Şu altı özelliğin, cahilliğin alâmeti olduğu, câhillerin bu alâmetler ile belli olacağı bildirilmiştir: Birincisi: Cahiller, her şeye öfkelenirler, sinirlenirler. Her şeye, insana, hayvana, hoşlanmadıkları bir şeyle karşılaştıkları her şeye kızarlar, öfkelenirler. Hattâ cansız varlıklara bile kızarlar. Bu, câhillik alâmetlerindedir.
İkincisi: Faydalı, faydasız demeden akıllarına geldiği gibi konuşurlar. Akıllı olan bir kimse, Müslümana yakışmayan, faydasız söz söylemez, bilâkis ya dünya ile alâkalı veya âhireti ile alâkalı sözler konuşur. Faydasız, lüzûmsuz ve fuzûlî, boş sözler konuşmak câhillik alâmetlerindendir.
Üçüncüsü: Mallarını, mülklerini faydasız işlerde sarf ederler. Âhirette faydası olmayan, hattâ âhirete zarar verecek işler yapan yerlere yardım yapar. Müslümana yaraşan, malını, mülkünü, servetini faydalı yerlere harcamak, hiçbir sevâbı ve hiçbir faydası olmayan yerlere harcama yapmaktan sakınmaktır. Âhirette, malı nereden kazanıp nereye harcadığı sorulacaktır. Malını, servetini faydasız yerlerde harcamak, câhillik alâmetlerindendir.
Dördüncüsü: Herkesin yanında sırrını söylemektir. Müslüman nerede nasıl konuşacağını bilir. Her sözün her yerde söylenmeyeceğini bilir. Müslüman kendi sırrını rastgele söylemedği gibi, başkasının emânet ettiği sırrı da, başkasına söylemez. Sır saklamasını bilmemek de câhillik alâmetlerindendir.
Beşincisi: Her insana îtimât etmektir. Her insana güvenip malını emânet etmek de câhillik alâmetlerindendir. İtimat edilecek kimseyi iyi tanımak lâzımdır. Birkaç defa karşılaşıp konuşmakla kişi anlaşılamaz. Bunun için eskiden büyüklerimiz, kişiyi tanımak için, “Onunla yolculuğa çıktın mı, onunla alışveriş yaptın mı?” diye sorarlardı.
Altıncısı: Dostunu düşmanını bilmemektir. Müslümana yakışan, dostunu tanıyıp ona bağlanmak, düşmanını tanıyıp ondan da sakınmaktır. Kişinin baş düşmanı kötü arkadaştır, kötü çevredir. Bundan sonra nefs ve şeytan gelir. Bunun için her Müslümanın bu düşmanların oyununa gelmemek için çok uyanık olması gerekir.
Kaynak : Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapYazan : Mehmet Oruç