’da yazılanlar çocuklar tarafından sevilmemekteydi. Çünkü bu biyografilerin kahramanları çok kusursuz tipleri canlandırıyordu ve kişi tek yönüyle tanıtılıyordu. Çağdaş biyografilerde ise kişiler tüm yönleri ile ele alınmakta zorluklarla, engellerle ya da kendi zaafları ile boğuşurken zaman zamanda yenik düşmektedirler. Kişilerin çocukluktaki yaramazlıkları bile anlatılmakta böylece çocuklar anlatılan kişiyi kendine yakın bulmaktadırlar. Çocuklar belli gelişim dönemlerinde çevrelerinde yaşayan veya serüvenleri kitaplara geçmiş ünlü kişileri kendi kendileri için örnek seçme ihtiyacını duyarlar. Biyografik eserler bu özdeşleşme duygusunu doyurmaya yarar. Bundan başka biyografiler çocuklara başkalarının hayat kavgalarını karşılaştıkları türlü sorunları ve başarılarının nedenlerini anlatmakta onları ilerde karşılaşacakları durumlara hazırlamaktadırlar. Yetişkinler ve çocuklar için yazılan biyografilerin en önemli özelliği gerçeğe dayanmasıdır. Gerçeğe dayanan bu bilgilerin yazar tarafından gerektiğinde kanıtlanması istendiğinde kaynakların belirtilmesi gerekmektedir. Kaynakların güvenilir, tam ve doğru olması biyografik eserin iyi ve doğru olmasını sağlar. Örn, tektir. “Yurdunu Seven Çocuk (Atatürk)” İyi bir biyografi objektif olmalıdır. Yazar tartışmalı yönleri tarafsız olarak ortaya koymalı,konuşmalar olanak ölçüsünde aslına bağlı kalmalıdır. Karakterin yalnız iyi ve başarılı yönleri değil zaaflar, başarısızlıkları da anlatılmalı, ancak bu işlem yavaş yapılmalıdır. Çünkü küçük çocukların başarısızlığa tahammülü yoktur. Biyografi edebiyatın bir dalı olduğuna göre diğer sanat çalışmaları gibi bilinçli bir şekilde planlanmış bir kompozisyon halinde olmalıdır. Konusu, anafikri o anafikir içinde bir amaca ulaşma durumu ve üslubu vardır. Çocuklar için yazılan biyografiler yetişkin biyografilerinden farklılık gösterir. 1. Çocuklar için yazılan biyografik eserler çoğunlukla belgelere dayanmaz. 2. Bu biyografiler insanlar hakkında tamamlanmış biyografiler olmayabilir. Özellikle bu insanların hayatları hoşa gitmeyen olaylar ya da pek çok acı trajediler içeriyorsa. 3. Çocuklar için biyografi yazanlar genellikle bir olayla ilgili bilinen gerçekleri dialog şekline sokmayı ve kişilerin düşüncelerini yorumlamayı tercih ederler. Müracaat eserleri ve fen kitapları Müracaat eserleri, belirli bir bilgiyi sağlamak için zaman zaman başvurulan eserledir. Çocukların en çok kullandıkları müracaat eserleri ansiklopediler, sözlükler ve atlaslardır. Müracaat eserleri bol resimli, dili ve içeriği çocuğun yaş düzeyine uygun, kısa ve doğru bilgiler içeren eserler olmalıdır. Çocuk bir eseri karıştırırken bir bilgiye kendi kendine nasıl elde edebileceğini, ilgi duyduğu konuları kitabı karıştırarak nasıl arayıp bulacağını öğrenir. Müracaat eserlerinin incelenmesinde yazarın vasıfları, dilin kullanımı, materyalin doğruluğu, resimlendirme özellikleri göz önüne alınmalıdır. Müracaat eserleri, sanatla, hayvanlarla, bilim, matematik, hayat, yaratılan objeler ve dille ilgili konularda hazırlanmıştır. Fen kitapları ise masal ve hikaye kitaplarının tersine tamamı ile gerçek üzerine kurulmuş olan çocukların içinde bulundukları çevre ve hayatı daha yakından tanımak, merak ettiklerini öğrenmek için yazılmış olan müracaat eserleridir. Fen kitaplarını daha gerçekçi kılmak için mutlaka resimlendirilmeli hatta mümkünse fotograflarla anlatılmaları gerekir. Büyük yaş çocukları için yaş özellikleri göz önüne alınarak daha ayrıntılı hazırlanırken küçük çocuklar için açıklamalar daha ayrıntılı hazırlanırken küçük çocuklar için açıklamalar daha basit resimlerle, basit bir dille ve hatta bazen de hikaye unsuru katılarak anlatılmalıdır. Fen kitabının akıcı ve ilgi çekici olması eserin sevilmesine, sıkıcı, karmaşık ve çocuksu olması itilmesine neden olur. Fen kitaplarında en iyi ölçüt bu eserlerin büyükler tarafından sevilmesidir. Fen kitapları çocuğa merak ettikleri hakkında bilgiler vermenin yanında çocuğun merakını daha fazla uyararak okuduklarını gerçek hayata uygulaması için fırsat vererek ve onu daha fazla araştırmaya yönlendirecektir. Şiirler Çocuğa güzellik ve insanlık duyguları kazandırma, ana dilini sevdirme, bir duygu, düşünce ve izlenimin sanatsal biçimde nasıl anlatılabileceği konusunda şiirin çocukların eğitiminde büyük bir işlevi vardır. Genel olarak şiir adı verilen eserlerin hayal gücü, duygusallık,uyum ve ölçü gibi birtakım içerik, anlatım ve biçim özellikleri ile diğer edebiyat eserlerinden ayrıldığı görülür. Şiir düz yazıya göre daha çok estetik değerler taşıyan, daha dikkat gerektiren yazı türüdür. Şiire ses yönünden ayrı özellik veren başlıca unsurlar kafiye, aliterasyon, yarım kafiye ve ölçüdür. Çocuklar iyi yazılmış şiirden büyük zevk alırlar. Kafiyeler, kelime oyunları, aliterasyonlar çocuklardaki ritm ihtiyacını besler. Çocukların şiirle ilişkisi önce dinlemekle başlar. Sonraları kendileri okuyarak ve ezberleyip, söyleyerek bu ilişkiyi sürdürürler. Okulöncesi çağdaki çocuklar anne ve öğretmenlerinden dinledikleri kısa ve ahenkçe zengin şiirlerden zevk alırlar. Çocukların sevdikleri şiirler canlı, hareketli ve kafiyeli şiirlerdir. Şiir hayal ve duygulara seslenebilmelidir. İyi bir şiir güncel olayları, yaşam tarzını yeni bir görüşle ele alabilmeli, çocuğun yaşantısına renk katmalıdır. Çocuklar için yazılmış şiirlerin farklı türleri vardır. 1. Tekerlemeler 2. Müzikli şiirler 3. Resimli kitaplarda şiir 4. Hikayesel şiir 5. Nükteli şiir 6. Serbest şiir 7. Somut şiir Genellikle okulöncesi dönemdeki çocuklar tekerlemeler, müzikli şiir ve resimli kitaplardaki şiirlerden zevk alıp dinlerler. Bu tip şiirler özellikle bu yaş çocukların anlayabileceği kadar basit ve ilgi çekici ise çocuklar bunları sık sık tekrar edip hemen öğrenirler. İlkokul dönemi ortalarından itibaren hikayesel şiirleri, nükteli, serbest ve somut şiirleri çocuklar daha kolay anlayarak ilgi duymaktadırlar. Hikaye ve romanlar Hikaye, belli bir zaman ve yerde birkaç kişinin başından geçen gerçeğe uygun bir olayı anlatan veya bir kısım karakterlerin yapısını çizen ve çoğu kez ancak birkaç sayfa tutan kısa yazılara denir. Roman, insan serüvenlerine, karakterlerine, duygu ve düşüncelerine ayrıntılarıyla kendine özgü bir biçimde anlatan düz yazılardır. Bu tür eserlerde anlatılanlar hayali veya gerçek hayat durumlarına dayanabilir. Hikaye ve romanlar içerik yönünden incelenirken önce tema ele alınmalıdır. Her hikayede bir tema olmalıdır. Tema ne kadar kuvvetli olursa onun üzerine geliştirilen konuda o kadar kuvvetli olur. Tema olmadığında hikaye boşlukta kalır. Konu hareket unsuru içermelidir. Kahramanların yenmesi gereken güçlükleri, savaşları olmalı, özellikle küçük çocuklar için sonuç her zaman başarı ile bitmelidir. Küçük çocuklar önceleri kalıp halindeki güzellik, iyilik ve cesaret simgelerini ararken bir süre sonra kendileri gibi canlı doğal kahramanlar aramaya başlarlar. İyi çizilmiş karakterler yoluyla kendi sorunlarını çözebilir. Çevrelerine yeni bir anlayış ve görüşle bakabilirler. Kitapta üslubun önemi büyüktür. Başarılı bir üslup çocukta okuma zevkinin ve edebi temellerin yerleşmesine neden olur. Üslup çekici, sürükleyici, kulağa hoş gelici olmalı, çift anlamlı sözcükler, fazla hayali tasvirler olmamalıdır. Didaktik kuru bir üslup çocuğun ilgisiz kalmasına neden olur. Dialoglar doğal olmalı, gereksiz tekrarlar bulunmamalıdır. Gerekirse hikayeye uygun komik ya da dramatik unsurlar bulundurmalıdır. Gramer yönünden düzgün ve hatasız olmalı, cümleler karışık ve uzun olmamalıdır. Üzerinde fazla uğraşılmış bir üslup çekiciliğini kaybeder. Çocukların okuduğu roman ve hikayeler konuları, temaları ve karakterleri ele alış bakımından çok çeşitlidir. Bunlar; 1. Yakın çevreyle ilgili hikaye ve romanlar 2. Hayvanlarla ilgili hikaye ve romanlar 3. Mizahi hikaye ve romanlar 4. Serüven hikaye ve romanlar 5. Duygusal hikaye ve romanlar 6. Tarihi hikaye ve romanlar 7. Gezi hikaye ve romanlar Tiyatro eserleri Çocuk tiyatrosu çocuklara yönelen onların dünyasını, düşünce ve duygu yaşamlarını, yaratıcılıklarını paylaşma ve katılma duygularını ve ihtiyaçlarını sağlayan tiyatrodur. Yazarlar çocuklara tiyatro eseri hazırlarken birtakım ön yargılardan hareket edebilirler. Yazarlar çocukların başlı başına bir insan değil küçük bir yetişkin olduğunu düşünebilirler. Oysa ki, çocuğun dünyasına girerek onları tanımaları gerekmektedir. Böylece çocuğun kendine özgü duygu, düşünce ve davranışları olduğunu görmüş olur. Bu yüzden çocuklar için yazılan tiyatro eserlerinin yetişkin tiyatrosundan farklı olması gerekir. Çocuktaki yaratıcı güç onun en büyük zenginliğidir. Tiyatronun görevi de çocuktaki bu değerli hazineyi ortaya çıkarmaktır. Okulöncesi dönemdeki çocuklar işbirliği, dostluk, paylaşma, rekabet, haklarını koruma ve başkalarının haklarına saygı göstermeyi yavaş yavaş öğrendiğinden bu dönem çocuğu için yazılan tiyatro eserlerinin bu konuları işlemesi ilgisini çekecektir. Bu dönem hareketli oyunların başlangıcıdır. Bu oyunlar, koşma, atlama, zıplama ve taklittir. Bu yüzden oyunlarda harekete mutlaka yer verilmelidir. Eserin karmaşık olay ve duygulardan oluşması, çocuğun ilgisini çekse de ona bir şey kazandırmayacak ve bir süre sonra da sıkacaktır. Eserin çocuğunda oyuna katılabileceği türden danslı, müzikli olması gerekir. Çocuğun yaşı ilerledikçe onları düşünceye sevkedici, daha ciddi eserler sunulabilir. Küçük çocuklar ve okulöncesi dönem çocuklarının dikkat süresi 20-40 dakikadır. 8-9 yaşından itibaren dikkat süresi uzarken, 12 yaş çocukları yaklaşık 55 dakikalık bir tiyatro eserini seyredebilirler. 9-10 yaşlarında erkek çocuklar kız çocuklarına göre daha saf yaratılışlıdır. Kız çocukları daha erken olgunlaşırlar. Toplumsal tepkilerini tam belli etmezler. Ama erkek çocuklar olduğu gibi tepki gösterirler. Şiddetli sahneler görmek isterler ve başarıya önem verip değerlendirirler. Her yaştaki kız ve erkek çocuk kendi cinslerinden olan karakterleri tercih ederler. Kız çocuklar çok az bir oranda erkek karakterlerini yerine geçmeyi isterler. Tiyatro eseri yazarken en çok üstünde durulan üç eğilim vardır. 1. Klasik ortaçağ ve rönesans edebiyatının çocuklarla ilgili edebiyat ürünlerinin yeniden ele alınıp sergilenmesini sağlayan bir kısım yazarlar vardır. 2. Çocuğun zihnini gerçeklere yönelten eğitsel eğilim. 3. Herhangi bir mesaj iletimi ile ilgilenmeksizin sadece çocuğa özgü dünyanın anlatılmasına önem veren eğilim. Yazarların çoğunluğu çocukları gerçekle karşılaştırmak, yani onları günlük yaşamdan alınmış durumları göstermek amacındadır. Çocuk tiyatrosunun 4 işlevi vardır: 1. Eğlendirme işlevi 2. Kişilik oluşturucu işlev 3. Öğretici işlev 4. Estetik işlev Çizgi romanlar Çizgi romanlar ne kitaptır ne de dergi. Kendine özgü bir türdür. Belli bir dönemde bütün çocuklar bunları mutlaka okurlar. Bu türün özellikleri: 1. Birbirini izleyen resimlerle anlatılan öyküler 2. Karakterlerin bir maceradan diğerine süregelen özellikleri 3. Konuşma veya metin resim içinde yer alması 4. Resim ile metnin bir bütün oluşturması 5. Düzenli aralıklarla çıkmasıdır. Çizgi romanları mağara devrine kadar götürenler vardır. 1850’lerde bir Alman bu türde çalışmalar yapmıştır. Sonra Amerika’da Pulitzer 1896’da Yellow Kid adında bir çizgi öykü çıkarmıştır ve gazetede yayınlanmıştır. Daha sonra “Fatoş ve Güngörmüşler” yayınlanmıştır. Bu akım 1915’lerden sonra Avrupa’ya da yayılmıştır. 1918 ve 28’lerde çizgi romanların bazı özellikleri belirlenmiştir. Balon içinde konuşma ve bazı sinema teknikleri kullanılmıştır. 1930’larda kitap biçimine dönüştürülmüştür. 1938’de Süpermen kitap olarak çıkmış ve bu tür yayılmıştır. Comics kontrollü, comics kontrolsüz çizgi romanlardan kontrolsüz olan tür zararlıdır. 1939’da Türkiye’de ilk defa Kara Maske çıkmıştır. 1950’lerden sonra da çizgi roman sayısı artmıştır. Çizgi romanların çeşitli türleri vardır. Ama genelde gerilim yaratanlar ve neşe verenle diye 2’ye ayrılırlar. Bunun dışında politik güldürü çizgi romanları ve klasiklerde vardır. Konuda bir düzen vardır. Bu düzen bozulur. Kahramanla kötü kişi çarpışır ve düzen yerine gelir. Temaları çok çeşitlidir. Toplumun tabu saydığı konular işlenmez. Bazıları tarih, folklor, kovboy kültüründen yararlanır. Çizgi romanların hepsi orjinal değildir. (Süpermen önce romandı). Karakterler; iyi olan karakter hep iyi ve başarılı, fiziksel olarak güzel veya yakışıklıdır. Kötü olan da çirkin, her zaman kötülük düşünen kişidir. İyi olana kötülük gelmez. Kadınlar daha çok ikinci planda yer alır ve konuya güzellik katmak için yaratılırlar. 1960’lara kadar kahramanlar daha çok hayali tiplerdi. Daha sonra bunlara gerçekçi boyut verildi. Dolayısıyla karakterler ruhsal derinlik kazanmaya başladılar. Çizgi romanda iki türlü yazı vardır. 1. Panolu Yazı : Konuyu toparlayıp, ön bilgiyi vermekte zaman ve mekan hakkında bilgi vermektedir. 2. Balonlar İçindeki Yazı : Konuşma ve düşünce balonları monolog ya da dialog halinde olabilir. Kullanılan dil, ya günlük hayattan ya da klasik edebiyattan alınır. Uzun tasvir ve taklitler yer almaz. Ayrıca özel ses taklitleri ve özel işaretler bulunabilir. Zaman genellikle açık ve sınırsızdır. Geçmişe de geleceğe de dönüşebilir. Sürekli şimdiki zaman yaşanır. Çizgi romanların grafik özellikleri : Resmin altına resmi anlatan yazı yazılmaz. Bir olayı arka arkaya gösteren resimler vardır. Perspektif resimler, ön ve arka cepheden gösterme, detaylar, ışık ve derinlik belirtmede sinema tekniğinden yararlanılır. Renk önemli değildir. Siyah-beyaz ile de etkili anlatım yapılabilir. Resimli kitaplar 1-7 yaş arası çocukların okudukları ya da kendilerine okunan kitaplara resimli kitaplar denir. Resimli kitapların en büyük özelliği metin kadar ya da metinden daha çok resim içermesidir. Metin varsa resmin tamamlayıcısı durumundadır. Kısmen veya tamamen resimlerden oluşmuşlardır. Diğer çocuk kitaplarına göre daha çok göze hitap ederler. Hikaye resimler sayesinde daha güçlüdür ve aynı şekilde resimler yazarın sözlerinden yararlanır. Kelimeler resimlerdeki belirli obje ve olaylara yoğunlaşır. Resimli kitaplarda kelimeler, resimlere eklenir. Bazen resimlerin tersini söyler, resimleri genişletebilir. Onları yansıtır ya da yorumlar. Resimli kitaplar sözel olan ve olmayan dünyalar arasındaki sınırı aşar. Resimli kitaplarda metnin resimleme ihtiyacı vardır. Küçük çocuklar metni okumak zorunda olmadan resimlerin hikayeyi anlatmasını tercih ederler. Resimli kitaplar, özellikle okulöncesi çağı çocuklarının çok ilgisini çeken kitap türlerindendir. Çocuk eline aldığı kitaplar yolu ile kitabın dünyasına girerek resimleri keşfederken kendi dünyasını arayarak bulmaya çalışacaktır. Resimli kitapların önemi 1. Küçük çocukların ilk tanıdığı türdür. İlk kitap sevgisini aşılar. 2. İşitme ve görme duyuları yoluyla çocuğa seslenir. 3. Çocuğun ilk edebi ve estetik temellerini oluşturan türdür. 4. Çocuklarla yetişkinler arasında bir iletişim kurulmasına yardımcım olurlar. 5. Çocukların her an gelişmekte olan iç ve dış dünyalarına yararlı katkıda bulunurlar. Onları yavaş yavaş yaşam gerçeklerine hazırlar, aynı zamanda yaratıcı hayal güçlerini geliştirir. Resimli kitapların yararları: 1. Dil kazancı sağlar. İçerdikleri kelimeler, sözdizimi sayesinde çocuğun dil gelişimini etki eden modeller sunar. Yazarlar konularını işleyebilmek için gerekli olan kelimeleri seçer. Çocukların dinleme kapasitesinin konuşma ve okuma dağarcıklarından daha geniş olduğunu bilerek kelime seçiminde kısıtlama yapmazlar. Yapı genellikle kelimenin anlamına ait ipuçları sunar. Çocuk kelimenin geçtiği cümleyi dinleyerek anlamını çıkarabilir. 2. Görsel kazanç sağlar. Resimli kitaplar çocuklara resimlerini sunarken canlı ve değişik renkler, yeni çizgiler, değişik resim teknikleri sunarken çocukta görsel estetiğin gelişimini destekler. 3. Görsel ve sözel akıcılığı uyarmayı sağlar. Resimli kitapların kendilerine özgü üslupları yoluyla çocuğun alıcı dil gelişiminin desteklenmesi ve bu yolla duygu ve düşüncelerini dil yolu ile ifade etmesi sağlanır. Bunun yanında çocuk, resimleri, resimdeki objeleri, renkleri ve aralarındaki ilişkiyi inceleyerek kitap hakkında fikir sahibi olacaktır. Bu fonksiyonlara ek olarak resimli kitaplar çocukların kendi hayatları dışındaki çevreyi tanımalarına, kendi hayatları dışındaki durumlarla karşılaşmalarına, kendisine benzeyen bir problem yaşayan bir karakterin duygularını paylaşmalarına, bilgilerini artırarak varolan bilgilerini pekiştirmelerine de yardımcı olur. Hitap ettikleri yaşa göre resimli kitaplar A) 1-3 yaş grubu çocuklar için hazırlanan resimli kitaplar : Bu kitaplarda genellikle hiç metin yoktur. Çocuğun tanıdığı nesneler, hayvanlar ve aile bireyleri ye alabilir. Resmin altında bunun açıklayıcı bir kelime ya da kısa bir cümle bulunabilir. Resimler sade hatlı, renkli ve gerçekçidir. Bu kitaplara çoğunlukla ABC kitapları denilmektedir. B) 3-5 yaş grubu çocuklar için hazırlanan resimli kitaplar : Bu yaş çocukları her yönden biraz daha gelişmiş olup çevrelerini genişletmiş, tecrübelerini artırmıştır. Bu yaş grubuna hazırlanan resimli kitaplarda konular basit olmakla birlikte bir hikayenin özelliklerini taşımaktadır. Metnin kısa olması gerekir. C) 6-7 yaş grubu çocuklar için hazırlanan resimli kitaplar : Bu yaş çocukları okul çağında olup okuma yazmayı öğrenmekle uğraşmaktadırlar. Bu yaş grubu için hazırlanan kitaplar ikiye ayrılır. 1. Çocuğun kendi kendine okuyabileceği eserler: Bu eserlerde kavram ve dil açısından daha öncekilere göre gelişmiş hikaye ve masallar kullanılmakla birlikte metnin kısa olması ve puntoların büyük olması gerekir. 2. Çocuğa okunacak eserler : Bu eserlerde metnin uzunluğunun ve punto büyüklüğünün önemi yoktur. Çocuğun dikkat süresi uzamış olduğundan çok uzun hikayeleri bile kısım kısım bile olsa takip edebilmektedir. Konu, olay ve karakterler önem kazanmıştır. Bunun yanında okumayı öğrenen çocuklar daha önce kendilerine okunan kitapları okumaya başlarlar. Resimli kitapların özellikleri Çocuklara sunulacak resimli kitaplar yoluyla çocuğa kazandırılacakların etkili olması için resimli kitapların belirli özelliklere sahip olması gereklidir. Çocuklara kitap sevgisi, okuma alışkanlığı kazandırmak için kitap seçiminde dikkatli olunması gerekir. Kitaplar yolu ile gelişen ve büyüyen, kendini ve çevresini tanıyan çocuk için istenilen hususlar doğrultusunda hazırlanan kitaplar hem çocuklar hem yetişkinler tarafından beğenilecektir. Resimli kitapların hazırlanmasında göz önüne alınacak 3 özellik vardır: 1. Fiziksel Özellikler 2. Resimlendirme Özellikleri 3. İçerik Özellikleri Fiziksel Özellikler Resimli kitapların fiziksel yönden çeşitleri 1. Karton ve bebek kitapları 2. Oyuncak kitaplar 3. Yazısız kitaplar Karton ve bebek kitapları çok küçük yaş çocukları için hazırlanmış olan kalın mukavvadan yapılmış kitaplardır. (ABC kitapları diyebiliriz). Karton kitapların boyları çocukların kolayca tutabilmesi için küçüktür. Sayfaların kalın olması nedeni ile kolay kavranıp çevrilebilir ve
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
Çoçuk Edebiyatı
« Yanıtla #2 : 02 Ocak 2011, 08:36:45 »
yırtılma olasılıkları da azdır. Çoğunlukla günlük objelerin resimlerini içerirler ve her bir sayfada bir ya da iki kelime bulunur. Bazı karton kitaplarda hiç metin yoktur. Her sayfada bir ya da iki nesne resmi bulunur. Oyuncak kitaplar, özellikle küçük yaş çocuklarının ilgisini çeken kitaba bağlı olan özel parçalı kitaplardır. Bunlar cepli, kapaklı, delikli, 3 boyutlu, tekerlekli, müzikli, ışıklı, karanlıkta parlayan, boncuklu tiplerde olabilir. Oyuncak kitaplar küçük yaştan itibaren tüm çocukların ilgisini çekmekte, oyun yolu ile bir şeyler öğretirken onu eğlendirmekte ve ileride artarak devam edecek kitap sevgisi ve okuma alışkanlığı kazandıracaktır. Yazısız kitaplar, bazı resimli kitaplar öykülerini sadece resimlerle anlatmayı tercih ederler. Bu tür kitaplarda hiç metin yoktur ya da bazılarında hikayenin başında bir cümle bulunabilir. Bu kitaplar çocukların hayal gücünü genişletmeye yardımcı olur. Okuyucu metne bağlı kalmadığı için resimleri daha iyi inceleyecek ve hikayeyi anlamaya çalışacaktır. Çok küçük yaş çocukları için hazırlanmış yazısız kitapların resimlerinin basit olması gerekmektedir. Resimleri daha karmaşık olan yazısız kitaplar çocukların anlamasını zorlaştıracağından bu yazısız kitaplar daha büyük çocuklara uygun olacaktır. Fiziksel özellikleri 1. Şekil 2. Boy (büyüklük) 3. Cilt, kapak, iç kapak 4. Kağıt 5. Harf karakterleri ve punto büyüklüğü 6. Sayfa düzeni Şekil : Bir kitabın yaratıcısı kitabın şeklini seçerken metin ve resimleri zenginleştirmeye dikkat etmelidir. Çocuklar sürekli olarak aynı şekilde hazırlanmış olan eserleri okumaktan hoşlanmazlar. Bu nedenle değişik şekillerde hazırlanan kitaplar onlara ilginç gelir. Bununla birlikte kitapların hacim ve ağırlık bakımından kolayca taşınmaya ve kullanılmaya elverişli olmaları gerekir. Boy : Resimli kitapların büyüklüğü okulöncesi dönem çocukları için iki türlü olabilir. Ya minyatür olan küçük boy ya da büyük boy. Küçük boy kitaplar çocuklara kendilerinden küçük olan nesnelerin olduğunu hatırlatır. Çocukların kendilerine güvenlerini hatırlatır. Büyük boy kitaplar ise büyüdüklerini hatırlatır. Daha büyük çocuklara normal boyda kitaplar verilebilir. Emekleme döneminde ellerin gücü ve görüş açısı büyük boy kitabı tutmasına uygun olmadığından küçük boyda hafif ve yırtılmaya dayanıklı olan kitaplar tercih edilmelidir. İlerleyen yaşlarda kitapların boyları da büyüme göstermekte ilkokul dönemi başlarında normal boyutlara ulaşarak yetişkinlerin okuduğu kitap boyutuna gelmektedir. Cilt, kapak, iç kapak : Kitabın sağlamlığını artırıp ömrünü uzatan özellik cilttir. Değişik tipte ciltleme teknikleri vardır. Cilt kitap yaratıcısı tarafından kitaba çekici ve dayanıklı bir görünüm vermek için dikkatlice seçilmelidir. Ciltlemenin en güzel yolu dikişle yapılanıdır. Yapıştırma ve tel ciltleme kolay bozulup parçalanacağından kitap kullanılmayacak hale gelmektedir. Bu da çocuğun itaba karşı ilgisinin azalmasına neden olacaktır. Bir kitapta karşılıklı 2 sayfanın birleştiği yere oluk denir. Oluk üzerinden geçen resmin 2 yarısının oluk arasında eşleşebilmesini sağlamak için kitap yapımında dikkat şarttır. Sayfalar birbirine dikildiği zaman ne kadarının cildin içine konulacağı hesaplanmalıdır. Çocukların ayrıntılara dikkat eden gözleri vardır ve oluğun üzerinden yayılan resimlerdeki eksikliği ya da uygunsuz birleşimi hemen farkederler. Kitabın dayanıklılığını artıran başlıca unsurlardan biri kapaktır. Sağlam ve çocuğun hoşuna giden çekici bir kapak, eserin okunma ve uzun süre saklanma şansını artıracaktır. Özellikle okulöncesi dönem çocuklar için cilt kapağı kalın mukavva ya da bezden olmalıdır. Ayrıca plastik kaplama kapaklarda vardır. Bu yırtılmayı önlemektedir. Kapak kitabın hem koruyucusu hem de reklamıdır. Büyük ve ağır kitapların kalın ve sağlam kapakları olmalıdır. Kapakta kitabın konusunu anlatan bir metin ya da resim, yazarın ismi, ressam ve yayıncı, basım tarihi ve kod numarası bulunabilir. Bunlar kapakta yer almazsa, o zaman kapağın iç sayfasında yer almalıdır. Kapağın arkasında da yazar ya da ressamın diğer çalışmaları hakkında bilgiler ve kitabın fiyatı yer alabilir. İç kapak, kitapların baş ve sonlarındaki kapağa yapıştırılmış olan boş, yazısız sayfalardır. İç kapak sayfaları genellikle diğer sayfalara göre daha ağırdır. İç kapakta kitabın başka bir yerde kullanılmış olan bir motif ya da resim olabilir ya da sadece düz bir renkten oluşabilir. Kağıt : Kağıt kitaba dayanıklılık ve çekicilik veren diğer fiziksel özelliklerden biridir. Kağıdın mürekkebi dağıtmasını, renklerin değişmesini, harflerin iyi okunamamasını, kolay yırtılmasını önlemek için ayrıca resimlerin güzel ve net çıkması için ağır gramajlı birinci ya da ikinci hamur kağıda basılması uygundur. Kağıtlar temelde iki çeşittir. Mat ve parlak. Mat kağıdın sönük bir yüzeyi vardır. Işığı emen ama yansıtmayan mat kağıt genellikle ağır gramajlıdır. Çocuklar mat olan kağıttan renklerin şiddetini hissedemedikleri için zevk almazlar. Ayrıca dayanıklılık açısından da kullanışlı olmayan bu tür kağıtlarda kolayca yırtılabilmektedir. Fazla parlak olan kağıtlarda ışığı yansıtacaklarından resmin algılanması zorlaşacaktır. Kullanılan kağıt fazla parlak veya fazla mat olmamalıdır. Ayrıca kullanılan kağıdın kalın olması gerekmektedir. İnce olan kağıt arka sayfadaki resim ve yazıları göstereceğinden uygun değildir. Küçük çocuklar için sayfalar mukavva ya da bezden olmalıdır. Yırtılmayı önlemek ve zorlaştırmak için naylon kaplanabilir. Oyuncak kitapların bir sonucu olarak bazı kitapların sayfalarında özel bir bölüm ve eklemeler olabilir. Harf karakteri ve punto büyüklüğü : Resimli kitap okuyucusu olan çocukların çoğu okulöncesi dönemde olduğu için okuma bilmemektedirler. Bu yüzden kitaplarda harf karakterlerine ve punto büyüklüğüne fazla dikkat etmeyecektir. Yine de kitaplarda seçilen harf karakteri kitabın genel görünümünü oldukça etkilemektedir. Harf karakteri genelde iki tiptir: 1. Metin tipi : Bu kitabın öyküsünün anlatımında kullanılan harf tipidir. Daha basit bir karakterdedir. 2. Sunuş tipi : Bu da başlıklarda kullanılan tiptir. Okuyucunun ilgisini çekip tutacak değişik şekillere sahiptir. Kitap yaratıcısı, sunuş tipi seçerken kitabın mesajını zenginleştirecek bir tip aramalıdır. Harf karakteri seçildikten sonra harfin boyuna karar verilmelidir. Harf karakterleri punto denilen değişik boylarda olur. Punto harf karakterinin boyunu ölçmek için kullanılır. Okumaya yeni başlayan okuyucular için 36 punto kullanılır (punto). Ama daha büyük yaştaki okuyucular için bu boyun 1/3 ‘ü olan 12 punto (punto) ya da daha küçüğü kullanılabilir(1.7 cm =72 punto=1 inç). Küçük yaş çocuklar için puntonun önemi yokken büyük yaş çocuğu için küçük boy punto o eserden soğumasına neden olabilir. Okulöncesi dönem çocuğu için 14 punto (punto), ilkokul döneminde 12 punto (punto), ortaokul döneminde 10 punto ( punto) kullanılabilir. Bazı kitapların içerik özelliklerinden dolayı harf karakteri ve büyüklüğüne özel bir önemin gösterilmesi gerekir. Sayfa düzeni : Okuyucuyu ilk başta etkileyen unsurlardan birisi de sayfa düzeni yani kitabın genel görünüşüdür. Bunun içine metin, resimler ve aralarındaki oran ve yerleştirme şekli girer. Çocuk yayınlarında normal aralıklı veya normalden daha çok aralıklı satırlarla dizilmiş, sayfalar tercih edilmelidir. Satırların sıkışıklığı yazıların iç içe girmesine neden olur. Satır aralarının çocukta okuma zorluğu oluşturacak bir durum sebep vermemesi gerekir. Yazının başladığı kısım daima aynı hizadan olmalıdır. Bunun nedeni çocuğa okuma alışkanlığı kazandırmaktır. Genellikle sayfa kenarlarında geniş boşluklar bırakılması uygundur. Sayfa düzeninin en önemli elemanı resim ve metnin sayfa üzerine yerleştirilmesidir. Bazı kitaplarda metin her sayfada aynı yerde bulunurken bazılarında bir resim karşılıklı iki sayfaya yayılabilir ve metinde farklı yerlerde olabilir. Resmi tamamı ile bir sayfaya yerleştirmek yerine bazen “bleed” adı verilen bir yerleştirme tipi bulunabilir.”bleed” resmin sayfanın kenarına kadar gelmesi ve sanki sayfanın kenarından taşacakmış gibi durmasıdır. Bu tip çocuklar üzerinde çok etkilidir. Resimlendirme özellikleri Resimli kitap denilince akla ilk gelen içinde resim bulunan kitaptır. Resimli kitapların en önemli parçası olan resimler çoğu zaman tek başına bir hikayeyi anlatabilmektedir. Resimler kitabın metnini açıklamakta ve metni desteklemektedir. Resimler kitabın metnini açıklamakta ve metni desteklemektedir. Okuma bilmeyen çocuk, resimleri okuyarak öyküyü anlayabildiğinden resimlendirme özelliklerinin çocuğa, kitabın konusuna ve stiline uygun olması gerekir. Resmin görevi, metnin gerektirdiği ya da izin verdiği ölçüde durum ve olayları daha belirgin kılmak, metni zenginleştirmek, canlandırmak ve daha geniş boyutlara götürmektedir. Resimler her şeyden önce çocuğun yaşantılara katılmak ve çevreyle ilişki kurma yeteneğini artırmak, ayrıca çocuğun estetik yönden gelişmesine yardımcı olacak güzellikte olmalıdır. Resimli kitapların resimlendirme yönünden türü, 1. Yazısız kitap 2. Resimli hikaye kitabı 3. Daha az resmi olan resimlendirilmiş kitaplar Küçük çocuklar, resme gerçekçi bir yaklaşımla bakarlar. Yani resmin metinde geçen her şeyi anlatmasını beklerler. Resimle metin arasında bir ilişki yoksa o resimler hiç işe yaramazlar. Çocuk kitabı ressamlığı, tıpkı yazarlık gibi uzmanlık isteyen bir konudur. İyi ve başarılı resim yapmak yeterli değildir. Ressam resme çocuk gözü ile bakabilmelidir. Bu yüzden de çocuğun gelişim çocuğun gelişim özelliklerini, ilgi, istek ve ihtiyaçlarını bilmelidir. Resimlerdeki mizah unsuru çocuğun yaşına uygun olmalıdır. Ressam mizah ile karikatürü karıştırmamalıdır. Resimler doğal olmalıdır. Örn, çiçek veya güneşe kaş göz ilavesi yapılmamalıdır. Yapılırsa metinde bunun açıklaması yapılmalıdır. Resimler iyi ve kolay yorumlanabilmeli ve sanat değeri taşımalıdır. Resimler hazırlanırken bir bütün olarak düşünülmelidir. Parça parça hazırlanmamalıdır. Bütün resimler üzerinde karara varılmadan, metindeki yerleri seçilmeden eskizler, karalamalar, ön çalışmalar yapılmadan resme başlamamak gerekir. Eskiz hazırlama ressamın yetenek, tecrübe ve bu konuda araştırma yapmasına bağlıdır. Önemli kararlar bu devrede verilir. Bir çok karalamadan sonra bir grup eskiz ortaya çıkar. Eskizlerin sayfa içinde eşit biçimde dağıtılmasına dikkat edilmelidir. Ressam sayfa düzeni ile ilgili özellikleri dikkate almalıdır. Resim sayısı ve kitabın genel görünümünün nasıl olacağına baştan karar vermelidir. Resimler yapılırken zaman zaman durup değerlendirmek ve karşılaştırma yapmak gerekir. Ana karakterin her resimde süreklilik göstermesine, önemli aksesuarların detay açısından aslına bağlı kalmasına dikkat edilmelidir. Resimlerin ait olduğu resmin yanında yer alması çok önemlidir. Metin okunurken resimden takip etmek isteyen çocuk bu uygunluk olmadığı zaman şaşırıp itiraz edecektir. Resimli kitaplarda, her sayfanın ¾’ünün resme ¼’ünün metne ayrılması uygundur. Resimlendirme özelliklerini incelerken bazı görsel unsurlarında göz önüne alınması gerekir. Kitaptaki resimlendirme tekniği ne olursa olsun resimlendirmede görsel unsurlar mevcuttur. Bunlar, a) şekil b) renk c) çizgi d) ayrıntı e) alan f) still Şekil : Her ressam bilinçli ya da bilinçsiz olarak resimde şekle önem verir. Şekiller düz ya da iki boyutlu olabilir. Düz olması resimlere kalınlık ya da zenginlik hissi vermez. Ressam, 3 boyutlu madde ve ağırlık hissi veren yuvarlak şekiller kullanabilir ve bu tip resimlerin gölgeleme yolu ile yuvarlak görünmesini sağlayabilir. Bu tip şekiller çocuklar tarafından daha da çok sevilip beğenilirler. Çizgi : İlk insanlardan bu yana resimlerde çizgi kullanılmıştır. Hiçbir zaman ton ya da renkle resimlendirme tek başına bir anlam ifade etmez. Çizgi ince olursa rengi zenginleştirir. Ayrıca resimler ağır ve cesaretle biçimleri belirlemek ve şekiller yaratmak için koyu darbeli çizgilerden oluşabilir. Bazı kitaplarda değişik olmadan baştan başa aynı biçimi sürdürecek, düzenli çizgiler kullanılabilir ya da kalından inceye değişerek esnek ve akıcı çizgiler olabilir. Renk : Resmin gerçeğe uygunluğunu sağlayan unsurdur. Küçük çocuklar için parlak kırmızı ve mavi en çok sevilen renklerdir. Ancak kesin hatlı parlak renkli resimler çocukların ilgisini ilk anda çekse bile daha sonra çocukların bu resimlerden sıkıldığı görülür. Onların yerine pastel renkli, belli belirsiz hatları olan her bakıldığında yeni şeyler görebilen resimlere yöneldikleri bilinmektedir. Bu da çocukların sürekli öğrenme ve yeni şeyler keşfetme duygularının doğal bir sonucudur. Siyah beyazla da güzel resimlendirmeler yapılabilir. Bazı ressamlar bir fikrin temelini oluşturmak ya da hafifletmek için sadece 1 ya da 2 renk tonu kullanabilir. Oran : Resimlerdeki oran gerçekçi olabilir. Vücut parçaları tüm vücuda göre doğru ilişkidedir ve objeler çevreye ilişkin olarak doğru oranlıdır. Diğer yandan bazı ressamlar komik ve güzel etkiler yaratmak için oranı abartabilirler. Ancak bu abartmanın çocuğu rahatsız edecek ölçüde olmamasına dikkat edilmelidir. Ayrıntı : Yetişkinler küçük çocukların resimlerdeki ayrıntıları görmediklerini ileri sürerler. Ama çocuklar ayrıntılara çok dikkat ederler. Ressamlar objelerin üst üste olduğu, sınırları zorlayan yığılmış bir resmi karakterlerden birisinin aklındaki durumu yansıtmak ya da kalabalık bir konuya işaret etmek için kullanabilirler. Tersine az ayrıntısı olan resimler sakin çevre için uygundur. Resimlerdeki ayrıntıların az ya da çok olması öykü ve karakterlerin özelliklerine göre değişmektedir. Önemli olan ayrıntıların bu özelliklere ters düşüp okuyucuyu rahatsız etmemesidir. Alan : Ressam sayfadaki alanı değişik yollarla kullanabilir. Bazı ressamlar, 3 boyut hissini vermeyen düz bir alan kullanırken bazı ressamlarda biri diğerinin arkasında olan ve derin bir alan hissi veren 3 boyutlu şekiller yapabilir. Still : Üslup bir sanatçının içinden gelen duygularla yaptığı çalışma özelliğidir. Sanatçının kendi kişisel görüşünü yansıtır. Still ile yöntem aynı anlamda değildir. Sanatçının çalışmasında izlediği teknikler, el darbeleri, onun çalışmasında uyguladığı yöntemdir. Eğer sanatçı tasarladığı üründe kendi görüşünü ve içinden geleni anlatıyorsa bu stilldir. Sanatçı resim yoluyla bir anlatım biçimini sunmaktadır. Resim kendi başına olabilir. Bir sözcükle güçlendirilebilir ya da kendisi bir yazımı güçlendirebilir. Resim bir çizim, boyama, kolaj, fotoğraf ya da başka bir teknikle olabilir. Ama önemli olan resimdeki yorumun çok iyi olmasıdır. Böylece anlatılmak istenen kısa bir süre içinde anlaşılabilir. İçerik özellikleri Konu yönünden türleri: 1. Kurgu (Fiction) 2. Kurgu olmayan (non-fiction) Kurguyu da iki biçimde inceliyoruz. 1. Geçekçi Kurgu a)Öykü şimdiki zamanda gerçekleşiyorsa gerçekçi modern kurgu denilir. b)Öykü geçmiş zamanda gerçekleşiyorsa tarihi gerçekçi kurgu denir. 2. Fantazi Kurgu : Öykünün bugün ya da geçmiş zamanda gerçekleşen dünya üzerinde olamayacak olayları kapsayan öykülerdir. a)Modern fantazi kurgu : Bu şimdiki zamanda ya da gelecekte geçebilecek öyküleri içerir. b)Geleneksel fantazi kurgu : Bu da peri masalları gibi geçmişe ait olan fantazi hikayelerdir. Kurgu olmayan kitaplar tamamı ile gerçeğe dayanan ve gerçeğe uygun olduğu da resim, fotoğraf, deney gibi delillerle kanıtlanan kitaplardır. Bunlar başvuru eserleri ve biyografilerdir. Kavram kitapları da müracaat eserlerinin içeriğindedir. İçerik özellikleri 1. ortam 2. karakterler 3. üslup ve dil özellikleri 4. konu 5. tema Ortam : Ortam, öykünün ne zaman ve nerede geçtiği ile ilgilidir. Okuyucunun ortamı bilmesi öykü hakkında daha fazla bilgi edinmesini sağlar. Yer ve zaman unsurları, coğrafi yer ve zamandır. Coğrafi yer bir ülke, bir şehir, bir dünya kadar geniş bir yer ya da bir çiftlik, bir sınıf kadar küçük bir yer olabilir. Zaman ise bir ya da birkaç yıllık tarihsel bir dönem, bir mevsim ya da bir gün olabilir. Hikayenin ortamı açık, inanılır ve güvenilir olmalıdır. Okuyucu o mekanı tanımasa da bir hisse sahip olmalıdır. Her öyküde yer ve zaman hakkında çok belirgin bilgiler olmayabilir. Okuyucu öykünün geçtiği ortamı kitabı okudukça ipuçlarından yola çıkarak keşfedebilir ya da ortam hakkında hiç ipucu yoksa bu okuyucunun hayal gücüne bırakılabilir. Önemli olan ortamın öykünün genel içeriğini bozmaması, tutarsız olması ve mantık hatalarının bulunmamasıdır. Karakterler : Her öykü ana karakterin bir sorunu ya da bir amacından kaynaklanır. Karakterin sorunu çözüşü ya da amacına ulaşışı çerçevesinde öykü oluşur. Kitaplardaki karakterler çoğunlukla yetişkinler, hayvanlar, eşya ve makineler ile çocuklar olabilir. Çocuklar kendi yaşlarındaki çocukların başlarından geçenleri dinlemekten ve okumaktan çok zevk aldıkları için kahramanları çocuk olan eserleri zevkle okurlar. Bazı öykülerde karakterler, başlarından geçen olaylardan dolayı değişir ya da gelişirler. Öykülerin kısa olmasından dolayı çok küçük çocuklara yazılan öykülerde, karakterlerin değişip gelişmesine zaman kalmayabilir. Bu yüzden kısa öykülerde karakterler sadece birkaç sözcükle tanımlanarak öykü oluşturulur. Küçük çocuklar için yazılan kitaplarda karakterlerin sayısı 2-4 arasında olabilir. Karakterler hem inandırıcı hem de tutarlı olmalıdır. Doğal olarak gelişmeli ve yaşlarına, cinsiyetlerine göre hareket etmelidir. Üslup ve dil : Üslup yazardan yazara değişen bir anlatım yolu ve biçimidir. Her yazar bir düşünceyi, duyguyu, olayı ve hayat durumunu kendi edebiyat anlayışına göre eğitim seviyesine ve kişisel zevkine göre anlatır. Üslup, öykünün nasıl yazıldığı ve fikirlerin nasıl dışa vurulduğu ile ilgilidir. Bazı edebiyatçıların üslubu akıcı, canlı ve sürükleyici iken bazılarınınki de özentili ve yapmacık olur. Bazıları da özentisiz ve yalın bir anlatım yolunu tercih eder. Üslup öykü anlatımına uygun olmalıdır. O kadar doğal olmalıdır ki, okuyucu rahatsız etmemelidir. Çirkin tekrarlamalar, katı dialoglar, mizah ve fantazinin çok fazla abartılması, gerçekçilik ve fantazi arasında çatışma, didaktizim, dilin fakir olması gibi unsurlar kitabın sıkıcı olmasına neden olur. Üslubu belirleyen etmenlerin başında yazarın kullandığı dil özellikleri gelir. Yazarlar cümle ve paragraflarını kurarken sözcük ve deyimlerini seçerken seslendikleri küçük okurların, okuma yeteneklerini, kavrayış güçlerini ve kelime hazinelerini göz önüne almalıdır. Cümleler gramer yönünden düzgün olmalı, ses tekrarları yapılmalı, özne –nesne –yüklem ilişkilerinde hata yapılmamalıdır. Devrik cümle kurulmamalı, sözcükler doğru anlamda kullanılmalıdır. Ortalama 5 ya da 6 kelimeden oluşan ve içinde tek özne, tek yüklem bulunan cümleler kullanılmalıdır. Konu : Temelde mantığa dayalı, birbiri ile ilişkili, sıra ile devam eden bir seri eylemdir. Öykünün konusu içinde ne olduğu ile ilgilidir. Okuyucu öyküyü okurken ya da dinlerken ne olacağını öğrenmek istediğinden merak uyandırır. İyi bir konu çocuğun mantığını geliştirir. Çünkü olayları birbirine bağlayan nedensel ilişkiler vardır. Bir ya da birkaç çözümlenecek problem olabilir. Sonuca göre birbirine paralel ilerleyen konular vardır. Konu basit ya da karmaşık olsa bile olaylar mantıklı bir şekilde birbiriyle bağlantılı olmalıdır. Yazar, karakter ve olayların sırasının tüm ayrıntıları üzerinde çalışıp neyin yazılıp neyin resimlerle anlatılacağına karar verilmelidir.
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
Çoçuk Edebiyatı
« Yanıtla #3 : 02 Ocak 2011, 08:37:15 »
Konu zengin olmalıdır. İyi inşa edilmeli ve güvenilir olmalıdır. Seçilecek konunun çocuğu sürükleyecek kadar ilginç, izleyebileceği kadar basit ve ilgisini tutacak kadar karmaşık olmasına çocuğun daha sonra ne olacağını öğrenmesi için okumaya devam etmek istemesine ve olayların fantazi olsa bile mantıklı olmasına önem verilmelidir. Öykü gerçekçi de olsa, hayali de olsa çocuğa yanlış bilgiler vermemeli, çocuğu gereksiz endişelere sürüklememelidir. Konu üzücü ya da acı gerçeklerden oluşsa bile bu çocuğun yaşına, gelişim düzeyine, duygusal durumuna göre hafifletilerek çocuğu üzmeden, kırmadan yani kötü etkiler bırakmadan verilmelidir. Bu tip öyküler yoluyla çocuk yavaş yavaş hayata hazırlanmalıdır. Çocuk yayınlarında ele alınan konular genellikle eğlendirici ve dinlendirici nitelikte olmalıdır. Konu seçiminde ulusal kültür değerlerinin, toplumun benimsediği ahlak kurallarının, gelenek ve göreneklerinin göz önünde tutulması gerekir. Kitapların çocuklarda ve insanlarda, doğayı, yaşamayı sevdirmek ve olduğu gibi göstermek, düşünmeye yöneltmek, din ve ırk üstünlüğü, kadercilik gibi konuları işlemeyecek nitelikte olması gerekir. Çocuk düşüncesini somuttan soyuta, yakın çevreden uzağa doğru geliştirip ele alacak, güvenme, sevme, iyilik, güzellik, cesaret, hoşgörü, sorumluluk, gerçekçilik duygularının gelişmesine yardımcı olacak, bağımlılığı artırmayacak, acıma, korku, dehşet, kin gibi konuları abartmayıp iyi ve yerinde kullanacak özelliklere sahip yayınlar olması gerekir. Okulöncesi dönem çocukları için konular kısa ve anlaşılır olmalıdır. Öyküler çocuğun tanıdığı insanlar, hayvanlar, çocuklar, eşya ve makineler ve oyuncaklar hakkında olabilir. Tema : Yazarın eserinde sürekli belirtmeye çalıştığı temel düşünce ve görüşlere, gösterdiği ana yönelime tema denir. Bir öykünün, bir yada birden fazla teması olabilir. Ama iyi bir öykünün en az bir temasının olması gerekir. Kitaplarda arkadaşlık ya da cesaret gibi genel temalar ya da daha belirgin olarak “insanlar birbirine benzese de her insan tektir ya da kendi kararımızı kendimiz vermeliyiz. Başkalarının bizim için karar vermesine izin vermemeliyiz.” gibi daha ayrıntılı temalar işlenebilir. Tema öykünün gerekli bir parçası olmalıdır. Ama öyküyü fazlası ile etkilememelidir. Yazarın belirli bir temanın açıkça anlaşılıp anlaşılmadığından emin olması için sonuçta bir yorum yapmasına gerek yoktur. Eserlerde tema, açık ve seçik olarak belli olmalıdır. Basit olmalı ve hitap edilen yaş grubuna ve özelliklerine uygun olmalıdır. Yazarlar eserlerinde genellikle aile, yurt, doğa ve yaşam sevgisi, güzelliğe karşı bağlılık ve sempati, başkalarına karşı dürüst ve saygılı olmanın erdemi, cesurluğun, kahramanlığın, özverinin değeri gibi temaların üzerinde dururlar. Ayrıca kıskançlığın ya da korkunun üstesinden gelmek, fiziksel bir özüre alışmak ya da bir aile problemini kabul etmek gibi temalardan oluşabilir. Bunlar sadece böyle bir problemi yaşayan çocuğa değil aynı zamanda sempati ve anlayışa ihtiyacı olan çocuklara da yararlıdır. ÖYKÜ ANLATMANIN AMAÇLARI Çocuklara öykü anlatmak ve okuma işlevi 3 büyük amaca hizmet etmektedir. 1. İçinde bulundukları kültürün merkezini oluşturan edebiyatı çocuklara tanıtmak 2. Bilgilerini pekiştirmek, bilgi çemberlerini genişletmek ve daha fazla bilgi arayışına yönlendirmek 3. Bellek, sıra takibi ve çözümleme gibi terimlerle dile getirilen dille bağlantılı becerileri geliştirmek. Düşüncelerimize belli bir sistem kazandırmak açısından öykü anlatma deneyimleri 3 grupta toplanabilir. 1. Yazınsal deneyimleri (edebi) 2. Bilgi deneyimleri 3. Dil öğrenme deneyimleri 1. Yazınsal deneyimler : Bu deneyim çocuklara öykü, şiir gibi türleri anlatmak ya da okumayı kapsar. Amaç çocuğa yazınsal hazzı tattırmak, çocuğu yazın yolu ile eğlendirmektir. Bu deneyimin gerçekleştirilebilmesinde en önemli nokta okurken veya anlatırken çocuk ve yazar arasında doğrudan iletişim kurabilmektedir. Burada yetişkinin rolü iletişime aracılık etmektir. Çocuklar edebi eserlerden kendi ölçüleri oranında yararlanmak konusunda özgür bırakılmalıdır. Yani ilginç bulmadıkları bir öyküden sıkılmak özgürlüğüne sahip olmalıdırlar. Kendi deneyimlerine benzer bir karakter olay ya da durumla karşılaşınca düş kurma hakları da vardır. Eğer çocuklara sürekli olarak “ dik otur, önüne bak, kolunu bağla” gibi sözlerle uyarı verirsek özgürlüklerine engel oluyoruz demektir. Arıca okumaya sık sık ara vererek yeni sözcükleri ya da çocuklara soru soruyorsak hem çocuğa hem de edebiyata gereken özeni göstermiyoruz demektir. 2. Bilgi deneyimleri : Bu terimde dile getirilen amaç, çocuklara bilgi vermek, mevcut bilgilerini artırmak ve deneyim dağarcıklarında olmayan ya da çok az bildikleri konulara karşı ilgi uyandırmaktır. Çocuğun ufkunu genişletmede sesin büyük rolü vardır. Çocuklara bilgi verici kaynakları okurken onlarda edebiyatı dinlediklerinden farklı bir dinleme davranışı görürüz. Okumaya başlamadan önce çocuklarla okuyacağımız şey hakkında konuşup onları soru sormaya heveslendirebiliriz. Okurken çocukların tepkilerine karşı uyanık olmalı, çocuklar sıkılıyorsa okumayı kesip başka konulara geçmeliyiz. 3. Dil deneyimi : Bu amaç için zaman zaman edebi metinler, zaman zaman da bilgi verici kaynaklar okunabilir. Örneğin, bir öykü okuyup çocuklar da bu öyküyü akıllarında tutarak oyun şeklinde yeniden yaratmalarını isteyebiliriz. Çocukları tanımak dil becerilerine sağlıklı yaklaşmak için çok gereklidir. Bazı çocuklarda öyküye farklı bir son bulmalarını isteyebiliriz. Bir başka zamanda bir karakter üzerinde tartışma açıp çocuklardan yorum alabiliriz. MASAL ANLATMANIN YARARLARI 1. Masal anlatma yaşa bakmadan herkese zevk verir. 2. Çocukların okuma arzularını kamçılar. 3. Küçük çocukların kelime bilgisini genişletip dil gelişimine yardımcı olur. 4. İyi anlatılmış hikaye ve masallar çocuklarda değerli edebiyatın nasıl olduğu hissini uyandırır ve bu tür edebiyatı sevdirir. 5. İyi masal ve hikayelerde idealler ortaya konur. 6. Bazen hikaye anlatma kargaşa içindeki grubu düzenli, disiplinli bir hale sokar. 7. Hikaye anlatma her zaman büyükler tarafından yapılmalıdır. Çocuklarda hikaye anlatabilir. Bu onların toplum önünde konuşma yeteneklerini artırır. MASAL ANLATMAYA HAZIRLANMA A) Anlatmaya başlamadan önce ; 1. Dinleyicinin niteliği göz önüne alınmalıdır. Ortalama yaşın ne olacağı önceden bilinmelidir. 2. Grubun genel yapısı araştırılmalıdır. 3. Eğitim derecesi açısından grubun seviyesi araştırılmalıdır. 4. Grubun oluşturulmasının nedeni ve amacı bilinmelidir. 5. Anlatıcıya ayrılmış olan süre önemlidir. B)Hikaye anlatılmadan önce anlatılacak olan yerin fiziksel niteliğine dikkat edilmelidir. C)Dinleyicinin sayısı da bir etkendir. En ideali anlatıcı etrafında toplanmış 10-12 kişilik bir gruptur. D)Hikayenin seçilmesi : Hikayeyi seçmeden önce kütüphaneden ve biyografik kaynaklardan yararlanılabilir. Anlatıcının kitabı daha önce okumasında yarar vardır ve bir defada 3 hikayeden fazlasını okumamalıdır. Eğer 3 hikaye okunacaksa bunlar belli bir tema ya da konu etrafında seçilmelidir. Hikaye seçilirken ulaşmak istediğiniz amaca en uygun hikayeyi seçmelisiniz. E)Hikayenin hazırlanması : Hikaye anlatma ezberleme değildir. Hikaye anlatma hikayeyi her anlatışta yeniden yaratmaktır. Giriş, düğüm ve sonuç kısımlarını kesintisiz bitirmek gerekir. Giriş sade olmalıdır. Sonra ilgiyi çeken çatışma başlar. Doruğa erişir ve son çabucak gelir. Hikayenin takdimi sade olmalıdır. Hiçbir zaman hikayenin esas çizgilerinin dışına çıkılmamalıdır. F) Hikayenin provası : Mümkün olduğu kadar kitaptaki sözcükler değil anlatıcının sözcükleri kullanılmaya çalışılmalıdır. Anlatım kitaptan farklı olsa bile bu çok önemli değildir. Ses doğal olmalıdır. Bunun için de derin bir nefes alınmalıdır. Önemli olan her mesafedekinin rahatça duyabilmesidir. Hikaye okurken ya da anlatırken dramatizasyondan kaçınılmalıdır. Mimik doğal olduğu sürece bulunabilir. Jestler sözcüklerle birlikte olmalıdır. İlgiyi dağıttığı için eşya kullanılmamalıdır. Kişinin mimik ve hareketleri anlattıkça gelişecektir. Hikayeyi gruba anlatmadan önce kendi kendine yüksek sesle anlatmak yararlı olur. G) Hikayenin sunuşu : Eğer ilk kez anlatılıyorsa kişi kendi kendini sıkmamalıdır. Başlangıçta ses gergin olabilir. Dinleyicilere tek tek bakınca dinlediklerini gördüğünde anlatıcı kendine güven kazanır. Hikayeye şimdi size komik bir hikaye anlatacağım ya da buna benzer bir cümle ile başlamamalıdır. Bazen hikaye sonunda sorular gelebilir ya da tekrar okunması istenebilir. Bu hikayenin ilgi çektiğini gösterir. Kitap bitince çocuklarla kitap hakkında konuşmak, hikaye sırasında yarım bırakılan yeri tamamlamak, karakterler hakkında tartışmalar yapmak ve kelimeleri açıklamak yararlı olacaktır. H) Anlatıcıda bulunması gereken unsurlar : 1. Uygun bir ses , bu önemli bir unsurdur. Sesin kullanımında önemli bir değişikliğe gerek yoktur. Ancak bazılarının sesi tiz, bazılarının sert ya da monoton olabilir. bunun düzeltilmesi gerekir. İyi bir ses kontrollü bir nefesle desteklenir. Yüzeyden gelen nefes sesi yorgun ve zayıf yaparak tiz olmasına neden olur. Bunu önlemek için karından nefes alınmalıdır. 2. İyi diksiyon, sözcükleri temiz ve vurgularına dikkat ederek söylemek gerekir. Yöresel dil özellikleri hikayede gerekiyorsa kullanılır. 3. Sözcük bilgisi , hikayeyi önceden yüksek sesle okuyarak sözcük ve cümle kuruluşları hakkında bir hassasiyet geliştirilmeli, her hikayenin özelliğine göre sözcük seçilmelidir. Zengin bir özcük bilgisinin yanında sözcüklerin ince farklılıklarına da hassas olunmalıdır. Çocuklara yabancı gelen sözcükler hikaye sırasında açıklanabileceği gibi hikayeden önce ya da sonra da açıklanabilir. 4. Görünüm, burada önemli olan anlatıcının rahat olmasıdır. Doğallık önemlidir. Kişi anlatırken hikayeyi yaşayabilmeli ve duyulan zevki çocuklarla paylaşabilmelidir. Elinde kitaptan başka bir şey olmamalıdır. Takı gibi çocukların ilgisini çekecek ve dikkatini dağıtacak eşyalar bulundurmamalıdır. Bu hazırlıklar devamlı yapıla yapıla anlatıcının gelişmesine yardımcı olur. İyi bir anlatıcı başkalarını dinlemeyi de sevmelidir. Bu kendi hatalarını görmek açısından yararlıdır. Her anlatıcının kişisel bir kütüphanesi olmalıdır. Anlatılan hikayeler bir deftere not edilip çocukların gözlemleri yazılmalıdır. Eleştiri tekniği 1. Hikaye dinleyici grubuna uygun muydu? Yaş, cinsiyet, sosyo- ekonomik düzey açısından 2. Hikaye dinleyicinin dikkatini devamlı uyanık tuttu mu? 3. Hikayenin başlangıcı, olay akışı, doruk noktası ve sonu belirgin mi? 4. Anlatıcı hikayeyi zevkle mi okudu? 5. Anlatıcı hikayeyi iyi biliyor muydu? 6. Konuşması düzgün müydü? 7. Herkes hikayeyi her zaman duyabildi mi? 8. Anlatıcı dinleyicilerine tek tek bakıyor muydu? 9. Anlatıcı ses tonu, mimikleri ile hikayeyi dinleyicinin gözü önünde canlandıra bildi mi? 10. Hikayenin anlatım temposu yerinde miydi? Yüksek sesle okumanın kuralları 1. Sevmediğiniz bir kitabı okumayın, 2. Kitabı mutlaka önceden okuyun ya da gözden geçirin. 3. Hikayenin nasıl başladığına doruk noktasının nerede olduğunu iyi kavrayın. 4. Uygun bir ses, iyi bir diksiyon gereklidir. 5. Elinizde çocukların dikkatini sizden çalacak bir resimli kitap bulunduğunda metni o kadar iyi bilmelisiniz ki çocukların yüzlerine bakarak kesintisiz okuyabilesiniz. 6. Seçilen eserler daima en iyilerinden olmalıdır. HİKAYE ANLATMADA KİTAP DIŞINDA KULLANILAN YÖNTEMLER Hikaye anlatırken kitap yerine kartona çizilmiş ya da yapıştırılmış renkli resimler ya da pazen tahtada aynı nitelikte olan resimler kullanılabilir. Bundan başka hikayeler kukla, gölge oyunu, pandomim, çubuk figür sembolleri, slayt ya da tepegözle de anlatılabilir. Kukla : Kuklalar hem çocukların hem de öğretmenin çeşitli amaçlar ve nedenlerle kullanılmasına olanak sağlarlar. Kuklalar, 1. Bir hikayeye canlılık katmak için 2. Çocukları uyarmak için 3. Çocukların yaşıtları ile oynadıkları temsili oyunlarda ya da dramatizasyonlarda dinledikleri hikayeyi canlandırmak için 4. Çocukların sosyal, duygusal sorunlarına eğilmek, bireysel veya grup sorunlarını yansıtmak için 5. Bazı kavramları çocuklara aktarabilmek için kullanılır. Kukla oyununun niteliği yaşlara göre değişir. Küçük çocuklar daha çok kaşık gibi tek parça sopaya monta edilmiş kuklalar, parmak kuklalar ya da eldiven kuklalarını tercih ederler. Eklemli ya da birkaç parmakla kullanılan kuklaları hareket ettirmek küçük çocuklar için zor olduğundan tercih edilmez. Kukla yapımının birçok şekli ve yolu vardır. Çubuk kuklası yapımı ve onarımı çok kolaydır. Küçük yaş çocukları için kullanılabilir. Kartondan yapılan kuklalar arkası uzun ve ince bir çubuğa zımbalanır. Parmak kuklası, kumaş, kağıt ya da ince kartondan parmağa geçebilecek biçimde yapılan ufak rulolardan oluşur. Bunlar eski eldiven parmaklarından da yapılabilir. El kuklası, bir ele geçirilebilecek biçimde ve çeşitli malzemelerden elde edilen kuklalardır. En kolayı kese kağıdından yapılanıdır. El kuklaları, patates, havuç, şalgam, yer elması gibi sebzelerden ya da sünger çorap ve kağıt hamurundan yapılabilir. İpli kukla, vücut parçalarının iplerle hareket ettirildiği kuklalardır. İpler yukarda kontrol çubuğuna bağlıdır. Bu çubuk aracılığı ile kuklaya değişik hareketler yaptırılır. İpli kuklalar tahtadan, yünden ya da kumaştan yapılabilir. Bazı hikayeler piyesleştirilmeye ve kuklalarda oynatmaya çok uygundur. Yetişkinlerin kukla oynatmayı sevmesinin yanında her yaştaki çocukta kukla ile oynamayı sever. Ayrıca bazı çocuklara hikayeyi anlatırken, basit el kuklaları ile oynamaları teklif edilebilir. Gölge oyunu, öğretmenin yapacağı gölge oyunları ya da gölge gösterileri çocuklara dramatik deney kazandırmada yararlı faaliyetlerdendir. Hikayedeki önemli şekiller ve karakterler 100 ya da 200 watt’lık ampullerle aydınlatılan beyaz bir perdeye yansıtılarak gösterilir. Gölge oyunları için bazı kitaplar kullanılabilir. Bunun için uygun olan müzik teybe alınabilir. Gösterimin çocuklar tarafından yapılması, arkadaşları arasında paylaşma ve işbirliğinin yapılması, duygusal gelişimin desteklenmesini sağlar. Gölge oyununun bir türü “karagöz ve hacivat”tır. Çocuklar bu geleneksel halk oyununu temsil etmekten ve seyretmekten büyük zevk alırlar. Kullanılmış röntgen filmlerinden yapılan figürlerle bazı ders konuları, eğitsel oyunlar ya da başka konular perde arkasında müzik aleti de kullanarak canlandırılabilir. Pandomim, genellikle bir hikaye ya da olayı sadece vücut hareketleri ile iletme sanatıdır. Burada jest ve hareketler ön plandadır. Küçük çocuklar istediklerini, ihtiyaçlarını hatta korkularını kelimelerle tam olarak ifade etmeyi öğrenmeden önce jest ve hareketlerle ifade ederler. Pandomimin en büyük yararlarından birisi çocuğun ifade etmesi gereken duygu, ruh durumu ve anafikir üzerinde düşünmesini gerektirmektedir. Pandomimde konular herkese olabilecek rutin faaliyetler olmalıdır. Pandomim yeteneğini geliştirmek için de günlük faaliyetlerin ifade edilmesinin faydası vardır. Basit tekerlemeler, ya da halk masallarını da pandomimle ifade etme alıştırmaları jest ve vücut hareketleri yoluyla iletişim anlayışını geliştirmeye yardımcı olacaktır. Çubuk figür sembolleri, çocuklar bildikleri tekerlemeler, kısa şiirler ve hikayelerdeki karakterlerin küçük çubuk figür sembollerini görmekten büyük zevk duyarlar. Plan, hareket ve hikaye sırasında anlamak, baştan sona hikayenin hareketlerini, ilerlemesini göstermek için hikayenin başlıca karakterleri çizilebilir ya da figürler çocuklara çizdirilir. Hikaye anlatmada kitap dışında kullanılan çeşitli tekniklerin uygulanması, grubun ilgisi, dikkat süresi, yaş, eğitim seviyesi, grubun oluşmasının durumuna göre değişebilir. Bu teknikler farklı zaman ve ortamlarda çocuklara değişiklik sağlamak, ilgilerini çekmek, monotonluktan kurtulmak, verilen konuyu değişik tekniklerle pekiştirmek ve eğlendirmek için kullanılır. KİTAP DIŞINDA KULLANILAN YAYIN ARAÇLARI Dergiler : Çocuklar kitapların yanında çeşitli dergileri okumayı çok severler. 1940 yılına kadar ülkemizde dergiler sadece eğitim içerikliydi. 1940’dan sonra “Doğan Kardeş” dergisi çıktı. Bunların içeriklerinde eğitimin yanında eğlendirme de yer aldı. 1970’lerden sonra çocuk dergileri gelişti. Bunların içinde en başarılısı “Milliyet Çocuk” dergisidir. Bunun yanında “Başarı”, “Kumbara”, “Başak Çocuk”, “Şeker Çocuk”, “Pamuk Çocuk”, “Tercüman Çocuk” dergisi vardır. Okulöncesi çağı için Türkiye’de çocuk dergisi yoktur. Ancak yabancı ülkelerde sayıları, renkler, şekilleri ve diğer kavramları oyunla ya da çeşitli aktivitelerle öğreten dergiler vardır. (Ya-pa 4-6 yaş Ünite dergisi 1993 yılında çıkmıştır.) Televizyon, radyo, video : Çocukların televizyona ilgi göstermesi çok doğaldır. Çünkü hareket eden şekiller ve sesler çocukların ilgisini çeker. Bu nedenle çocuğun televizyon seyretmesini engellemek çok zordur. Fakat yetişkinler tarafından kontrol altında tutulabilir. Çocuğun fazla televizyon seyretmesi gözlerini yorar, yaşı büyüdükçe ders çalışmasını engeller ya da gece yatma saatlerinde düzensizliğe yol açar. Normalde çocuk 5-10 dakika sonra hareketsiz duramaz ve enerjisini boşaltmak ister. Çocukların sevdiği programlar yaşlarına, cinsiyetlerine, ilgi, istek ve ihtiyaçlarına, gelişim düzeylerine göre değişir. Çocuklar kitaplarda tanıdıkları kahramanları ya da karakterleri seyretmekten büyük zevk duyarlar. Çizgi filmler başta olmak üzere kovboy filmleri, vahşi hayatla ilgili belgeseller, hayvanlar, uzay ya da aile yaşantısı ile ilgili programları tercih ederler. Televizyon doğrudan bir eğitim aracı değildir. Ama çocuğun bilgi ve kültürünü genişletmesi bakımından önemlidir. Özellikle ilkokullar televizyon kurumları ile işbirliği yaparak, okumayı destekleyici programlar yapabilirler. İyi bir çocuk kitabı televizyon tarafından bir film ya da dizi haline getirilebilir. Çocuklar filmini seyrettiği kitapları okumaktan çok hoşlanırlar. DRAMA İLE EĞİTİM YÖNTEMİNİN ANAOKULU ÇOCUKLARINA UYGULANMASI Oyun, çocuğun işi, düşüncesi, sanatı ve dinlenme aracıdır. Çocuk için ruhsal bir ihtiyaç olduğundan oyun olmadan normal ve tatmin edici bir duygusal gelişim mümkün olamaz. Çocuk sevgiye, yemeğe ihtiyaç duyduğu gibi oyun ve değişikliği de ihtiyaç duyar. Oyun çocuğun çevresi ile ilişki kurmasını, duygularını dışa vurmasını, tecrübe kazanmasını, eğlenmesini, dinlenmesini, rahatlamasını ve problemlerini çözmesini sağlar. Çocuğun bilinci ve duygusal tecrübeleri arasında da köprü vazifesi görür. Küçük çocukların oynadıkları oyunlar çevresindeki yetişkinlerin ve yaşıtlarının yaşantılarını taklit, özdeşleşme, rol alma, dialog kullanma, karakterize etme ve dramatize etme yolu ile oluşur. Çok eski zamanlardan itibaren çocuklar yetişkinlerin gözledikleri rollerini yaratıcı oyunlarına yansıtmışlardır. Ayrıca televizyon ve filmlerden edindikleri konu, dialog ve dramatik etkileri de yaratıcı oyunlarında göstermişlerdir. Günümüzde seyahat imkanının bol olması da çocuklara geniş ve çeşitli deneyler repertuarı sağlar ve yaratıcı oyunları için konular yaratır. Öğrenmenin temel şartlarından birisi etkinliktir. Çünkü insan etkin olduğu sürece daha iyi öğrenir. Eğitimcilerde bunu “eğitim birşeyi yaptırmakla olur” sözü ile ifade etmişlerdir. Dramatik oyun, çocuğun kendini ve başkalarını tanımasını, dilinin gelişmesini, sosyalleşmesini, işbirliği ve iletişim kurmasını, yeni bilgiler edinmesini, kendine güven duymasını sağlar. Yaratıcılığını ve hayal gücünü geliştirir. Olayları derinlemesine araştırma imkanı verir. Kişinin kendini tanımasına fırsat verdiğinden tecrübe yolu ile kişinin davranışını da eğitir. Bir çocuğun gelişmesinde zekasının ve sosyal yönlerinin gelişmesinin önemli rolü vardır. Piaget’e göre drama çocuğun sosyal yönünün gelişmesinde önemli bir rol oynar. Drama, oyuna katılmak, yaşamak, tartışmak yani başka şekilde ortaya koymaktır. Dramatik oyun dediğimizde üzerinde prova yapılan bir gösteri kastedilmemektedir. Tiyatro oyunu oyuncular ve seyirci arasındaki bir iletişimle ilgilidir. Sınıftaki dramatik oyunlar ise, oyuncuların kendileri ve oyun oynarken edindikleri tecrübe ile ilgilidir. Sınıftaki dramatik oyunlar ise oyuncuların kendileri ve oyun oynarken edindikleri tecrübe ile ilgilidir. Bu dramatik oyunlar provasız, anında yaratılan ve genelde yapısı öğretmen tarafından şekillendirilen uygulamalardır. Dramatik oyunlar sınıf, kütüphane, müzik odası, hol, yemekhane gibi yerlerde oynanabilir. Dramatik oyun, herkesin bir göreve sahip olduğu grup faaliyetidir. Oyuncular oyun süresince pek çok farklı fikir ya da yorum ifade edebilirler. Her oyuncu fikirlerinden dolayı saygı kazanma şansına sahiptir. Buna karşın grubun diğer üyelerine de saygı duymayı bu yolla öğrenecektir. Çocuk oynadığı roldeki kişinin yapacaklarını, hissettiği gibi oynamak ve konuşmak için cesaretlendirilmelidir. Öğretmen oyun sırasında duygusal içeriğe ve oyuna karışma eğilimi göstermemelidir. Dramatik oyunların en iyi yanlarından birisi toplumsal davranışın çeşitliliğine devamlı olarak açık olmasıdır. Örneğin, bir çocuk arkadaşına vurup canını yaktığında öğretmen tüm sınıfı oturtup birisinin onların canını yaktığı bir zamanı düşünmelerini isteyebilir. Gönüllüler kendi başlarından geçenleri anlatıp bu olayların arkadaşları tarafından oynanışını seyredince sert davranan çocuk, başlangıçta düşünürse kavgaya gerek kalmayacağı sonucunu çıkarabilir. Dramatize ederek problem çözme durumunda tecrübe edilerek öğrenilen şeyi bu çocuğa “başkalarına vurmak iyi değildir” diyerek öğretmek her halde çok daha zor olurdu. Öğretmen oyuncuların görerek ve tecrübe ederek insan davranışlarındaki benzerlikler kadar ayrılıkları da tanımalarını ve anlamalarını da teşvik etmelidir. Çocuklara “sen olsan nasıl yapardın?” ,“bunun başka yolu var mı?” gibi sorular sorularak bir işi yapmanın birden fazla yolu olduğu öğretilir. Çocuklar bu dramatik oyunlar sırasında duygu ve düşüncelerinin yanı sıra korku ve özel ilgilerini de ortaya koyma fırsatı bulurlar. Ayrıca dramatik oyun dışında tecrübe edemeyecekleri olayları da yaşayabilirler. Örneğin, sıcak bir ülkede yaşadığı için görmeyen çocuklar karla oynadıklarını canlandırabilirler. Dramatik oyunlar sıkılgan çocuklar için elverişli bir ortam yaratır. Oyun oynarken eleştirecek seyirci olmadığından çocuk kendini baskı altında hissetmez. Sıkılganlık duygusunu yenmede dinleme oyunu gibi herkesin yer aldığı ve çok dikkat etmeyi gerektiren oyunlar oynanır. Yaratıcı oyunların ilk uygulamalarında oyuncuların sık sık özgürlükten korktukları görülür. Bu belki de bu tür oyunları daha evvel hiç oynamamış olmalarından kaynaklanabilir. Bu oyunlarda öğretmen geleneksel otorite temsilcisi olmaktan çok bir oyun arkadaşıdır. Yönlendirmeyi uygun yerde ve olumlu anlamda yapar. Bazen de dramanın dışında kalabilir. Öğretmenin bu açık davranışı çocukları mutlu edip rahatlamalarını sağlar. Dramayı beraber yapmak otoriteyi sarsmaz ve eğitimde drama yönteminin en etkili şekli öğretmenin de yer aldığı tüm grup doğaçlamasıdır. Oyunun iyi organize edilmesi gerektiğinden öğretmen önce çocuklara neyi öğreteceğine karar vermelidir. Ondan sonra öğrenme işinin nerede yapılacağı, öğretmenin ve çocukların rolü, olayın düğüm noktası ve başlangıçta çocukların dikkatini çekmek için ne yapılacağı belirlenmelidir. Çocukların deneyimi arttıkça dramatik oyunları daha karmaşık dialog ve konu içermektedir. Dramatik oyunlar sırasında gürültü problemi çıkabilir. Bu gürültü öğrenme, paylaşma, yaratıcılık, gelişme ve heyecan unsurlarını içeren bir sestir. Problem çözmeye yönelik olduğu sürece kaygılanmaya gerek yoktur. Eğer gürültü oyunla ilgili değilse çocuklar oyuna ilgilerini kaybetmişlerdir. Oyunu durdurup üzerinde fazla durmadan tamamen farklı bir oyun başlatılmalıdır. Öğretmen her şeyi bilmek zorunda değildir. Önemli olan dramayı eğitim ve öğretim yöntemi olarak görmek ve oyunu çocuklarla paylaşmaktır. Öğretmen oyun sırasında kendi yorumunu katmadan çocukların problemini çözmek için oyuna konsantre olmalarını sağlamalıdır. Pek çok oyunun sonunda bir tartışma ve değerlendirme yapılır. Tartışmada açık uçlu sorular sorulur ve tek bir doğru cevaba gidilmez. Tartışma oyunun gereğine göre uzun ya da kısa olabilir. Tartışmanın amacı oynanan problemi tanımak, çözümünü öğrenmek ve diğer çözüm yollarını keşfetmektir. Eleştiriler kişiye değil role yapılır. Gerçekte de çocuk kendini yazılı ve sözlü olarak ifade etmeyi öğrenmeden önce kendi kendini hareketleri ile ifade etmektedir. Sınıftaki dramatik oyunda çocuğa düşündüklerini gösteri yolu ile ortaya koyma fırsatını sağlamaktadır. Vücut oyuncunun aletidir. Oyunlar sayesinde çocuk kendini ve vücudunu tanıyacak ve kullanmayı öğrenecektir. Seçilen konuların canlandırılmasında pandomim, kukla gibi diğer tekniklere de başvurulabilir. Drama da dekor, kostüm, aksesuar gibi ayrıntılara fazla yer verilmez. Dramatizasyonun öğretim amacına katkısı yanında çocukların eğlenmesi amacıyla da kullanılabilir. Ayrıca şiirler ve öykülerde yaratıcı oyuna doğal bir basamak oluştururlar. Görüldüğü gibi drama ile eğitimde önemli olan çocuğu kendine yeterli hale getirmek, dünyayı anlamasını, çevreyle iyi ilişki kurmasını ve başarılı olmasını sağlayacak yaratıcı fırsatlar ortaya çıkarmaktır. Böylelikle çocuklar kendilerine daha çok güven duyarak gerçek yaşantılarında daha başarılı olabileceklerdir. Oyunun ayırt edici özellikleri: 1. Oyun içgüdülerle motive edilmektedir. 2. Oyun sonuçlarından çok araçlarına yönelik bir ilgiyle karakterizedir. 3. Oyun araştırıcı davranıştan farklıdır ve bir nesne ile ne yapabilirsin sorusuyla harekete geçer. 4. Oyun gerçekte yapılmadığı halde yapılıyormuş gibi görünen aktivitelerle ortaya çıkar. 5. Dıştan uygulanan kurallardan bağımsızdır. 6. Oynayan çocuğu aktif olarak meşgul eder. 7. Oyun oynamak çocuk için zevkli ve hoşlanılır bir davranıştır. Çocuğu olumlu yönde etkiler. 8. Oyun şekil ve içerik olarak da çok fazla esnekliğe sahip bir aktivitedir. 9. Oyun dil, zihinsel, sosyal ve fiziksel özelliklerin yansıtıldığı bir aktivitedir. Çocuğun sosyalleşmesine yardımcı olur. Oyun sırasında çocuk kendisi ve çevresi ile ilgili bilgilerini yansıtır. Oyun çocuğa sorumluluk almayı, işbirliğini ve disiplinli olmayı öğretir. Bu da çocuğun ben merkezcil olmadan uzaklaşmasını sağlar. 10. Çocuğun oyun oynarken tehlikeyi göze alma, karar verme ve problem çözme yeteneğini geliştirir. Kendine güven kazanır. Dikkatini bir noktada toplamayı öğrenir. 11. Eğlenir, rahatlar. Dramatik oyun ise, çocuğu yaratıcı dramaya yöneltecek en önemli etkinliktir. Hayali ya da dramatik oyun çocuğun olayları, kişileri, deneyimler yolu ile keşfettiği serbest bir oyundur. Anlıksal olarak değişebilir. Birkaç dakika sürebildiği gibi daha uzun da sürebilir. Çocuk başkaları ile dramatik oyun oynarken diğerlerinin de kendisine benzeyen ve farklı fikir ve hisleri olduğunu farkeder. Değişik rollerle kendisini ortaya koyarken hareketlerini detaylı olarak planlar. Tersini düşünebilme yeteneği çocukta diğerlerinin görüş ve duygularını hatırlaması ile gelişmeye başlar. Bu görüş açısından hayali oyun, zihinsel gelişimde büyük bir rol oynar. Dramatik oyunu savunan eğitimciler çocuğun babayı, bir bebeği veya bir doktoru taklit etmesi ile yeni kavramlara vardığını ve problem çözme tarzlarını geliştirdiğini savunmuşlardır. Dramatik oyunla çocuğun hayal gücü, yaratıcılık, işbirliği ve konsantrasyonunu geliştirmektedir. Dramatik oyunla çocuk gerçekleri iyice öğrenmek için kendisine ait bir dünya oluşturur. Bu dünyada karşılaştığı problemleri çözmeye çalışır ve bu sırada yaşantılarını tekrarlayarak yeniden oynar. Yaratıcı drama da ise, lider tarafından rehberlik edilen katılımcılar hayal ettikleri ve yaşadıkları durumları canlandırırlar. Lider, grubun keşfetmesi, gelişmesi, fikirlerinin ve duygularını ifade edebilmeleri için rehber olur. Yaratıcı drama etkinliklerine okulöncesi yaş çocuklarından daha büyük yaşlara kadar katılımcılar katılabilir. Fakat pek çok çalışmada yaratıcı drama yaşının 5-14 yaş olması gerektiği vurgulanmaktadır. Çünkü 5 yaşından önce çocuklar yetişkin yönlendirmesi olmadan kendi hayali oyun düzenini yaratabilirler. 15 yaşından sonra ise yaratıcı drama, okulda ya da sınıfta oynanabilecek tiyatro etkinliklerine kaymaktadır. Yaratıcı drama sadece çocuk oyununu gelişmiş hali değildir. Kendine özgü özellikleri de vardır. Eğitimde yaratıcı dramanın en önemli özelliği zihinsel, sosyal ve psikomotor yeteneklerle bütünleşmiş olmasıdır. Her öğrenme şeklinde bulunan bir çok beceri yaratıcı dramaya katılım yolu ile elde edilir. Bu etkinliklerde katılımcı diğerleri ile birlikte düşünür, hisseder ve hareket eder. Yaratıcı dramadaki oyun gerçek yaşantıdan oluşturulabileceği gibi edebiyattan da seçilebilir. Yaratıcı drama hem zihinsel hem de kişilik özelliği oluşturulmasında temel eğitim modeli olarak kullanılabilir. Çocuk bu yolla kendi yaşantılarından yola çıkarak yeni keşifler yapar. Yeni ve farklı öğrenme yolları bulur. Olumlu benlik tasarımı, sosyal açıklık, empati oluşturur. Değer ve tutumları anlayabilir. Yaratıcı dramanın dil gelişimi ile ilgili hedefleri şunlardır: 1. Konuşurken kendine güven duyma 2. Konuşmada akıcılığı geliştirme 3. Sözcük dağarcığını artırma 4. Fikirlerini ifade edebilme 5. İnsanlarla ilişki kurma becerisinin kazanılması 6. Dinleme ve anlama becerisinin kazanılması 7. Gramer kurallarına uygun konuşma becerisinin kazanılması Yaratıcı dramanın hedefleri şunlardır: 1. Dil gelişimine katkıda bulunur. 2. Yaratıcı hayal gücünü geliştirir. 3. Sosyal ve duygusal gelişime katkı sağlar. 4. İşbirliği ve işbirlikçi düşünceyi oluşturur. 5. Problem çözme yeteneğini geliştirir. 6. Düşündüklerini ve vücudunu uyumlu kullanabilmeyi sağlar. 7. Kendi vücudunu ve beynini çok iyi tanımasını sağlar. 8. Kendine güvenmesini sağlar. 9. Çocuğun duygularını ifade etmesine yardımcı olur. 10. Empati kurmayı öğrenir. 11. Edebiyatın canlandırılmasına, değerlendirilmesine yardımcı olur. 12. Çocuğun zihinsel gelişimine katkıda bulunur. 13. Çocuğun özel ilgi ve yeteneklerinin ortaya çıkmasını sağlar. 14. Saldırganlık duygusunu bastırmasını sağlar. 15. İçe kapanık, çekingen, duygusal problemi olan bazı çocukların problemlerini ortaya koymasına ve belki de çözmesine yardımcı olur. 16. Hayatı tanımasına yardımcı olur. Değişik konu ve kavramları öğrenmesine yardımcı olur. 17. Eğitimi kalıcı ve eğlendirici hale getirir. 18. Teşvik ve karar verme becerisini geliştirir. 19. Ahlaki değerleri öğrenmesine yardımcı olur. 20. Sanat eserlerini sevmesini, estetik değerlerin gelişimine katkıda bulunur. Yaratıcı oyunda konular -otomobil tamir eden baba -pasta yapan ve süsleyen anne -araba yıkayan insan -çimleri sulayan, kesen, çiçeklere bakan kişi -hasta –doktor ilişkisi -hayvanat bahçesini gezmeye giden çocuklar -öğretmencilik -bakkal ve müşteri ilişkisi -pazar ve kişiler arası ilişkiler -ev temizleyen anne -mesleklerin canlandırılması -alışveriş -en sevdiği hayvanı canlandırma -en sevdiği insanı canlandırma -çok şişman-çok sinirli-zayıf bir insanı canlandırma -bir sporcuyu canlandırma ayrıca şiirler yaratıcı oyuna doğal bir basamak oluştururlar. Çocuk kitapları “Hensel ile Gratel”, “Üç ayı”, “Üç küçük domuz”, “Kırmızı başlıklı kız” gibi kitaplar canlandırmaya uygundur. Ancak hiçbir çocuk istemediği bir rolü oynamak için zorlanmamalıdır. Pandomim Genel olarak bir öyküyü sadece vücut hareketleri ile iletme sanatı veya aracıdır. Jest ve hareket konuşmadan önce gelir. Zaten bir çok küçük çocuk pandomimi yaratıcı oyunlarında doğal olarak ve kendiliğinden kullanırlar. Çok küçük çocuklar için ayakkabı giyme, diş fırçalama, yüz yıkama, vedalaşma, saç tarama, kahvaltı yapma, portakal soyma-yeme, sakız çiğneme, kitap okuma, resim yapma, yerleri süpürme, çamaşır yıkama, ütüleme, araba sürme, kek yapma, şeker yeme gibi şeyler denenebilir. Daha büyük çocuklarla bir lokantada yemek ısmarlama, üşümeyi-yorgunluğu-kızgınlığı-sabırsızlığı ifade etme, kürek çekme, futbol oynama gibi etkinlikler denenebilir. Pandomimin en büyük faydalarından birisi çocuğun ifade edilmesi gereken duygu, ruh durumu ve anafikir üzerinde düşünmeyi gerektirmesidir. Çocuk Kitaplarına Örnekler 1. Çiçeğin ömrü (Serpil Ural) 2. Çiçek Hasta olur mu? (Belma Atik-Servet Bal) 3. Nerede .................................................. Can Göknil 4. Kedicik ve fasulyesi .............................. Nick Butterworth 5. Şekiller................................................... Can Göknil 6. Mevsimler Minik Kedicik ................... Nick Butterworth, Nick İnkpen 7. Renkli öcüler......................................... . Can Göknil 8. Büyük küçük .......................................... Can Göknil 9. Yan komşumuz cadı.................................Norman Bridwell 10. Yün Nasıl Oluşur? 11. Süt Nasıl Oluşur? 12. Meyve Nasıl Oluşur? 13. Tan ile Elvan 14. Elvan’ın ameliyatı (Ruhsar Belen) 15. Güneş nereye gitti? (Fatih Erdoğan) 16. Yağmur nasıl yağar? (Fatih Erdoğan) 17. Uslu Yaramaz (Can Göknil) 18. Çalışkan Tembel (Can Göknil) 19. Mutlu Mutsuz (Can Göknil) 20. Üşengeç Yengeç (Serpil Ural) 21. Mikrobun Ettikleri (Serpil Ural) 22. Fiti Fiti Tek Başına (Can Göknil) 23. Kardeş Kardeşe (Can Göknil) 24. İyi Geceler (Serpil Ural) 25. Uyku Güzeli Oyuncak Şehrinde (Servet Bal- Belma Atik) 26. Aç Tırtıl (Eric Carre) 27. Doğum Günü Hediyesi (Behiç Ak) 28. Ayakkabılarımı Bağlıyorum (Mehmet Uluser) 29. Güzellikler Bitmesin (Ruhsar Belen) 30. İçimizdeki saat (Dilara Özer) Kalple ilgili ilk örnektir. 31. Aksak Ali (Serpil Ural) Özürlülerle ilgilidir. 32. Karlı bir gün ( Ezra Jack Keats) 33. Canavarlar Ülkesinin Kralı (Maurice Sendak) 34. Kardeşim Konuşacak (Gülçin Alpöğe) 35. Busi sayıların sihirli dünyası (Ayşin Bumin) 36. Kirpi ile kestane (Ferudun Oral ) 37. Armağan (Serpil Ural) 38. Kardeşim ve Ben (Aygören Dirim ) 39. Sayılar (Ruhsar Belen) 40. Kedi, fare ve müzik (Serpil Ural ) 41. Çiçeğin ömrü (Serpil Ural) 42. Çiçek Hasta olur mu? (Belma Atik-Servet Bal) 43. Kipper (Mick Inkpen) 44. Kipperin oyuncakları (Mick Inkpen) 45. Kipperin doğum günü (Mick Inkpen) 46. Bir kulübe bir ev (Can Göknil) 47. Güle güle nereye? (Serpil Ural) 48. Tan ile Elvan ( Ruhsar Belen) 49. İşte buna kızarım (susam sokağı) 50. Tonton turuncu ile mavi maviş ( red house ) KAYNAKLAR 1. Cumhuriyet dönemi çocuk şiirleri seçkisi. Evren, Ergun. Kaplan, Mevlüt. Özer, Ahmet. T.C. Kültür bakanlığı yayınları, Çocuk/edebiyat eserleri dizisi, 212-32, Ankara, 1998. 2. Gülten dayıoğlu’nun Çocuk Romanları. Ateş,Kemal. T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları. Sanat-Edebiyat dizisi, 185-44, Ankara, 1998. 3. Çocuk Kitapları. G.Ü. Mesleki Eğitim Fakültesi yayın no:14, Tür , Gülseren. Canbolat, Işın. 4. Çocuk Edebiyatı. Şirin, Ruhi. Çocuk Vakfı Yayınları, İstanbul, 1998. 5. Çocuk Edebiyatı. Ciraoğlu, Öner. Esin Yayınevi, istanbul, 1998, İkinci baskı. 6. Çocuk Edebiyatı. Oğuzkan, A. Ferhan. Emel matbaacılık, Ankara, 1997, Beşinci basım. 7. 9. Ya-Pa Okulöncesi Eğitimi Yaygınlaştırılması Semineri. Ankara, 1993. 8. 5. Ya-Pa Okulöncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri. Antalya, 1987. 9. 8. Ya_Pa Okulöncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri. Bursa, 1992. 10. Çocuk ve Edebiyat. Neydim, Necdet. Bu yayınevi. İstanbul, 1998. 11. Çizgi roman ve çocuk. Tuncer, Nilüfer. Çocuk Vakfı Yayınları. Eğitim Dizisi 1. istanbul, 1993. 12. Çocuk Edebiyatı Antolojisi.Demiray, Kemal. Inkılap kitabevi, İstanbul, 1977.
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
3761 Gösterim
Son İleti 26 Ağustos 2007, 00:55:40
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
1256 Gösterim
Son İleti 16 Ekim 2007, 16:33:56
Gönderen: orkide
0 Yanıt
957 Gösterim
Son İleti 17 Kasım 2007, 16:02:57
Gönderen: orkide
2 Yanıt
1201 Gösterim
Son İleti 22 Mart 2008, 01:19:42
Gönderen: iğneci
2 Yanıt
1448 Gösterim
Son İleti 22 Şubat 2009, 16:52:36
Gönderen: adada hayat