Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: BULUTLARIN DILI:
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 959
Google Özel Arama

Gönderen Konu: BULUTLARIN DILI:  (Okunma sayısı 959 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    orkide

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 5263
  • Nerden: Almanya
  • Rep: +1521/-1
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
BULUTLARIN DILI:
« : 19 Mart 2008, 23:23:22 »


 

Bulutların Dili

İlkbaharın bizi çıkmaya zorladığı kır gezintilerinde yere uzanıp gökyüzünü hemen herkesin zevk duyduğu bir iştir. Hele havada biraz bulut ve biraz da bir esinti varsa, buna doyum olmaz. Aslında seyrine doyamadığımız şey, atmosferdeki sonu gelmez hareketliliğin ta kendisidir. Rüzgârın tesiriyle bulutların aldığı şekilleri bazen bir hayvana veya insan yüzüne benzetenlerimiz de olur. Birçoğumuzun aklına ise şu soru gelir: Acaba bulutlar semayı kirleten kaotik bir su bulut kütlesi midir, başıboş ve tesadüfî olarak mı gezerler? Fakat ‘bir bulutun kıymetini en iyi kim bilir?' derseniz, uçsuz bucaksız bir çölde güneş altında yanan bir adamı aklımıza getirin ve bir bulutun bu insan için ne kadar hayatta önem taşıdığını düşünün.
 
Dünyamızın Termostatı

Metorologlara göre, gökyüzündeki çok şekilli buhar kütleleri olan bulutlar, Dünyamızın iklim ayarlayıcıları olarak büyük öneme sahip olmakla beraber, yükseklik, şekil ve yapıları bakımından da on-onbir çeşide ayrılırlar. Bulutlar, yerden atmosfere, oradan tekrar yer küreye enerji taşır, yeryüzünü ısıtır veya gölgeleriyle soğutur; kısacası Dünyamızın sıcaklık denetimi bulutlara yaptırılır, yani termostat görevi görürler.

Çok farklı şekil ve yoğunlukta olabilen bu pamuksu hava habercilerinin tesirlerini anlamak için, pek çok faktörü göz önünde bulundurmak gerek. Karmaşık görünüşlü buhar kütlelerinin meydana gelişi gerçekten muhteşemdir. Çünkü bunlar, içinde su buharı olmayan sıcak havanın, atmosferin daha soğuk tabakalarıyla karşılaşması neticesinde ortaya çıkarlar. Dolayısıyla, dağların tepesinde meydana geldikleri gibi, soğuk ve yoğun hava kütlesinin, yere yakın sıcak ve daha hafif hava tabakalarını yukarı itmesi veya denizin üzerindeki nemli havanın soğuk havayla buluşması neticesinde de meydana gelebilirler.

Semada gözle görülemeyen, fakat serbestçe dolaştırılan gaz halindeki su molekülleri, bizim kontrol edemediğimiz belli şartlarda bir top şeklinde birleşir ve puslu hava akımlarını oluştururlar. Bu durum, ısıtılan çaydanlıktan çıkan su buharının bulunduğu ortamın soğuk havasında yükselmesine benzer. Bulut teşekkülünde, bilhassa, havada küçük zerrecikler halinde serbest dolaşan parçacıkların (çöl fırtınalarıyla kalkan toz, toprak, kum ve deniz tuzu gibi) büyük tesiri vardır. Yüzde yüz su buharına doymuş bile olsa, bu parçacıklar olmadan, hiçbir bulut kendi başına meydana gelemez. Suyun çeşitli halleri (buz, sıvı, gaz) mükemmel enerji dengeleyicileridir

Buharlaşan su molekülleri, sıvı halden gaz haline geçerken, çevreden bir miktar enerji alır. Terlediğimizde hafifçe titrememiz bu yüzdendir. Derimizin üstündeki ter buharlaşırken, vücudun bir kısım enerjisini alır. Bunun gibi, su molekülleri ister nemli bir tarladan, ister terden sırılsıklam olmuş bir gömlekten çıkıyor olsun, terleme esnasında vücuttan alınan enerji ortada kalır. Bu enerji, su buharı tarafından, yükselen havayla beraber “gizli ısı” olarak daha yüksekteki hava tabakalarına taşınır. Su buharı yoğunlaşıp yağmur haline geldiğinde ise bu enerji “duyulur ısı” şeklinde serbest kalır.

Bundan dolayıdır ki, kalın bulut kütlelerinin düzgün bir şekilde üst üste yığıldığı dağlık bölgelerde sıcak ve kuru iklim hâkim olur.

Alpler'in sıcak rüzgârları da benzer şekilde oluşur. Alpler'in güneyine yağmur düşerken, yoğunlaşmış su buharı önemli miktarda enerjiyi açığa çıkarır, sonra bu enerji güney rüzgârları tarafından kuzeydeki dağ eteklerine taşınır, vadilere doğru indikçe de bir sıcak dalgası şeklinde hissedilir.

Bulutlar çok farklı bölgelerde sık sık meydana geldiği için, sıcaklık dalgaları yer küre üzerinde uzun yollar katetmek zorunda kalır. Bu, öyle bir denge ayarlamasıdır ki, kavurucu sıcakların tesirindeki alanları soğuturken, ısı fazlasını daha soğuk bölgelere kaydırır. Böylece bir taraf yanmaktan bir taraf da donmaktan kurtulmuş olur.

Tabii Güneş Şemsiyesi

Araştırmacılar, her gün suyu ısıtan Güneş'e rağmen, tropik ozon örtüsünün tabakalarındaki sıcaklığın niçin hiçbir zaman 28 °C'nin üzerine çıkmadığını merak etmişlerdir. Araştırma sonuçları ise hayret verici: Su buharı ile sadece soğuma olayı vuku bulmamakta, aynı zamanda bulutların gölgesi de, bilhassa sıcak bölgelerde ozon tabakasının iyice ısınmasına engel olmaktadır. Bu olay, iklim bilimcilerin dikkate bile almadıkları kadar basit görünse de, tesiri göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Çünkü bulut kümelerinin gölgesinde sıcaklık birden düşer. Bu da araştırmacılar tarafından “yeryüzünün ısınmasını engelleyen tabii kalkan” olarak nitelendirilir.

Gökyüzünün bulutlanması, aynı zamanda bir şemsiye gibi, mor ötesi ışınların büyük bir bölümünü tekrar uzaya geri yollar. Üst yüzeyi ışığı yansıttığından dolayı da bulut, göz kamaştırıcı bir beyazlık yayar.

Bulutun üstü ne kadar parlaksa, altı da o kadar karanlık olur. Uçakla seyahat edenler bu harikulade hadiseyi yakından seyretme imkânını elde ederler. Sadece çok az bir ışık kümesi bu pamuk gibi atılmış kütleden sızabilir. Bulutlar, güneş enerjisinin tamamen dağıldığı yüzeylerde daha da soğutucu bir tesir gösterir. Aynı tesir, ısı birikiminin önlendiği ve su buharı devr-i daiminin her an harekete geçebildiği derin denizlerde de görülür.

Dikkate değer bir nokta; su buharına bağlı tabii sera tesiri olmasaydı, gezegenimiz yaklaşık 35 °C daha soğuk olacaktı. Diğer yandan ise, her zaman yer kürenin yarısından fazlasını örten bulutlar olmasaydı, yer küremiz yaklaşık 11 °C daha sıcak olurdu.

Atmosferdeki suyun gaz ve damlacık halleri arasında değişen hikmetli hareket, dünyamızın iklimini düzenleyici hassas bir mekanizma vazifesi yapar. Hava ısındığında daha fazla su buharlaşır ve bulutlar meydana gelir, sıcaklık azaldığında ise daha az su buharlaşır ve bulutlar çözülür. Böylece evimizdeki otomatik termostatlı klimaların yaptığı gibi dünyamızın iklimi ayarlanır.

Bir Defacık da Olsa Dengesini Yitirse


Bulutlar, gezegenimizin nazik sıcaklık dengesi üzerinde önemli bir role sahip. Yükselen suyla beraber atmosfere bırakılan sıcaklık ne kadar artarsa, iklimdeki aşırılıklar da o derecede güçlenir. Dünya'nın ısınması olayının, her yerde yükselen sıcaklıklar şeklinde karşımıza çıkması neticeleri tehlikeli olabilecek bir durumdur. Sıcaklıktaki artış, her zaman artan buharlaşmayla sonuçlanır.

Yeryüzünde tutulan enerji arttıkça, havadaki su miktarı ile sahip olduğu “gizli ısı” ve bunların yeniden yaydığı enerji miktarı da o nispette artar. Bu sebepten dolayı ekolojik dengeyi Atmosfer aleyhine bozunca daha çok yağmurun, tropik kasırgaların ve başka şiddetli rüzgârların meydana gelmesi de güç ve hız kazanmış olur. Son yıllarda Amerika başta olmak üzere pek çok bölgede yüksek nispetlerde büyük fırtına ve kasırganın meydana gelmesi buna örnektir.

Felaket getiren rüzgârların yıkıcı gücünün arkasındaki sebep, sıcak tropik Okyanuslardan kaynaklanan su buharıdır. Fırtına bulutları içindeki su buharı, top şeklini alarak daha ağır olan damlalara dönüşür.

Daha sonra, kendi etrafında dönmekte olan fırtına cephesi, tekrar açığa çıkan enerjiyle yüklenir. Bu yüzden uzmanlar, su dolaşımının nasıl tamamen değişebildiği sorusunun, yeryüzünün sıcaklığının bir veya iki derece artıp artmadığı sorusundan daha önemli olduğunu vurguluyorlar.

Farklı oluşumlara sahne olan, fakat yüzyıllık bir süreden sonra kısmen tepki veren okyanusların aksine, atmosferdeki su dolaşımı esnasında meydana gelen en ufak bir aksama, çok kısa bir sürede tesirini gösterir.

Böyle kaotik yapıdaki hava olayları da tahminleri zorlaştırır. Atmosferdeki su, yaklaşık on gün içerisinde tamamen değişime uğrar. Bir diğer ifadeyle, Dünya'nın herhangi bir yerindeki buharlaşma, güzel geçen bir haftanın sonunda, başka bir yerde şiddetli yağışlar şeklinde ortaya çıkabilir.
[/b][/size][/font]
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

            AÇIK KALPLE KONUŞAN DÜŞMAN, İÇİNDEN PAZARLIKLI DOSTTAN DAHA iyidir.


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
893 Gösterim
Son İleti 18 Ağustos 2010, 19:20:27
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
771 Gösterim
Son İleti 02 Ekim 2010, 17:48:40
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
494 Gösterim
Son İleti 06 Kasım 2012, 15:15:45
Gönderen: teos
0 Yanıt
460 Gösterim
Son İleti 11 Ekim 2013, 12:35:46
Gönderen: dj_ibo_g_h
0 Yanıt
451 Gösterim
Son İleti 18 Haziran 2015, 17:12:38
Gönderen: dean534