Cinnet halleri veya gıcık oluyorum-2-
Çok çabuk gıcık olur ve çok çabuk tavır alırım. Öyle esip gürleyip tepkimi göstermekten de çekinmem ha! hatta buna her daim hazır olduğum bile söylenebilir. Kimileri buna agresyon da diyor ama ben saçmalıklara ve aptallıklara karşı gösterdiğim bu engellenemez tepkilerimi gayet normal buluyorum.
Saçmalıklar dedik, aptallıklar dedik..nedir bunlar? 1 haftadır cebelleştiğim kargo olayıyla başlayabiliriz mesela...Adına bakıldığında hız olayında iddiali olduğu sanılan firma beni cinnet geçirme aşamasına getirdi. Artık en sonunda, bana veya oturduğum bölgeye karşı bir garezleri olduğuna inanmaya başladım.Efenim İstanbul'dan 1 günde gelmesi gereken kargoyu 3 gün bekledim ve 3.günün sonunda akşam 6 buçuk gibi filan elime ulaştı. Bu 3 gün boyunca herhalde günde 5 kez falan aradım, asıl gelmesi gereken ve gelmeyen gün İstanbul'daki firmada sorun olduğu söylendi. Hadi dedim neyse, 2. gün "evet hanfendi kargonuz elimizde ama bugün dağıtmayacağız" gibi saçma ötesi bir cümleyle karşılaştım. Haydaaa o ne demek be?! dedim evet, buna benzer bir şey dedim "bugun dağıtıma çıkmıyor arkadaşlar" şeklinde aldığım adamı tekmeleme isteği uyandıran cevabın ardından yalnızca telefonu "iyi tamam" şeklindeki sert kapatış ve kendi kendime uzunca bir süre söylenmemin ardından ertesi günü beklemeye karar verdim.
Ertesi gün oldu, artık yani herhalde gelir diye beklerken yine de bir arayayım dedim ve aradığımda 5 buçuğa kadar gelir dendi. Saat 5 bucuk oldu tabiki gelmedi! Herhalde benimle dalga geçiyorlar diye düşünürken saat 6 bucuk gibi kapı çaldı ve bakkal hüseyin amca kılıklı kurye kargomu getirdi. Nasıl sakin durup bir şey demedim hayret! bakkal hüseyin amca kılıklı olması herhalde merhamet uyandırdı birden, neyse...Bu olay böylece kapandı.
Sonra efendim, yine aynı sorunu bugün yaşadım. Yine kargo bekliyorum ve bugun elime ulaşması lazım. Sabah aradım, kargonuz gelmiş bugun elinizde olur dedi adam. peki dedim herhalde o güne mahsus bir olaydı o kadar da acımasız olma diyorum kendi kendime. Saat 6 bucuk oldu ve hadi ariim dedim ve o korkunç cümleyle karşılaştım " dağıtımımız bitti" bana bugun geleceği söylendi ama dedim gayet masum bir sesle.Yeniden isim adres alındı. Evet hanfendi kargonuz gelmiş, yarın sabahtan elinizde olur! Ulen ne bu ? biri bana bunun ne olduğunu söylesin allahaşkına? şimdi bu normal karşılanması gereken bir şey mi? Adamların keyfini bozuyoz sanki! İşleri o değil de sanki iş buyuruyoz adamlara! köftelere bak sen hele! Şimdi yarın da gelmezse artık o şubeye gidip naparım bilemiyorum...Bu arada müşteri hizmetlerine yazdım tabi durur muyum? Ama ne yanıt geldi ne bişey tabi ki...
Efenim ikinci aptallık olayına geçiyorum. Çok temiz bir apartmanımız var.Her girdiğimizde mis gibi kokuyor, tertemiz pırıl pırıl her daim. bayılıyorum. Yöneticimiz de şeker gibi. Kapıcılar da öyle. Komşularla henüz pek bir tanışıklığımız yok ama herkes kendi halinde görünüyor.Etraf süt liman sizin anlayacağınız..
Şimdi apartmanda şöyle bir kural var. Çöpler kapı önlerine bırakılmıyor, akşam kapıcı zilleri çaldığında ona veriliyor. Eğer o gün evde olmayacaksan da o saatte, kendin indiriyorsun aşağı. ( Ayda 20 gün evde yoksun mesela akşamları, kendi çöpünü kendin kendin atıyorsun ama 1 aylık aidat veriyorsun, işte bu da olayın başka bir aptal yönü) Bunun sebebi de efenim, apartman kokuyormuş. Bende mi bir gariplik var ya da ruhum mu pis anlayamıyorum. Akşam saat 7 de kapının önüne çıkan çöp 1 saatte koca apartmanı nasıl kokutur? üstelik ağzı sıkı sıkı bağlı.. Beni hiç rahatsız etmiyor bu durum mesela. Hadi belki sabahtan çıkarsan da akşama kadar orda kalsa kokabilir ama zaten akşam çöpler alınmaya yakın çıkartıyorsun. Kaldı ki benim çöpümde zaten çoğunlukla, poşet çay artıkları, sigara kağıtları, paketleri, bazen de soğan domates falan oluyo..
Bunu geçen akşam yönetici aidat toplamaya geldiğinde kendisine söyledik karşı komşuyla ağız birliği edercesine. o da aynı fikirdeymiş de bastırıp kabul ettirdik yöneticiye bunu. Oh, rahattık ne güzel. her zil çaldığında koştur koştur kapıya çöp vermeye gitmiyorduk. Ama bu akşam, çöpler kapının önünde olduğu halde zil çaldı. kapıcının 17-18 yaşlarındaki oğlu. yazık nasıl da kibar. "Şey çöpleri kapının önüne koymayacakmıssınız, koku yapıyormuş" ama biz konuştuk yönetici hanımla, koyabilirsiniz demişti" "yani bilmiyorum bana öyle dediler" peki tamam dedik kapattık kapıyı. Çocuğa ne dicen ki...neyse...O kadar hazırım ki kavga etmeye..bu akşam da aynı şey oldu işte...orda ciddi ciddi "ne demek ya ne saçmalık bu heööeyyyt" diye çıkışabilme potansiyelim var benim. Ama saçma abi! Saçma işte! kabul edip uymak zorunda olmak daha da saçma! Ama uyucaz yani napalım?..
Böyle işte canlar. Daha manalı şeylerle uğraşmak istiyorum ben hayatta. Keşke insanlar da öyle olsa. İyi geceler...
ALINTI