Bugün seni hiç özlemedim...Neden bir anda aklıma geldin bilmiyorum kirpiklerinin ucuna sevdamı astığım; neden seni sevdiğimi bilmediğim gibi. Bildiğim tek şey varsa seni unutmaya başladım içimin acısı...
Elimde telefon saatlerce aramanı beklemiyorum. Çalan her telefona sen diye koşturmuyorum. Gelen her mesajın başında adın varmı diye bakmıyorum. Seni yani bende hiç tükenmeyecek sandığım şeyi aslında kendimi unutuyorum.
İçimde, yüreğimin derinliklerinde hala yaşamın damlaları var; hissedebiliyorum... Yollarımı giderken beraberinde götürsende, beni bir başıma bu paslı gönlümle yapayalnız bıraksanda, damlalardan umman yaratmayı sana rağmen başarıcağım. İnan bugün seni hiç özlemedim...
Kaçıyorsa kaçsın bırak, yakında o senin ardına düşecek, bugün almıyorsa verdiklerini yarın o sana sunacak herşeyini, seni sevmiyorsa istemesede ergeç sevecek dedim günlerce kendime. Ama olmadı hazan gülüşlüm dayanamadım...Geleceğin varsa şimdi gel kurtar beni, kuşkudan ne diliyorsa gönlüm yerine getir, sende katıl benimle savaşa...
Sense kaçmayı seçtin yağmur öpüşlüm, kalıp savaşmadın sevgi uğruna ne varsa, benim uğruma...Yüreğime diken batırmadan, vurulmadan sevemedim seni.Ah şu ayrılık denen gece nasıl bir acı, nasıl derin bir uçurum.Evet neşelerimin, gülüşümün katili düşününce geçmiş acıları ürperiyorum ve hala yanımda hissediyorum sıcaklığını, üşüyorum...
Oysa sevgi istemiyor senin ruhun, bir put gibi dayanıyor aşka, ürkek bir bakışa, usul bir iç çekişe... İster zorlandığında ister özgürken sevecen bir bakış, dilsiz gözyaşı etkisiz kalıyor ruhunun üzerinde. Artık güven duyma bunlara, çünkü bugün seni hiç özlemedim...
Bilmek isterdim gözlerinde yüzen o ıslak sislerde yüreğin içten bir alev saklarmıydı? Birgün olsun sorgulamadın yüreğimdekileri, paylaşmadın hayatımı benimle, merak etmedin bendeki bir ayrıntıyı, ilgilenmedin, seni sevdiğim gibi sevemedin beni...
Oysa tüm önceliğim sen olmuştun, hayatımın merkezi olmuştun, sen herşeyim olmuştun... Şimdi ise gönlüm üzülüyor bir başına yiten günlerin ardından titreyerek. Dön artık köşene ey kalbim, dön ve gömül tasalarına yeniden...
Öyle çok düşündüm, öylesine düşledim ki seni seninle dolu hayalim , hiç benim olmadın, olacağında yok sevdalım...Ne çok armağan bırakmışsın bana beni bir anda tutup geçmişin acılarına boğan, sana dair ne çok şey saklamışım içimde... Silemiyorum seni, içimden söküp atmayı başaramıyorum. Bunu yapamıyorum gülümsemesiyle öldürenim. Biliyorum tükeneceksin yavaş yavaş geri dönüşün olmadan... Bunun kolay yolu var mı bilmiyorum ! Kim acılarımı dindirebilir ve bana kim yardım edebilir?
Nefret ya da aşk, bilirmiyim bunu kara sevdamın bitmez tükenmez ışığında...Sen neydin benim için? Bunu kelimelerle anlatmak çok zor inan bana sevdalım inan...
Boşunadır ağlayıp haykırmam, boşunadır ummak tükenmemeyi biliyorum. Yine de ağlıyorum, ağlatıyorsun o taş yüreğinle, kaygısızlığınla...
Veda et, hadi durma veda et yarına kalmadan unut yüreğine verdiğim tazeliği ve aşkınla besleyip yaktığım o çiçek açmış ruhu da. Bilki nerede olursan ol, nereye gidersen git bir demir yığını kadar ağır çeker senin için aşkım kaldıramazsın...
Bilmiyorum bile nerdesin şimdi, kiminlesin? Gözlerin kime bakar, ellerin kimi tutar? Şu ahımı, yüreğinin yanında fısıldayan sesi duyarmasın?
Anlayamadın sen vardın gecelerim de, gözlerimi kapasam aydınlığıyla gülüşün ortaya çıkar sonra solardı. Sen ki ele geçirilmiyorsun gerçekte de düşte de...
İşte sen: zırhlı yürek, anlayamadın anlamada artık! Azalıyorsun içimde, yitip gidiyorsun bilmediğim diyarlara. Seni istemiyorum, seni aramıyorum, derinliğine inmek, yüreğinin dehlizlerine hükmetmek istemiyorum artık. Yalnızca git...
Sonrasızlığa karşı çıkan, terkedilmişliğe karşı bir avunma da istemiyorum senden, senden hiçbirşey istemiyorum...Söyle bana acımasızım; kelimelerimin kurumuş yaprakları yolumu kesip de durdurabilir mi beni?
Nice geceler boyunca aradığım, gelip çalma kapımı sakın! Ne özlem, ne aşk, ne incinme kaldı. Söndü, geçti, uzaklaştı herşey. İnan bana bugün seni hiç özlemedim... Bundan sonra ise asla özlenmeyeceksin...