Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Binek ve Davarların Zekatı
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 896
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Binek ve Davarların Zekatı  (Okunma sayısı 896 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
Binek ve Davarların Zekatı
« : 09 Mart 2011, 19:38:23 »


 

Binek ve Davarların Zekatı
 
Zekata tabi olan binek hayvanları ile eti yenen davarlara Arapça'da "Mevaşi" denir. "Binek hayvanları" denilince, at, katır, deve, eşek ve beygir akla gelir. Ancak bunlardan daha çok at ve devenin zekatı söz konusudur. Katır ve eşeğin zekatı verilmez. Katır hem üreme fonksiyonu yoktur, hem de yük taşımakda kul­lanılır. Eşek her ne kadar üreme fonksiyonuna sahipse de daha çok yük taşıdığı ve fazla üretilmediği için zekat kapsamına alınmamıştır.
Deve ile at zekat kapsamına alınmıştır. Ancak bu iki binek hayvanından zekat verebilmek için birtakım kıstas ve şartların gerçekleşmesi gerekir. İleride bu konuya yer verileceğinden bura­da üzerinde durmaya lüzum görmüyoruz. [12]
 
Konuyla İlgili Hadisler:
 
Enes (r.a.) den yapılan rivayete göre, Ebu Bekir (r.a.) onlara bu konuda şöyle yazmıştır:
"Şüphesiz bu, Rasulüllah (s.a.v.) efendimizin müslümanlara farz kıldığı sadaka (zekat) ile ilgili farzlardır ki, Allah ve Rasulü bununla emretmiştir. Artık müslümanlardan kimden bu sadaka (zekat) belirlenen ölçüde istenilirse onu versin; kimden de belirle­nen ölçünün üstünde istenirse, (mesela) yirmi beş deveden az de­vesi olandan (zekat olarak bir deve istenirse) vermesin. Beşten ona kadar devede bir koyun zekat verilir. Develer yirmi beş olun­ca, ta otuzbeşe kadar bir tane bir yaşını bitirip ikinci yaşına giren dişi deve verilir. Eğer bu yaşta dişi deve bulunmazsa, o takdirde üç yaşma ayak basmış bir erkek deve verilir. Develer otuzaltı olur­sa, kırkbeşe kadar zekat olarak üç yaşma ayak basmış bir dişi deve verilir. Kırk altıya ulaşırsa, altmışa kadar ondan dört yaşına girmiş bir dişi deve verilir. Develer altmışbire ulaşırsa, yetmiş beşe kadar ondan bir tane beş yaşma girmiş bir dişi deve verilir. Develer yetmişaltıya ulaşınca doksana varıncaya kadar ondan iki yaşma ayak basmış iki tane dişi deve verilir. Doksan bire ulaşırsa, yüzyirmiye kadar ondan iki tane dört yaşma girmiş ve iyice gelişmiş dişi deve verilir. Develer yüzyirmiyi aşınca, o zaman her kırk deveden bir tane üç yaşma ayak basmış dişi deve verilir. Her, elli deveden dört yaşına girmiş bir dişi deve verilir.
Zekat farzında  zekat olarak verilecek develerin yaşları (mevcut sayısına) uygun düşmezse,  artık kimin yanında beş yaşma girmiş bir dişi deve bulunmazsa, yanında dört yaşma gir­miş dişi deve bulursa, şüphesiz o kendisinden kabul edilir, ancak kendisi için kolayına gelip mümkün olursa bir de iki ko-yun verir veya yirmi dirhem verir. Kimin de yanında dört yaşma girmiş bir dişi deveyi gerektiren nisbette deve bulunur, ancak dört yaşındaki deve temin edemezse, beş yaşma girmiş bir dişi devesi olursa, onu verir ve o ondan kabul edilir; ancak zekatı alan kimse ona ya iki koyun, ya da yirmi dirhem verir. Kimin de yanında, dört yaşına girmiş bir dişi deveyi zekat verecek nisbette deve bulunur da, dört yaşma girmiş deve bulamaz, sadece üç yaşma girmiş bir dişi deve bulunursa, bu ondan kabul edilir ve onunla birlikte -kolayına ge­lirse- iki koyun veya yirmi dirhem daha verir. Kimin yanında üç yaşma girmiş bir dişi deveyi zekat olarak gerektirecek sayıda deve bulunur, ancak üç yaşında değil dört yaşma girmiş dişi deve bulu­nursa,, o kendisinden kabul edilir ve zekatı alan kimse ya ona yir­mi dirhem, ya da iki koyun verir. Kimin yanında üç yaşma girmiş bir dişi deveyi zekat gerektirecek sayıda deve bulunur, ama üç yaşma girmiş dişi devesi olmaz da iki yaşma ayak basmış bir dişi deve bulunursa, o kendisinden kabul edilir ve ancak onunla bir­likte -kolayına gelirse- iki koyun veya yirmi dirhem verir. Kimin yanında üç yaşına girmiş dişi deveyi zekat olarak verecek sayıda deve bulunur, ama üç yaşma girmiş dişi devesi olmaz da sadece üç yaşma girmiş erkek deve bulunursa, bu ondan kabul edilir ve bu­nunla birlikte başka bir şey vermez. Kimin de yanında sadece dört devesi bulunursa, onlarda zekat olarak birşey yoktur; meğer ki on­ların sahibi kendi arzusuyla bir şey vermek istesin...
Yılın çoğunu otlakta otlayıp karnını doyuran koyunların sajısı kırk olursa, yüz yirmiye kadar ondan zekat olarak bir ko­yun çıkarılıp verilir. Yüzyirmiyi aşarsa, ta ikiyüze kadar iki ko­yun zekat olarak verilir. îkiyüz biri bulursa, ta üçyüze kadar üç koyun çıkartıp zekat olarak verir. Üçyüzü aşınca artık her yüz koyuna karşılık bir koyun hesap edilerek verilir. Zekat olarak çok yaşlısı, gözünü kaybetmişi, erkek keçi alınmaz; ancak zekatı alan kimse böyle arzu ederse mesele yok...
Ayrı ayrı zekata giren baş hayvanları olan iki kimse, zekat nisbetini düşürmek için hayvanlarını birleştiremezler. (Mesela her birinin kırk koyunu bulunan üç kişi bunları biraraya getirmek suretiyle bir koyun zekat veremezler.) Bunun gibi davarlarda or­tak olanlardan her biri zekat için kendi hissesini ayırıp ona göre zekat takdir edemez. (Mesela iki kişinin ortak olarak ikiyüzbir koyunu bulunuyor ki bunlara karşılık üç koyun zekat vermeleri gerekir. Hisselerim ayırdıkları takdirde her birinin bir koyun ver­mesi gerekir.)
İki ortağa ait olan hayvanların zekatında, ikisi arasında eşit olarak bir düzenleme yapılır. (Mesela her ortağın yirmi ko-yunu bulunuyor. Böylece iki ortağa ait kırk koyunda bir koyun zekat ol­arak verilir. Kalan 39 koyundan yirmisi birine bırakılınca, o zekat olarak verilen koyunun değerinin yarısını nakit olarak, kendisine 19 koyun kalan ortağına öder.)
Adamın sadece yılın çoğunu otlakta btlayarak karnını do­yuran 39 koyunu bulunursa, zekat olarak onda bir şey yoktur; an­cak rnal sahibi arzu ederse bir şey verebilir.
Halis gümüşte ise (ikiyüz dirhem nisbetinde olursa) kırkta bir olarak hesaplanıp zekatı verilir. Ancak yanında yüzdoksan di­rhem bulunursa, onun zekatı yoktur. Meğer ki mal sahibi bir şey vermeyi arzu etsin."[13]
Muaz b. Cebel (r.a.) den yapılan rivayete göre, ad'-geçen diyor ki'
"Rasulüllah (s.a.v.) efendimiz beni Vemen'e gönderdi ve her otuz sığırdan bir yaşını doldurmuş bir erkek veya dişi buzağı; her kırk sığırdan iki yaşını doldurmuş bir inek ve (İslama girmeyen) her ergen (vatandaş) dan bir dinar veya o nisbette Meafîr kumaşı alırsın, diye emretti."[14]
Yahya 6. Hakem'den yapılan rivayette, Muaz b. Cebel'in (r.a.) şöyle dediğini haber vermiştir: "Rasulüllah (s.a.v.) efendi­miz, Yemenlilerden zekat almam üzere beni gönderdi. Her otuz sığırdan bir yaşını doldurmuş bir buzağı ve her kırk sığırdan iki yaşını doldurmuş bir inek almamı emretti. Yemenliler kırkla elli sığır; altmışla yetmiş; seksenle dok­san arasındaki sığırdan da zekat almamı teklif ettiler. Ben (o nisbeti almadım) ve Medine'ye döndüğümde durumu Peygamber (s.a.v.) efendimize bildirdim. Efendimiz sözünü ettiğim iki sayı arasındaki nisbetten bir şey almamamı em­retti." Böylece Muaz iki farz arasındaki nisbette zekat ol­madığını zu'metti."[15].
 
Hadislerin Işığında Müctehid İmamların Îhticac ve İctihadları
 
a) Hanefilere göre: Yılın çoğunu atlayarak geçiren beşden az sayıdaki devede zekat farz değildir. Çünkü devenin zekat ni­sabı beştir. Böylece yılın çoğunu otlayarak geçiren beş devede bir koyun zekat verilir. Bu dokuza kadar böyledir. Çünkü bir koyun bir devenin kırkta birine tekabül etmektedir. On devede iki koyun verilir ve bu ondörde kadar böyle devam eder. Develer onbeş olun­ca, ondokuza kadar üç koyun verilir; Develer yirmi olunca, yirmi dörde kadar dört koyun verilir. Develer yirmibeş olunca, otuz beş deveye kadar iki yaşında bir dişi deve verilir. Otuzaltıdan kırkbeşe kadar bir tane üç yaşında dişi deve verilir. Kırkaltidan altmışa kadar dört yaşında bir dişi deve verilir. Altmışbirden yet-mişbeşe kadar beş yaşında bir dişi deve verilir. Yetmiş altıdan doksana kadar iki tane üç yaşında dişi deve verilir...
Koyun ve keçiden en az kırk tane olursa zekat gerekir. Ö bakımdan kırk koyundan bir koyun verilir ve bu nisbet yüzyirmiye kadar böyledir. Yüzyirmibir olunca, ikiyüze kadar iki koyun verilir. İkiyüzbirden dörtyüze kadar üç koyun ve dörtyüz olunca dört koyun verilir. Sonra her yüz koyuna karşılık bir koyun hesap edilerek verilir.
Bu hususta koyun ve keçi müsavidir, yani aynı nisab ve nis-bete dahildirler.
Sığırda ise, yine senenin çoğunu otlayarak geçiriyorsa, nisap otuzdur. Böylece sığırlar otuz tane olunca, bir yaşını bitirmiş bir buzağı zekat verilir. Bu otuzdokuza kadar böyledir. Kırk olunca altmışa kadar iki yaşını tamamlamış bir inek verilir. Altmış olun­ca, bir yaşını tamamlamış iki tane buzağı verilir.[16]
b) Şafîilere göre: Ganem olarak sadece deve, sığır, koyun ve keçi zekata tabidir. Atta ve koyunla geyiğin çiftleşmesinden doğan hayvanda zekat yoktur. Devede ancak beş tane olunca bir koyun zekat verilir. On devede iki koyun, onbeş devede üç koyun, yirmi devede beş koyun, yirmi beş devede bir yaşını doldurmuş bir dişi deve; otuzaîtı devede iki yaşında bir dişi deve; kırkaltıda üç yaşında bir dişi deve; altmış bir devede dört yaşında bir dişi deve; yetmiş altıda iki tane iki yaşında dişi deve; doksan birde iki tane üç yaşında dişi deve; yüzyirmibirde üç tane iki yaşında dişi deve verilir. Sonra da her kırk devede bir tane iki yaşında dişi deve ve her elli tanede üç yaşında bir dişi deve verilir.
Belirlenen yaşta deve bulunmazsa, ondan bir yukarı veya aşağı yaşta olan verilir ve arta kalan veya eksik olan nisbet para olarak karşılanır. Tıpkı Ebu Bekir (r.a.) m tesbitinde belirtildiği' gibi...
Nisaba eren koyun veya keçiden zekat çıkartılıp verilir. Koy­un türünden keçi veya keçi türünden koyun çıkartılıp verilirse bu caiz olur. Ancak kıymeti göz önüne alınarak noksan kalan tarafı parayla karşılanır.
Koyun keçi karışık bir vaziyette olup nisaba ererse, hangisi daha çoksa, zekat o türden çıkartılıp verilir.
Sığır ancak otuz tane olursa nisaba erişir ve zekatı gerekir. Otuz sığırda bir yaşında bir sığır (inek) verilir. Sonra her otuzda bir tane bir yaşında sığır (inek); her kırk tanede iki yaşında bir inek verilir.[17]
Koyunların da nisabı, Hanefllerde olduğu gibidir.
c) Hanbelilere göre: Bu mezhep imamları, yukarıda nak­lettiğimiz hadislerle istidlal ve ihticacda bulunmuşlardır. Farklı bir tesbit ve ictihadları söz konusu değildir.[18]
d) Malikiler de bu konuda    daha çok Şafiilerle aynı görüştedirler. Çıkarılan zekatın erkek veya dişi olması hususunda az farklı değişik tesbit ve görüşleri vardır,[19]
 
Diğer Rivayetler ve Tahliller
 
774 nolu Enes hadisini aynı zamanda İmam Şafii, Beyhaki ve Hakim tahric etmişlerdir. İbn Hazm ise bu hadis hakkında şöyle demiştir: "Bu kitap (mektup) son derece sahihtir ki Hz. Ebu Bekir Sıddik (r.a.) onunla amel etmiş ve hazır olan ilim adam­larından hiç kimse ona muhalefet etmemiştir."[20]. Aynı za­manda İbn Hibban hu rivayeti  sahihi emiş tir. O" bakımdan hadis istidlal ve ihticaca salihtir. Nitekim müctehidlerin hemen hepsi bunu dikkate alarak hüküm çıkarmıştır.
775  nolu Muaz hadisini aynı zamanda îbn Hibban tahric etmiş ve sahihlemiştir. Darekutni   de öyle... İbn Abdilber, et-Temhid'de bu hadisin isnadının muttasıl ve sahih olduğunu belirt­miştir.
îbn Hacer ise et-Telhis'de, Bezzar ve Darekutni 'nin îbn Ab-bas (r.a.) tarikıyla şu lafızla olayı nakletmiş tir: "Rasulüllah (s.a.v.) efendimiz Muaz'ı Yemen'e gönderdiğinde, her otuz sığırdan bir yaşında bir dişi veya erkek sığır zekat olarak almasını veya üç yaşma girmiş bir dişi sığır veya erkek sığır almasını emretti."
Ancak bu hadisin zayıf olduğu tesbit edilmiştir.
776  nolu Muaz hadisini aynı zamanda Hafız Bezzar tahric etmiştir. Ancak isnadında Hasan b. Ammare bulunuyor ki biı zat zayıftır.[21]. Ahmed b. Hanbel onun metruk olduğunu belirtirk­en îbn Main onun hadisinin bir şey olmadığına dikkat çekmiştir. Diğer bir cemaat de onun metrukü T-hadi s olduğunu söylemiştir ki, Ebu Hatim, Müslim ve Darekutni onlardan bir kısmıdır.[22]
Konuyla ilgili diğer hadislerle daha detaylı bilgi verilmekte ve zekatın İslamdaki yeri ve önemi üzerinde durulmaktadır:
"Sıîr" demlen bir adamdan, o da Rasulüllah'm (s.a.v.) iki ze­kat tahsildarından rivayetle, o iki zat şöyle demiştir: "Rasulüllah (s.a.v.) efendimiz karnında yavrusu olan hayvanı zekat ola­rak almamızı yasakladı."
Süveyd b. Gafele anlatıyor:
"Rasulüllah (s.a.v.) efendimizin zekat tahsildarı bize geldi ve onun şöyle dediğini işittim: "Bize verilen emirde ve alınan sözde, süt emen hayvanı zekat olarak almamamız; şirket anlamında bir araya getirilen davarları ortaklar adına ayırmamamız ve her ortağa ait davar belirlenip aynlmışsa, onları biraraya getirmeme­miz söz konusudur." Nitekim o tahsildara büyük hörgüçlü gösterişli bir deve getirildiğinde almadı."[23]
Rasulüllah (s.a.v.) efendimiz bu konuda ayrıca şöyle bu­yurmuştur:
"Üç  şey  var ki, kim onları işlerse,  imanın tadını (gerçekten) almış olur:
1- Kim yalnız Allah'a ibadet eder, ki O'ndan başka ilah yoktur.
2- Gönül hoşluğuyla malının zekatını verir, her yıl be­lirlenmiş şekilde bu farzı yerine getirir,
3- Malın zekatını verirken yaşlanmışını, uyuzunu, has­tasını, küçücük sıska kısır olanını vermez.
Ama siz malınızın vasatından (orta hallisinden) çıkartıp veriniz. Çünkü Allah onun hayrını sizden isteme­mekte ve şerrini emretmemektedir."[24].
Ubey b. Kab (r.a.) diyor ki:
"Rasulüllah (s.a.v.) efendimiz beni zekat tahsildarı olarak gönderdi. Bir adama uğradım, malında (zekat olarak) ancak iki yaşında bir dişi deve bulabildim. Ona, bu deveyi zekat olarak ver­mesini söyledim. O da bana: "Bunun ne sütü var, ne de sırtı. Ben Allah'a, Onun rızasını tahsil için sütü ve sırtı olma-yan bir deveyi veremem; ama şu benim semiz bir devem var, onu al götür" dedi. Ben de ona dedim ki: "Enırolunmadığım bir şey alacak değilim. İşte Rasulüllah (s.a.v.) sâ"na yakın bulunuyor. Birlikte çıkıp o sem­iz deveyi de yanımıza alarak Rasulüllah'a (s.a.v.) gittik. Durumu O'na arzettik. Bunun üzerine Rasulüllah (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurdu: "O ilk deve senin üzerine gereken zekat nisbetidir. Ama bununla sen nafile bir hayır yapmak istiyorsan sen­den kabul ederiz ve ecrin de Allah'a aittir."
Adam, Peygamberin (s.a.v.) bu beyanı üzerine: "Ya Rasulal-lah! Bu deveyi benden alıp kabul et" dedi. Rasulüllah (s.a.v.) o de­venin kabul edilmesini emretti ve adama bereketle dua etti."[25].
 
Çıkarılan Hükümler
 
1- Deve, sığır ve koyun ile keçinin zekat kapsamına girebil­mesi için yılın çoğunu otlakta geçirmeleri gerekir.
2- Yılın çoğunu ağılda, çiftlikte yem ve ot vermek suretiyle geçiren davarlardan zekat vermek gerekmez.
3- Deve, sığır, koyun ve keçinin zekat nisabı kesin şekilde belirlenmiştir. Ona göre hesaplanıp zekatları verilir.
4- Müslümanlar tarafından işgal edilen gayr-i müslim   bir ülkede yaşayan her ergen gayr-i müslim vatandaştan yılda bir di­nar cizye alınır.
5- Zekat toplamak için tahsildar tutup görevlendirmekte bir sakınca yoktur.
6- İslam Devleti, fakirlerin hakkını korumak için dilerse ze­katı ayrı bir fonda toplayıp öylece yerine ulaştırır. Bunun için tah­sildar ve benzeri görevliler ihdas edebilir.
7- Gebe olan hayvanı zekat olarak almak men'edilmiştir. Çünkü bu, zekat verenin aleyhine olur.
8- Henüz süt emmekte olan kuzuların, buzağı ve oğlakların zekatı alınmaz. Bunun için Rasulülîah (s.a.v.) zekata tabi hayvan­ların süt emme dönemini aşmasına dikkat edilmesini tenbih buy­urmuştur.
9- İki veya daha fazla ortağın biraraya getirdikleri sürüden zekat alınırken, hepsi tek adamın malıymış gibi hesaplanır. Bu, daha çok mal sahiplerinin lehine bir hükümdür.
10- Ortaklardan her biri kendi hissesini ayırıp belirlemişse, artık onlardan her birinden kendi nezdindeki davar sayısına göre zekat alınır; bu durumda ortakların davarları birleştirilerek zekat nisbeti takdir edilmez.
11- Zekat alınacak mal ve hayvanın vasat (orta) kalitede ol­masına dikkat etmek sünnettir.
12- Malın en iyi ve en kalitelisini zekat olarak seçip almak sünnete aykırıdır.
13- Mal ve davardan zekat verilirken yaşlı, uyuz, hasta, sa­kat ve benzerini seçip vermek doğru değildir; böyle yapmak mek­ruhtur.
14- Malın en kalitelisini ve en lüksünü zekat vermek iste­yen kimse, bu hususta fazla olan nisbeti tasadduk etmiş olur.
15-Görevli tahsildar zekat olarak alacağı malın vasat kali­tede olanına dikkat eder. Daha üstün olanını isteme hakkına sa­hip değildir. [26]
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
950 Gösterim
Son İleti 19 Ekim 2010, 20:02:14
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
931 Gösterim
Son İleti 09 Mart 2011, 19:39:49
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
970 Gösterim
Son İleti 09 Mart 2011, 19:40:40
Gönderen: sevdaligul