Konu zengin olmalıdır. İyi inşa edilmeli ve güvenilir olmalıdır. Seçilecek konunun çocuğu sürükleyecek kadar ilginç, izleyebileceği kadar basit ve ilgisini tutacak kadar karmaşık olmasına çocuğun daha sonra ne olacağını öğrenmesi için okumaya devam etmek istemesine ve olayların fantazi olsa bile mantıklı olmasına önem verilmelidir. Öykü gerçekçi de olsa, hayali de olsa çocuğa yanlış bilgiler vermemeli, çocuğu gereksiz endişelere sürüklememelidir. Konu üzücü ya da acı gerçeklerden oluşsa bile bu çocuğun yaşına, gelişim düzeyine, duygusal durumuna göre hafifletilerek çocuğu üzmeden, kırmadan yani kötü etkiler bırakmadan verilmelidir. Bu tip öyküler yoluyla çocuk yavaş yavaş hayata hazırlanmalıdır. Çocuk yayınlarında ele alınan konular genellikle eğlendirici ve dinlendirici nitelikte olmalıdır. Konu seçiminde ulusal kültür değerlerinin, toplumun benimsediği ahlak kurallarının, gelenek ve göreneklerinin göz önünde tutulması gerekir. Kitapların çocuklarda ve insanlarda, doğayı, yaşamayı sevdirmek ve olduğu gibi göstermek, düşünmeye yöneltmek, din ve ırk üstünlüğü, kadercilik gibi konuları işlemeyecek nitelikte olması gerekir. Çocuk düşüncesini somuttan soyuta, yakın çevreden uzağa doğru geliştirip ele alacak, güvenme, sevme, iyilik, güzellik, cesaret, hoşgörü, sorumluluk, gerçekçilik duygularının gelişmesine yardımcı olacak, bağımlılığı artırmayacak, acıma, korku, dehşet, kin gibi konuları abartmayıp iyi ve yerinde kullanacak özelliklere sahip yayınlar olması gerekir. Okulöncesi dönem çocukları için konular kısa ve anlaşılır olmalıdır. Öyküler çocuğun tanıdığı insanlar, hayvanlar, çocuklar, eşya ve makineler ve oyuncaklar hakkında olabilir. Tema : Yazarın eserinde sürekli belirtmeye çalıştığı temel düşünce ve görüşlere, gösterdiği ana yönelime tema denir. Bir öykünün, bir yada birden fazla teması olabilir. Ama iyi bir öykünün en az bir temasının olması gerekir. Kitaplarda arkadaşlık ya da cesaret gibi genel temalar ya da daha belirgin olarak “insanlar birbirine benzese de her insan tektir ya da kendi kararımızı kendimiz vermeliyiz. Başkalarının bizim için karar vermesine izin vermemeliyiz.” gibi daha ayrıntılı temalar işlenebilir. Tema öykünün gerekli bir parçası olmalıdır. Ama öyküyü fazlası ile etkilememelidir. Yazarın belirli bir temanın açıkça anlaşılıp anlaşılmadığından emin olması için sonuçta bir yorum yapmasına gerek yoktur. Eserlerde tema, açık ve seçik olarak belli olmalıdır. Basit olmalı ve hitap edilen yaş grubuna ve özelliklerine uygun olmalıdır. Yazarlar eserlerinde genellikle aile, yurt, doğa ve yaşam sevgisi, güzelliğe karşı bağlılık ve sempati, başkalarına karşı dürüst ve saygılı olmanın erdemi, cesurluğun, kahramanlığın, özverinin değeri gibi temaların üzerinde dururlar. Ayrıca kıskançlığın ya da korkunun üstesinden gelmek, fiziksel bir özüre alışmak ya da bir aile problemini kabul etmek gibi temalardan oluşabilir. Bunlar sadece böyle bir problemi yaşayan çocuğa değil aynı zamanda sempati ve anlayışa ihtiyacı olan çocuklara da yararlıdır. ÖYKÜ ANLATMANIN AMAÇLARI Çocuklara öykü anlatmak ve okuma işlevi 3 büyük amaca hizmet etmektedir. 1. İçinde bulundukları kültürün merkezini oluşturan edebiyatı çocuklara tanıtmak 2. Bilgilerini pekiştirmek, bilgi çemberlerini genişletmek ve daha fazla bilgi arayışına yönlendirmek 3. Bellek, sıra takibi ve çözümleme gibi terimlerle dile getirilen dille bağlantılı becerileri geliştirmek. Düşüncelerimize belli bir sistem kazandırmak açısından öykü anlatma deneyimleri 3 grupta toplanabilir. 1. Yazınsal deneyimleri (edebi) 2. Bilgi deneyimleri 3. Dil öğrenme deneyimleri 1. Yazınsal deneyimler : Bu deneyim çocuklara öykü, şiir gibi türleri anlatmak ya da okumayı kapsar. Amaç çocuğa yazınsal hazzı tattırmak, çocuğu yazın yolu ile eğlendirmektir. Bu deneyimin gerçekleştirilebilmesinde en önemli nokta okurken veya anlatırken çocuk ve yazar arasında doğrudan iletişim kurabilmektedir. Burada yetişkinin rolü iletişime aracılık etmektir. Çocuklar edebi eserlerden kendi ölçüleri oranında yararlanmak konusunda özgür bırakılmalıdır. Yani ilginç bulmadıkları bir öyküden sıkılmak özgürlüğüne sahip olmalıdırlar. Kendi deneyimlerine benzer bir karakter olay ya da durumla karşılaşınca düş kurma hakları da vardır. Eğer çocuklara sürekli olarak “ dik otur, önüne bak, kolunu bağla” gibi sözlerle uyarı verirsek özgürlüklerine engel oluyoruz demektir. Arıca okumaya sık sık ara vererek yeni sözcükleri ya da çocuklara soru soruyorsak hem çocuğa hem de edebiyata gereken özeni göstermiyoruz demektir. 2. Bilgi deneyimleri : Bu terimde dile getirilen amaç, çocuklara bilgi vermek, mevcut bilgilerini artırmak ve deneyim dağarcıklarında olmayan ya da çok az bildikleri konulara karşı ilgi uyandırmaktır. Çocuğun ufkunu genişletmede sesin büyük rolü vardır. Çocuklara bilgi verici kaynakları okurken onlarda edebiyatı dinlediklerinden farklı bir dinleme davranışı görürüz. Okumaya başlamadan önce çocuklarla okuyacağımız şey hakkında konuşup onları soru sormaya heveslendirebiliriz. Okurken çocukların tepkilerine karşı uyanık olmalı, çocuklar sıkılıyorsa okumayı kesip başka konulara geçmeliyiz. 3. Dil deneyimi : Bu amaç için zaman zaman edebi metinler, zaman zaman da bilgi verici kaynaklar okunabilir. Örneğin, bir öykü okuyup çocuklar da bu öyküyü akıllarında tutarak oyun şeklinde yeniden yaratmalarını isteyebiliriz. Çocukları tanımak dil becerilerine sağlıklı yaklaşmak için çok gereklidir. Bazı çocuklarda öyküye farklı bir son bulmalarını isteyebiliriz. Bir başka zamanda bir karakter üzerinde tartışma açıp çocuklardan yorum alabiliriz. MASAL ANLATMANIN YARARLARI 1. Masal anlatma yaşa bakmadan herkese zevk verir. 2. Çocukların okuma arzularını kamçılar. 3. Küçük çocukların kelime bilgisini genişletip dil gelişimine yardımcı olur. 4. İyi anlatılmış hikaye ve masallar çocuklarda değerli edebiyatın nasıl olduğu hissini uyandırır ve bu tür edebiyatı sevdirir. 5. İyi masal ve hikayelerde idealler ortaya konur. 6. Bazen hikaye anlatma kargaşa içindeki grubu düzenli, disiplinli bir hale sokar. 7. Hikaye anlatma her zaman büyükler tarafından yapılmalıdır. Çocuklarda hikaye anlatabilir. Bu onların toplum önünde konuşma yeteneklerini artırır. MASAL ANLATMAYA HAZIRLANMA A) Anlatmaya başlamadan önce ; 1. Dinleyicinin niteliği göz önüne alınmalıdır. Ortalama yaşın ne olacağı önceden bilinmelidir. 2. Grubun genel yapısı araştırılmalıdır. 3. Eğitim derecesi açısından grubun seviyesi araştırılmalıdır. 4. Grubun oluşturulmasının nedeni ve amacı bilinmelidir. 5. Anlatıcıya ayrılmış olan süre önemlidir. B)Hikaye anlatılmadan önce anlatılacak olan yerin fiziksel niteliğine dikkat edilmelidir. C)Dinleyicinin sayısı da bir etkendir. En ideali anlatıcı etrafında toplanmış 10-12 kişilik bir gruptur. D)Hikayenin seçilmesi : Hikayeyi seçmeden önce kütüphaneden ve biyografik kaynaklardan yararlanılabilir. Anlatıcının kitabı daha önce okumasında yarar vardır ve bir defada 3 hikayeden fazlasını okumamalıdır. Eğer 3 hikaye okunacaksa bunlar belli bir tema ya da konu etrafında seçilmelidir. Hikaye seçilirken ulaşmak istediğiniz amaca en uygun hikayeyi seçmelisiniz. E)Hikayenin hazırlanması : Hikaye anlatma ezberleme değildir. Hikaye anlatma hikayeyi her anlatışta yeniden yaratmaktır. Giriş, düğüm ve sonuç kısımlarını kesintisiz bitirmek gerekir. Giriş sade olmalıdır. Sonra ilgiyi çeken çatışma başlar. Doruğa erişir ve son çabucak gelir. Hikayenin takdimi sade olmalıdır. Hiçbir zaman hikayenin esas çizgilerinin dışına çıkılmamalıdır. F) Hikayenin provası : Mümkün olduğu kadar kitaptaki sözcükler değil anlatıcının sözcükleri kullanılmaya çalışılmalıdır. Anlatım kitaptan farklı olsa bile bu çok önemli değildir. Ses doğal olmalıdır. Bunun için de derin bir nefes alınmalıdır. Önemli olan her mesafedekinin rahatça duyabilmesidir. Hikaye okurken ya da anlatırken dramatizasyondan kaçınılmalıdır. Mimik doğal olduğu sürece bulunabilir. Jestler sözcüklerle birlikte olmalıdır. İlgiyi dağıttığı için eşya kullanılmamalıdır. Kişinin mimik ve hareketleri anlattıkça gelişecektir. Hikayeyi gruba anlatmadan önce kendi kendine yüksek sesle anlatmak yararlı olur. G) Hikayenin sunuşu : Eğer ilk kez anlatılıyorsa kişi kendi kendini sıkmamalıdır. Başlangıçta ses gergin olabilir. Dinleyicilere tek tek bakınca dinlediklerini gördüğünde anlatıcı kendine güven kazanır. Hikayeye şimdi size komik bir hikaye anlatacağım ya da buna benzer bir cümle ile başlamamalıdır. Bazen hikaye sonunda sorular gelebilir ya da tekrar okunması istenebilir. Bu hikayenin ilgi çektiğini gösterir. Kitap bitince çocuklarla kitap hakkında konuşmak, hikaye sırasında yarım bırakılan yeri tamamlamak, karakterler hakkında tartışmalar yapmak ve kelimeleri açıklamak yararlı olacaktır. H) Anlatıcıda bulunması gereken unsurlar : 1. Uygun bir ses , bu önemli bir unsurdur. Sesin kullanımında önemli bir değişikliğe gerek yoktur. Ancak bazılarının sesi tiz, bazılarının sert ya da monoton olabilir. bunun düzeltilmesi gerekir. İyi bir ses kontrollü bir nefesle desteklenir. Yüzeyden gelen nefes sesi yorgun ve zayıf yaparak tiz olmasına neden olur. Bunu önlemek için karından nefes alınmalıdır. 2. İyi diksiyon, sözcükleri temiz ve vurgularına dikkat ederek söylemek gerekir. Yöresel dil özellikleri hikayede gerekiyorsa kullanılır. 3. Sözcük bilgisi , hikayeyi önceden yüksek sesle okuyarak sözcük ve cümle kuruluşları hakkında bir hassasiyet geliştirilmeli, her hikayenin özelliğine göre sözcük seçilmelidir. Zengin bir özcük bilgisinin yanında sözcüklerin ince farklılıklarına da hassas olunmalıdır. Çocuklara yabancı gelen sözcükler hikaye sırasında açıklanabileceği gibi hikayeden önce ya da sonra da açıklanabilir. 4. Görünüm, burada önemli olan anlatıcının rahat olmasıdır. Doğallık önemlidir. Kişi anlatırken hikayeyi yaşayabilmeli ve duyulan zevki çocuklarla paylaşabilmelidir. Elinde kitaptan başka bir şey olmamalıdır. Takı gibi çocukların ilgisini çekecek ve dikkatini dağıtacak eşyalar bulundurmamalıdır. Bu hazırlıklar devamlı yapıla yapıla anlatıcının gelişmesine yardımcı olur. İyi bir anlatıcı başkalarını dinlemeyi de sevmelidir. Bu kendi hatalarını görmek açısından yararlıdır. Her anlatıcının kişisel bir kütüphanesi olmalıdır. Anlatılan hikayeler bir deftere not edilip çocukların gözlemleri yazılmalıdır. Eleştiri tekniği 1. Hikaye dinleyici grubuna uygun muydu? Yaş, cinsiyet, sosyo- ekonomik düzey açısından 2. Hikaye dinleyicinin dikkatini devamlı uyanık tuttu mu? 3. Hikayenin başlangıcı, olay akışı, doruk noktası ve sonu belirgin mi? 4. Anlatıcı hikayeyi zevkle mi okudu? 5. Anlatıcı hikayeyi iyi biliyor muydu? 6. Konuşması düzgün müydü? 7. Herkes hikayeyi her zaman duyabildi mi? 8. Anlatıcı dinleyicilerine tek tek bakıyor muydu? 9. Anlatıcı ses tonu, mimikleri ile hikayeyi dinleyicinin gözü önünde canlandıra bildi mi? 10. Hikayenin anlatım temposu yerinde miydi? Yüksek sesle okumanın kuralları 1. Sevmediğiniz bir kitabı okumayın, 2. Kitabı mutlaka önceden okuyun ya da gözden geçirin. 3. Hikayenin nasıl başladığına doruk noktasının nerede olduğunu iyi kavrayın. 4. Uygun bir ses, iyi bir diksiyon gereklidir. 5. Elinizde çocukların dikkatini sizden çalacak bir resimli kitap bulunduğunda metni o kadar iyi bilmelisiniz ki çocukların yüzlerine bakarak kesintisiz okuyabilesiniz. 6. Seçilen eserler daima en iyilerinden olmalıdır. HİKAYE ANLATMADA KİTAP DIŞINDA KULLANILAN YÖNTEMLER Hikaye anlatırken kitap yerine kartona çizilmiş ya da yapıştırılmış renkli resimler ya da pazen tahtada aynı nitelikte olan resimler kullanılabilir. Bundan başka hikayeler kukla, gölge oyunu, pandomim, çubuk figür sembolleri, slayt ya da tepegözle de anlatılabilir. Kukla : Kuklalar hem çocukların hem de öğretmenin çeşitli amaçlar ve nedenlerle kullanılmasına olanak sağlarlar. Kuklalar, 1. Bir hikayeye canlılık katmak için 2. Çocukları uyarmak için 3. Çocukların yaşıtları ile oynadıkları temsili oyunlarda ya da dramatizasyonlarda dinledikleri hikayeyi canlandırmak için 4. Çocukların sosyal, duygusal sorunlarına eğilmek, bireysel veya grup sorunlarını yansıtmak için 5. Bazı kavramları çocuklara aktarabilmek için kullanılır. Kukla oyununun niteliği yaşlara göre değişir. Küçük çocuklar daha çok kaşık gibi tek parça sopaya monta edilmiş kuklalar, parmak kuklalar ya da eldiven kuklalarını tercih ederler. Eklemli ya da birkaç parmakla kullanılan kuklaları hareket ettirmek küçük çocuklar için zor olduğundan tercih edilmez. Kukla yapımının birçok şekli ve yolu vardır. Çubuk kuklası yapımı ve onarımı çok kolaydır. Küçük yaş çocukları için kullanılabilir. Kartondan yapılan kuklalar arkası uzun ve ince bir çubuğa zımbalanır. Parmak kuklası, kumaş, kağıt ya da ince kartondan parmağa geçebilecek biçimde yapılan ufak rulolardan oluşur. Bunlar eski eldiven parmaklarından da yapılabilir. El kuklası, bir ele geçirilebilecek biçimde ve çeşitli malzemelerden elde edilen kuklalardır. En kolayı kese kağıdından yapılanıdır. El kuklaları, patates, havuç, şalgam, yer elması gibi sebzelerden ya da sünger çorap ve kağıt hamurundan yapılabilir. İpli kukla, vücut parçalarının iplerle hareket ettirildiği kuklalardır. İpler yukarda kontrol çubuğuna bağlıdır. Bu çubuk aracılığı ile kuklaya değişik hareketler yaptırılır. İpli kuklalar tahtadan, yünden ya da kumaştan yapılabilir. Bazı hikayeler piyesleştirilmeye ve kuklalarda oynatmaya çok uygundur. Yetişkinlerin kukla oynatmayı sevmesinin yanında her yaştaki çocukta kukla ile oynamayı sever. Ayrıca bazı çocuklara hikayeyi anlatırken, basit el kuklaları ile oynamaları teklif edilebilir. Gölge oyunu, öğretmenin yapacağı gölge oyunları ya da gölge gösterileri çocuklara dramatik deney kazandırmada yararlı faaliyetlerdendir. Hikayedeki önemli şekiller ve karakterler 100 ya da 200 watt’lık ampullerle aydınlatılan beyaz bir perdeye yansıtılarak gösterilir. Gölge oyunları için bazı kitaplar kullanılabilir. Bunun için uygun olan müzik teybe alınabilir. Gösterimin çocuklar tarafından yapılması, arkadaşları arasında paylaşma ve işbirliğinin yapılması, duygusal gelişimin desteklenmesini sağlar. Gölge oyununun bir türü “karagöz ve hacivat”tır. Çocuklar bu geleneksel halk oyununu temsil etmekten ve seyretmekten büyük zevk alırlar. Kullanılmış röntgen filmlerinden yapılan figürlerle bazı ders konuları, eğitsel oyunlar ya da başka konular perde arkasında müzik aleti de kullanarak canlandırılabilir. Pandomim, genellikle bir hikaye ya da olayı sadece vücut hareketleri ile iletme sanatıdır. Burada jest ve hareketler ön plandadır. Küçük çocuklar istediklerini, ihtiyaçlarını hatta korkularını kelimelerle tam olarak ifade etmeyi öğrenmeden önce jest ve hareketlerle ifade ederler. Pandomimin en büyük yararlarından birisi çocuğun ifade etmesi gereken duygu, ruh durumu ve anafikir üzerinde düşünmesini gerektirmektedir. Pandomimde konular herkese olabilecek rutin faaliyetler olmalıdır. Pandomim yeteneğini geliştirmek için de günlük faaliyetlerin ifade edilmesinin faydası vardır. Basit tekerlemeler, ya da halk masallarını da pandomimle ifade etme alıştırmaları jest ve vücut hareketleri yoluyla iletişim anlayışını geliştirmeye yardımcı olacaktır. Çubuk figür sembolleri, çocuklar bildikleri tekerlemeler, kısa şiirler ve hikayelerdeki karakterlerin küçük çubuk figür sembollerini görmekten büyük zevk duyarlar. Plan, hareket ve hikaye sırasında anlamak, baştan sona hikayenin hareketlerini, ilerlemesini göstermek için hikayenin başlıca karakterleri çizilebilir ya da figürler çocuklara çizdirilir. Hikaye anlatmada kitap dışında kullanılan çeşitli tekniklerin uygulanması, grubun ilgisi, dikkat süresi, yaş, eğitim seviyesi, grubun oluşmasının durumuna göre değişebilir. Bu teknikler farklı zaman ve ortamlarda çocuklara değişiklik sağlamak, ilgilerini çekmek, monotonluktan kurtulmak, verilen konuyu değişik tekniklerle pekiştirmek ve eğlendirmek için kullanılır. KİTAP DIŞINDA KULLANILAN YAYIN ARAÇLARI Dergiler : Çocuklar kitapların yanında çeşitli dergileri okumayı çok severler. 1940 yılına kadar ülkemizde dergiler sadece eğitim içerikliydi. 1940’dan sonra “Doğan Kardeş” dergisi çıktı. Bunların içeriklerinde eğitimin yanında eğlendirme de yer aldı. 1970’lerden sonra çocuk dergileri gelişti. Bunların içinde en başarılısı “Milliyet Çocuk” dergisidir. Bunun yanında “Başarı”, “Kumbara”, “Başak Çocuk”, “Şeker Çocuk”, “Pamuk Çocuk”, “Tercüman Çocuk” dergisi vardır. Okulöncesi çağı için Türkiye’de çocuk dergisi yoktur. Ancak yabancı ülkelerde sayıları, renkler, şekilleri ve diğer kavramları oyunla ya da çeşitli aktivitelerle öğreten dergiler vardır. (Ya-pa 4-6 yaş Ünite dergisi 1993 yılında çıkmıştır.) Televizyon, radyo, video : Çocukların televizyona ilgi göstermesi çok doğaldır. Çünkü hareket eden şekiller ve sesler çocukların ilgisini çeker. Bu nedenle çocuğun televizyon seyretmesini engellemek çok zordur. Fakat yetişkinler tarafından kontrol altında tutulabilir. Çocuğun fazla televizyon seyretmesi gözlerini yorar, yaşı büyüdükçe ders çalışmasını engeller ya da gece yatma saatlerinde düzensizliğe yol açar. Normalde çocuk 5-10 dakika sonra hareketsiz duramaz ve enerjisini boşaltmak ister. Çocukların sevdiği programlar yaşlarına, cinsiyetlerine, ilgi, istek ve ihtiyaçlarına, gelişim düzeylerine göre değişir. Çocuklar kitaplarda tanıdıkları kahramanları ya da karakterleri seyretmekten büyük zevk duyarlar. Çizgi filmler başta olmak üzere kovboy filmleri, vahşi hayatla ilgili belgeseller, hayvanlar, uzay ya da aile yaşantısı ile ilgili programları tercih ederler. Televizyon doğrudan bir eğitim aracı değildir. Ama çocuğun bilgi ve kültürünü genişletmesi bakımından önemlidir. Özellikle ilkokullar televizyon kurumları ile işbirliği yaparak, okumayı destekleyici programlar yapabilirler. İyi bir çocuk kitabı televizyon tarafından bir film ya da dizi haline getirilebilir. Çocuklar filmini seyrettiği kitapları okumaktan çok hoşlanırlar. DRAMA İLE EĞİTİM YÖNTEMİNİN ANAOKULU ÇOCUKLARINA UYGULANMASI Oyun, çocuğun işi, düşüncesi, sanatı ve dinlenme aracıdır. Çocuk için ruhsal bir ihtiyaç olduğundan oyun olmadan normal ve tatmin edici bir duygusal gelişim mümkün olamaz. Çocuk sevgiye, yemeğe ihtiyaç duyduğu gibi oyun ve değişikliği de ihtiyaç duyar. Oyun çocuğun çevresi ile ilişki kurmasını, duygularını dışa vurmasını, tecrübe kazanmasını, eğlenmesini, dinlenmesini, rahatlamasını ve problemlerini çözmesini sağlar. Çocuğun bilinci ve duygusal tecrübeleri arasında da köprü vazifesi görür. Küçük çocukların oynadıkları oyunlar çevresindeki yetişkinlerin ve yaşıtlarının yaşantılarını taklit, özdeşleşme, rol alma, dialog kullanma, karakterize etme ve dramatize etme yolu ile oluşur. Çok eski zamanlardan itibaren çocuklar yetişkinlerin gözledikleri rollerini yaratıcı oyunlarına yansıtmışlardır. Ayrıca televizyon ve filmlerden edindikleri konu, dialog ve dramatik etkileri de yaratıcı oyunlarında göstermişlerdir. Günümüzde seyahat imkanının bol olması da çocuklara geniş ve çeşitli deneyler repertuarı sağlar ve yaratıcı oyunları için konular yaratır. Öğrenmenin temel şartlarından birisi etkinliktir. Çünkü insan etkin olduğu sürece daha iyi öğrenir. Eğitimcilerde bunu “eğitim birşeyi yaptırmakla olur” sözü ile ifade etmişlerdir. Dramatik oyun, çocuğun kendini ve başkalarını tanımasını, dilinin gelişmesini, sosyalleşmesini, işbirliği ve iletişim kurmasını, yeni bilgiler edinmesini, kendine güven duymasını sağlar. Yaratıcılığını ve hayal gücünü geliştirir. Olayları derinlemesine araştırma imkanı verir. Kişinin kendini tanımasına fırsat verdiğinden tecrübe yolu ile kişinin davranışını da eğitir. Bir çocuğun gelişmesinde zekasının ve sosyal yönlerinin gelişmesinin önemli rolü vardır. Piaget’e göre drama çocuğun sosyal yönünün gelişmesinde önemli bir rol oynar. Drama, oyuna katılmak, yaşamak, tartışmak yani başka şekilde ortaya koymaktır. Dramatik oyun dediğimizde üzerinde prova yapılan bir gösteri kastedilmemektedir. Tiyatro oyunu oyuncular ve seyirci arasındaki bir iletişimle ilgilidir. Sınıftaki dramatik oyunlar ise, oyuncuların kendileri ve oyun oynarken edindikleri tecrübe ile ilgilidir. Sınıftaki dramatik oyunlar ise oyuncuların kendileri ve oyun oynarken edindikleri tecrübe ile ilgilidir. Bu dramatik oyunlar provasız, anında yaratılan ve genelde yapısı öğretmen tarafından şekillendirilen uygulamalardır. Dramatik oyunlar sınıf, kütüphane, müzik odası, hol, yemekhane gibi yerlerde oynanabilir. Dramatik oyun, herkesin bir göreve sahip olduğu grup faaliyetidir. Oyuncular oyun süresince pek çok farklı fikir ya da yorum ifade edebilirler. Her oyuncu fikirlerinden dolayı saygı kazanma şansına sahiptir. Buna karşın grubun diğer üyelerine de saygı duymayı bu yolla öğrenecektir. Çocuk oynadığı roldeki kişinin yapacaklarını, hissettiği gibi oynamak ve konuşmak için cesaretlendirilmelidir. Öğretmen oyun sırasında duygusal içeriğe ve oyuna karışma eğilimi göstermemelidir. Dramatik oyunların en iyi yanlarından birisi toplumsal davranışın çeşitliliğine devamlı olarak açık olmasıdır. Örneğin, bir çocuk arkadaşına vurup canını yaktığında öğretmen tüm sınıfı oturtup birisinin onların canını yaktığı bir zamanı düşünmelerini isteyebilir. Gönüllüler kendi başlarından geçenleri anlatıp bu olayların arkadaşları tarafından oynanışını seyredince sert davranan çocuk, başlangıçta düşünürse kavgaya gerek kalmayacağı sonucunu çıkarabilir. Dramatize ederek problem çözme durumunda tecrübe edilerek öğrenilen şeyi bu çocuğa “başkalarına vurmak iyi değildir” diyerek öğretmek her halde çok daha zor olurdu. Öğretmen oyuncuların görerek ve tecrübe ederek insan davranışlarındaki benzerlikler kadar ayrılıkları da tanımalarını ve anlamalarını da teşvik etmelidir. Çocuklara “sen olsan nasıl yapardın?” ,“bunun başka yolu var mı?” gibi sorular sorularak bir işi yapmanın birden fazla yolu olduğu öğretilir. Çocuklar bu dramatik oyunlar sırasında duygu ve düşüncelerinin yanı sıra korku ve özel ilgilerini de ortaya koyma fırsatı bulurlar. Ayrıca dramatik oyun dışında tecrübe edemeyecekleri olayları da yaşayabilirler. Örneğin, sıcak bir ülkede yaşadığı için görmeyen çocuklar karla oynadıklarını canlandırabilirler. Dramatik oyunlar sıkılgan çocuklar için elverişli bir ortam yaratır. Oyun oynarken eleştirecek seyirci olmadığından çocuk kendini baskı altında hissetmez. Sıkılganlık duygusunu yenmede dinleme oyunu gibi herkesin yer aldığı ve çok dikkat etmeyi gerektiren oyunlar oynanır. Yaratıcı oyunların ilk uygulamalarında oyuncuların sık sık özgürlükten korktukları görülür. Bu belki de bu tür oyunları daha evvel hiç oynamamış olmalarından kaynaklanabilir. Bu oyunlarda öğretmen geleneksel otorite temsilcisi olmaktan çok bir oyun arkadaşıdır. Yönlendirmeyi uygun yerde ve olumlu anlamda yapar. Bazen de dramanın dışında kalabilir. Öğretmenin bu açık davranışı çocukları mutlu edip rahatlamalarını sağlar. Dramayı beraber yapmak otoriteyi sarsmaz ve eğitimde drama yönteminin en etkili şekli öğretmenin de yer aldığı tüm grup doğaçlamasıdır. Oyunun iyi organize edilmesi gerektiğinden öğretmen önce çocuklara neyi öğreteceğine karar vermelidir. Ondan sonra öğrenme işinin nerede yapılacağı, öğretmenin ve çocukların rolü, olayın düğüm noktası ve başlangıçta çocukların dikkatini çekmek için ne yapılacağı belirlenmelidir. Çocukların deneyimi arttıkça dramatik oyunları daha karmaşık dialog ve konu içermektedir. Dramatik oyunlar sırasında gürültü problemi çıkabilir. Bu gürültü öğrenme, paylaşma, yaratıcılık, gelişme ve heyecan unsurlarını içeren bir sestir. Problem çözmeye yönelik olduğu sürece kaygılanmaya gerek yoktur. Eğer gürültü oyunla ilgili değilse çocuklar oyuna ilgilerini kaybetmişlerdir. Oyunu durdurup üzerinde fazla durmadan tamamen farklı bir oyun başlatılmalıdır. Öğretmen her şeyi bilmek zorunda değildir. Önemli olan dramayı eğitim ve öğretim yöntemi olarak görmek ve oyunu çocuklarla paylaşmaktır. Öğretmen oyun sırasında kendi yorumunu katmadan çocukların problemini çözmek için oyuna konsantre olmalarını sağlamalıdır. Pek çok oyunun sonunda bir tartışma ve değerlendirme yapılır. Tartışmada açık uçlu sorular sorulur ve tek bir doğru cevaba gidilmez. Tartışma oyunun gereğine göre uzun ya da kısa olabilir. Tartışmanın amacı oynanan problemi tanımak, çözümünü öğrenmek ve diğer çözüm yollarını keşfetmektir. Eleştiriler kişiye değil role yapılır. Gerçekte de çocuk kendini yazılı ve sözlü olarak ifade etmeyi öğrenmeden önce kendi kendini hareketleri ile ifade etmektedir. Sınıftaki dramatik oyunda çocuğa düşündüklerini gösteri yolu ile ortaya koyma fırsatını sağlamaktadır. Vücut oyuncunun aletidir. Oyunlar sayesinde çocuk kendini ve vücudunu tanıyacak ve kullanmayı öğrenecektir. Seçilen konuların canlandırılmasında pandomim, kukla gibi diğer tekniklere de başvurulabilir. Drama da dekor, kostüm, aksesuar gibi ayrıntılara fazla yer verilmez. Dramatizasyonun öğretim amacına katkısı yanında çocukların eğlenmesi amacıyla da kullanılabilir. Ayrıca şiirler ve öykülerde yaratıcı oyuna doğal bir basamak oluştururlar. Görüldüğü gibi drama ile eğitimde önemli olan çocuğu kendine yeterli hale getirmek, dünyayı anlamasını, çevreyle iyi ilişki kurmasını ve başarılı olmasını sağlayacak yaratıcı fırsatlar ortaya çıkarmaktır. Böylelikle çocuklar kendilerine daha çok güven duyarak gerçek yaşantılarında daha başarılı olabileceklerdir. Oyunun ayırt edici özellikleri: 1. Oyun içgüdülerle motive edilmektedir. 2. Oyun sonuçlarından çok araçlarına yönelik bir ilgiyle karakterizedir. 3. Oyun araştırıcı davranıştan farklıdır ve bir nesne ile ne yapabilirsin sorusuyla harekete geçer. 4. Oyun gerçekte yapılmadığı halde yapılıyormuş gibi görünen aktivitelerle ortaya çıkar. 5. Dıştan uygulanan kurallardan bağımsızdır. 6. Oynayan çocuğu aktif olarak meşgul eder. 7. Oyun oynamak çocuk için zevkli ve hoşlanılır bir davranıştır. Çocuğu olumlu yönde etkiler. 8. Oyun şekil ve içerik olarak da çok fazla esnekliğe sahip bir aktivitedir. 9. Oyun dil, zihinsel, sosyal ve fiziksel özelliklerin yansıtıldığı bir aktivitedir. Çocuğun sosyalleşmesine yardımcı olur. Oyun sırasında çocuk kendisi ve çevresi ile ilgili bilgilerini yansıtır. Oyun çocuğa sorumluluk almayı, işbirliğini ve disiplinli olmayı öğretir. Bu da çocuğun ben merkezcil olmadan uzaklaşmasını sağlar. 10. Çocuğun oyun oynarken tehlikeyi göze alma, karar verme ve problem çözme yeteneğini geliştirir. Kendine güven kazanır. Dikkatini bir noktada toplamayı öğrenir. 11. Eğlenir, rahatlar. Dramatik oyun ise, çocuğu yaratıcı dramaya yöneltecek en önemli etkinliktir. Hayali ya da dramatik oyun çocuğun olayları, kişileri, deneyimler yolu ile keşfettiği serbest bir oyundur. Anlıksal olarak değişebilir. Birkaç dakika sürebildiği gibi daha uzun da sürebilir. Çocuk başkaları ile dramatik oyun oynarken diğerlerinin de kendisine benzeyen ve farklı fikir ve hisleri olduğunu farkeder. Değişik rollerle kendisini ortaya koyarken hareketlerini detaylı olarak planlar. Tersini düşünebilme yeteneği çocukta diğerlerinin görüş ve duygularını hatırlaması ile gelişmeye başlar. Bu görüş açısından hayali oyun, zihinsel gelişimde büyük bir rol oynar. Dramatik oyunu savunan eğitimciler çocuğun babayı, bir bebeği veya bir doktoru taklit etmesi ile yeni kavramlara vardığını ve problem çözme tarzlarını geliştirdiğini savunmuşlardır. Dramatik oyunla çocuğun hayal gücü, yaratıcılık, işbirliği ve konsantrasyonunu geliştirmektedir. Dramatik oyunla çocuk gerçekleri iyice öğrenmek için kendisine ait bir dünya oluşturur. Bu dünyada karşılaştığı problemleri çözmeye çalışır ve bu sırada yaşantılarını tekrarlayarak yeniden oynar. Yaratıcı drama da ise, lider tarafından rehberlik edilen katılımcılar hayal ettikleri ve yaşadıkları durumları canlandırırlar. Lider, grubun keşfetmesi, gelişmesi, fikirlerinin ve duygularını ifade edebilmeleri için rehber olur. Yaratıcı drama etkinliklerine okulöncesi yaş çocuklarından daha büyük yaşlara kadar katılımcılar katılabilir. Fakat pek çok çalışmada yaratıcı drama yaşının 5-14 yaş olması gerektiği vurgulanmaktadır. Çünkü 5 yaşından önce çocuklar yetişkin yönlendirmesi olmadan kendi hayali oyun düzenini yaratabilirler. 15 yaşından sonra ise yaratıcı drama, okulda ya da sınıfta oynanabilecek tiyatro etkinliklerine kaymaktadır. Yaratıcı drama sadece çocuk oyununu gelişmiş hali değildir. Kendine özgü özellikleri de vardır. Eğitimde yaratıcı dramanın en önemli özelliği zihinsel, sosyal ve psikomotor yeteneklerle bütünleşmiş olmasıdır. Her öğrenme şeklinde bulunan bir çok beceri yaratıcı dramaya katılım yolu ile elde edilir. Bu etkinliklerde katılımcı diğerleri ile birlikte düşünür, hisseder ve hareket eder. Yaratıcı dramadaki oyun gerçek yaşantıdan oluşturulabileceği gibi edebiyattan da seçilebilir. Yaratıcı drama hem zihinsel hem de kişilik özelliği oluşturulmasında temel eğitim modeli olarak kullanılabilir. Çocuk bu yolla kendi yaşantılarından yola çıkarak yeni keşifler yapar. Yeni ve farklı öğrenme yolları bulur. Olumlu benlik tasarımı, sosyal açıklık, empati oluşturur. Değer ve tutumları anlayabilir. Yaratıcı dramanın dil gelişimi ile ilgili hedefleri şunlardır: 1. Konuşurken kendine güven duyma 2. Konuşmada akıcılığı geliştirme 3. Sözcük dağarcığını artırma 4. Fikirlerini ifade edebilme 5. İnsanlarla ilişki kurma becerisinin kazanılması 6. Dinleme ve anlama becerisinin kazanılması 7. Gramer kurallarına uygun konuşma becerisinin kazanılması Yaratıcı dramanın hedefleri şunlardır: 1. Dil gelişimine katkıda bulunur. 2. Yaratıcı hayal gücünü geliştirir. 3. Sosyal ve duygusal gelişime katkı sağlar. 4. İşbirliği ve işbirlikçi düşünceyi oluşturur. 5. Problem çözme yeteneğini geliştirir. 6. Düşündüklerini ve vücudunu uyumlu kullanabilmeyi sağlar. 7. Kendi vücudunu ve beynini çok iyi tanımasını sağlar. 8. Kendine güvenmesini sağlar. 9. Çocuğun duygularını ifade etmesine yardımcı olur. 10. Empati kurmayı öğrenir. 11. Edebiyatın canlandırılmasına, değerlendirilmesine yardımcı olur. 12. Çocuğun zihinsel gelişimine katkıda bulunur. 13. Çocuğun özel ilgi ve yeteneklerinin ortaya çıkmasını sağlar. 14. Saldırganlık duygusunu bastırmasını sağlar. 15. İçe kapanık, çekingen, duygusal problemi olan bazı çocukların problemlerini ortaya koymasına ve belki de çözmesine yardımcı olur. 16. Hayatı tanımasına yardımcı olur. Değişik konu ve kavramları öğrenmesine yardımcı olur. 17. Eğitimi kalıcı ve eğlendirici hale getirir. 18. Teşvik ve karar verme becerisini geliştirir. 19. Ahlaki değerleri öğrenmesine yardımcı olur. 20. Sanat eserlerini sevmesini, estetik değerlerin gelişimine katkıda bulunur. Yaratıcı oyunda konular -otomobil tamir eden baba -pasta yapan ve süsleyen anne -araba yıkayan insan -çimleri sulayan, kesen, çiçeklere bakan kişi -hasta –doktor ilişkisi -hayvanat bahçesini gezmeye giden çocuklar -öğretmencilik -bakkal ve müşteri ilişkisi -pazar ve kişiler arası ilişkiler -ev temizleyen anne -mesleklerin canlandırılması -alışveriş -en sevdiği hayvanı canlandırma -en sevdiği insanı canlandırma -çok şişman-çok sinirli-zayıf bir insanı canlandırma -bir sporcuyu canlandırma ayrıca şiirler yaratıcı oyuna doğal bir basamak oluştururlar. Çocuk kitapları “Hensel ile Gratel”, “Üç ayı”, “Üç küçük domuz”, “Kırmızı başlıklı kız” gibi kitaplar canlandırmaya uygundur. Ancak hiçbir çocuk istemediği bir rolü oynamak için zorlanmamalıdır. Pandomim Genel olarak bir öyküyü sadece vücut hareketleri ile iletme sanatı veya aracıdır. Jest ve hareket konuşmadan önce gelir. Zaten bir çok küçük çocuk pandomimi yaratıcı oyunlarında doğal olarak ve kendiliğinden kullanırlar. Çok küçük çocuklar için ayakkabı giyme, diş fırçalama, yüz yıkama, vedalaşma, saç tarama, kahvaltı yapma, portakal soyma-yeme, sakız çiğneme, kitap okuma, resim yapma, yerleri süpürme, çamaşır yıkama, ütüleme, araba sürme, kek yapma, şeker yeme gibi şeyler denenebilir. Daha büyük çocuklarla bir lokantada yemek ısmarlama, üşümeyi-yorgunluğu-kızgınlığı-sabırsızlığı ifade etme, kürek çekme, futbol oynama gibi etkinlikler denenebilir. Pandomimin en büyük faydalarından birisi çocuğun ifade edilmesi gereken duygu, ruh durumu ve anafikir üzerinde düşünmeyi gerektirmesidir. Çocuk Kitaplarına Örnekler 1. Çiçeğin ömrü (Serpil Ural) 2. Çiçek Hasta olur mu? (Belma Atik-Servet Bal) 3. Nerede .................................................. Can Göknil 4. Kedicik ve fasulyesi .............................. Nick Butterworth 5. Şekiller................................................... Can Göknil 6. Mevsimler Minik Kedicik ................... Nick Butterworth, Nick İnkpen 7. Renkli öcüler......................................... . Can Göknil 8. Büyük küçük .......................................... Can Göknil 9. Yan komşumuz cadı.................................Norman Bridwell 10. Yün Nasıl Oluşur? 11. Süt Nasıl Oluşur? 12. Meyve Nasıl Oluşur? 13. Tan ile Elvan 14. Elvan’ın ameliyatı (Ruhsar Belen) 15. Güneş nereye gitti? (Fatih Erdoğan) 16. Yağmur nasıl yağar? (Fatih Erdoğan) 17. Uslu Yaramaz (Can Göknil) 18. Çalışkan Tembel (Can Göknil) 19. Mutlu Mutsuz (Can Göknil) 20. Üşengeç Yengeç (Serpil Ural) 21. Mikrobun Ettikleri (Serpil Ural) 22. Fiti Fiti Tek Başına (Can Göknil) 23. Kardeş Kardeşe (Can Göknil) 24. İyi Geceler (Serpil Ural) 25. Uyku Güzeli Oyuncak Şehrinde (Servet Bal- Belma Atik) 26. Aç Tırtıl (Eric Carre) 27. Doğum Günü Hediyesi (Behiç Ak) 28. Ayakkabılarımı Bağlıyorum (Mehmet Uluser) 29. Güzellikler Bitmesin (Ruhsar Belen) 30. İçimizdeki saat (Dilara Özer) Kalple ilgili ilk örnektir. 31. Aksak Ali (Serpil Ural) Özürlülerle ilgilidir. 32. Karlı bir gün ( Ezra Jack Keats) 33. Canavarlar Ülkesinin Kralı (Maurice Sendak) 34. Kardeşim Konuşacak (Gülçin Alpöğe) 35. Busi sayıların sihirli dünyası (Ayşin Bumin) 36. Kirpi ile kestane (Ferudun Oral ) 37. Armağan (Serpil Ural) 38. Kardeşim ve Ben (Aygören Dirim ) 39. Sayılar (Ruhsar Belen) 40. Kedi, fare ve müzik (Serpil Ural ) 41. Çiçeğin ömrü (Serpil Ural) 42. Çiçek Hasta olur mu? (Belma Atik-Servet Bal) 43. Kipper (Mick Inkpen) 44. Kipperin oyuncakları (Mick Inkpen) 45. Kipperin doğum günü (Mick Inkpen) 46. Bir kulübe bir ev (Can Göknil) 47. Güle güle nereye? (Serpil Ural) 48. Tan ile Elvan ( Ruhsar Belen) 49. İşte buna kızarım (susam sokağı) 50. Tonton turuncu ile mavi maviş ( red house ) KAYNAKLAR 1. Cumhuriyet dönemi çocuk şiirleri seçkisi. Evren, Ergun. Kaplan, Mevlüt. Özer, Ahmet. T.C. Kültür bakanlığı yayınları, Çocuk/edebiyat eserleri dizisi, 212-32, Ankara, 1998. 2. Gülten dayıoğlu’nun Çocuk Romanları. Ateş,Kemal. T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları. Sanat-Edebiyat dizisi, 185-44, Ankara, 1998. 3. Çocuk Kitapları. G.Ü. Mesleki Eğitim Fakültesi yayın no:14, Tür , Gülseren. Canbolat, Işın. 4. Çocuk Edebiyatı. Şirin, Ruhi. Çocuk Vakfı Yayınları, İstanbul, 1998. 5. Çocuk Edebiyatı. Ciraoğlu, Öner. Esin Yayınevi, istanbul, 1998, İkinci baskı. 6. Çocuk Edebiyatı. Oğuzkan, A. Ferhan. Emel matbaacılık, Ankara, 1997, Beşinci basım. 7. 9. Ya-Pa Okulöncesi Eğitimi Yaygınlaştırılması Semineri. Ankara, 1993. 8. 5. Ya-Pa Okulöncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri. Antalya, 1987. 9. 8. Ya_Pa Okulöncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri. Bursa, 1992. 10. Çocuk ve Edebiyat. Neydim, Necdet. Bu yayınevi. İstanbul, 1998. 11. Çizgi roman ve çocuk. Tuncer, Nilüfer. Çocuk Vakfı Yayınları. Eğitim Dizisi 1. istanbul, 1993. 12. Çocuk Edebiyatı Antolojisi.Demiray, Kemal. Inkılap kitabevi, İstanbul, 1977.