Mübârek Berât Kandili yaklaştı -1-Üç ayların ilki olan Receb ayının ilk Cum’a gecesi, mübârek “Regâib Kandili”, 27. gecesi ise mübârek “Mi’râc Kandili” idi... “Mi’râc Gecesi”nde, Allahü teâlâ, hiçbir Peygambere, hiçbir mahlûkuna vermediği ni’metleri, Habîbine ihsân etmiştir. Onu kendine davet etmiş, o yedi kat gökleri geçmiş, her gökte büyük bir Peygamberi görmüştür. Resûlullah (aleyhisselâm), bu “İsrâ ve Mi’râc” yolculuğunda Kürsî, Arş ve rûh âlemlerini geçip, Cenneti, Cehennemi, sayısız şeyleri görmüş; hiçbir mahlûkun bilemeyeceği, anlayamayacağı ni’metlere kavuşup, Allahü teâlânın dilediği yüksekliklere ulaşmıştır. Mekânsız, zamânsız, cihetsiz, sıfatsız olarak Allahü teâlâyı da görmüş; gözsüz, kulaksız, vâsıtasız, ortamsız olarak Rabbi ile konuşmuştur. Bize de çok kıymetli bazı hediyeler getirmiştir.
8 gün evvel idrâk ettiğimiz Şa’bân ayında da çok mübârek bir gece vardır ki bu gece Berât gecesidir. Bilindiği gibi, Şa’bân ayınının 14. gününü 15. gününe bağlayan gece [5 Ağustos 2009 Çarşamba], mübârek “Berât (veya Berâet) Kandili”dir. Aslı “Berâet” olan ve Türkçe’ye “Berât” olarak giren bu kelimenin sözlük anlamı, “Borçtan, hastalıktan, suç ve cezâdan kurtulmak” ise de, dînî literatürümüzde: “İlâhî afv ve rahmete nâil olmak, günâhlardan arınmak, temize çıkmak” ma’nâsını ifâde etmektedir.
Bütün kâinâtın yaratıcısı ve sâhibi olan Yüce Allah, bu gece [Berât Gecesinde], ezelî ilminde mevcût olan sırların bir yıllık bölümünü, “Levh-i Mahfûz”a indirir ve yeni bir yıl için, Melekleri, yapacakları işler bakımından görevlendirir.
Bilindiği üzere Cenâb-ı Hak, ezelde hiçbir şeyi yaratmadan önce her şeyi takdîr etmiş, dilemiştir. Bunlardan bir yıl içinde olacak (doğumlar, vefâtlar, terfî’ler, tenzîller, ameller, ömürler, ölüm sebepleri gibi) her şeyi, Şa’bân ayının onbeşinci (Berât) gecesinde meleklere bildirir. Kur’ân-ı kerîm
Levh-i mahfûza o gece inmiştir. Bunlar, Duhân sûresinin 1-6. âyet-i kerîmelerinde bildirilmektedir. Allahü teâlâ, orada meâlen buyuruyor ki:
“Hâ Mîm, (Helâl ile harâmı ve sâir hükümleri apaçık bildiren bu) Kitâba
(Kur’ân-ı Kerîme) yemîn ederim ki, gerçekten biz onu [Kur’ânı] mübârek bir gecede indirdik. Muhakkak biz, (hak dîn İslâm’dan yüz çeviren) insanları uyaranlarız. (O, öyle bir gecedir ki, bu geceden gelecek senenin aynı gecesine kadar rızıklar, eceller ve benzeri) her hikmetli iş, katımızdan bir emir ile o zaman ayrılır. Hakîkat biz, Rabbinden bir rahmet (eseri) olarak (Peygamberler) gönderenleriz. Şüphe yok ki Allahü teâlâ (her şeyi) hakkıyla işiten, (her şeyi de) kemâliyle bilendir.” [Duhân Sûresi, 1-6]
Tefsîrlerde Kur’ân-ı kerîmin, Levh-i mahfûza bu gece indirildiği bildirilmektedir. Bilindiği gibi, Kur’ân-ı kerîmin iki türlü inişi vardır: Birincisi Levh-i mahfûza inişi, diğeri de semâ-i dünyâya ve oradan Peygamber Efendimize inişi. Birincisi Berât gecesinde olmuş, ikincisi ise Kadir gecesinde başlamıştır.
Sevgili Peygamberimiz, hadis-i şeriflerinde buyurdular ki:
“Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi fazîletlidir. Allah, o günlerde duâ edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsâna nâil olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berât gecesi, Cum’a gecesi ve günleri” [Deylemî]
Diğer hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Şa’bânın 15. gecesini ibâdetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allahü teâlâ buyurur ki: ‘Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızk isteyen yok mu, rızk vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, âfiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim.’ Bu hâl, fecre (imsâk vaktine, sabâha) kadar devâm eder.” [İbn-i Mâce]
“Cebrâîl aleyhisselâm gelip, ‘Kalk, namaz kıl ve duâ et. Bu gece, Şa’bânın 15. gecesidir’ dedi. Bu geceyi ihyâ edenleri Allahü teâlâ affeder. Yalnız, müşrik, büyücü, falcı, cimri, kinci, müşâhin [ya’nî bid’at ehli], içkici, fâizci ve zânîyi affetmez.” [Taberânî]
“Sâlih akrabâyı terk eden, ana-babaya âsî olan da bu gece affa kavuşamaz.” (Beyhekî).
[Ehl-i sünnet i’tikâdına göre, içki içmek, cimrilik, kin gütmek, ana-babaya isyân... gibi günâhları işleyen kâfir olmaz. Îmânı düzgün ise, günâhlarının cezâsını Cehennem’de çektikten sonra Cennet’e girer. Sevâpları günâhlarından daha çok ise, Cehennem’e hiç girmeden de Cennet’e gider.]
Kaynak : Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapMübârek Berât Kandili yaklaştı -2-Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Berât gecesinde çok ibâdet ve duâ ederdi. Yine o, Berât gecesinde, “Allahümme’rzuknâ kalben takıyyen mine’ş-şirki beriyyen lâ kâfiren ve şakıyyen” duâsını da çok okurdu. (R. Nâsıhîn)
Hazret-i Âişe vâlidemiz, “Yâ Resûlallah, Allahü teâlâ, seni günâh işlemekten muhâfaza buyurduğu hâlde, neden Berât gecesinde çok ibâdet ettin?” diye sordu. Peygamber Efendimiz ona cevâben buyurdu ki:
“Ben, şükredici bir kul olmayayım mı? Bu yıl içinde doğacak her çocuk, bu gece deftere geçirilir. Bu yıl içinde öleceklerin isimleri, bu gece özel deftere yazılır. Bu gece herkesin rızkı tertîp olunur. Bu gece herkesin amelleri, Allahü teâlâya arz olunur.” [Gunyetü’t-tâlibîn]
Bize düşen iş de; böyle geceleri, namâzla-niyâzla, duâyla, tevbe ve istiğfârla geçirip Cenâb-ı Hakk’ın yüce merhametine sığınmak, kendimizi ve sevdiklerimizi, râzî olduğu kulları zümresine ilhâk buyurmasını dilemektir. Şüphesiz ki O’nun, her şeye gücü yeter.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
“Rahmet kapıları dört gecede açılır. O gecelerde yapılan duâ reddolmaz. Fıtr ve Kurbân bayramlarının birinci geceleri, Berât ve Arefe geceleri.” [İsfehânî]
“Allah şu dört geceyi hayırla süsler. Ramazân Bayramı ve Kurbân Bayramı geceleri, Arefe gecesi, Şa’bânın yarısının [Berât] gecesi ki, onda eceller, rızıklar yazılır.” [Deylemî]
“Allahü teâlâ, Berât gecesinde, kâfirler hariç, müminleri mağfiret eder. Kindârları da, bu huylarını bırakıncaya kadar mağfiret etmez.” [Taberânî, Beyhekî]
“Allahü teâlâ, Şa’bân ayının 15. gecesinde rahmetiyle tecellî ederek -kendisine şirk koşan ve Müslüman kardeşine kin güdenler hâriç- herkesi affeder.” [İbn-i Mâce]
“Sâlih akrabâyı terk eden, ana-babaya âsî olan kimse, Berât gecesi affa kavuşamaz.” [Beyhekî]
“Berât gecesi göklerin kapıları açılır, melekler, mü’minlere müjde verir ve ibâdete teşvik ederler.” [Nesâî, Beyhekî, Münzirî]
BU GECELERDE NELER YAPMALI?
Gâfil olmamalı, bu geceleri mutlaka ihyâ etmelidir. Bütün mübârek geceleri birer ganîmet bilmeli, bu fırsatları iyi değerlendirmelidir. Bu gece ve günleri lâyıkı vechile ihyâ etmeli, geceleri ibâdetle, gündüzleri de oruçla geçirmelidir.
Bugün ve gecelerde bolca tevbe-istiğfâr etmeli, çokça kazâ namazları kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı ve duâ etmelidir.
Bilhassa mübârek zamanlarda ilim öğrenmelidir. En kıymetli ilim ise, doğru yazılan ilmihâl bilgileridir.
Allahü teâlâya ilticâ, münâcât, tazarru’ ve niyâzda bulunmalı, yalvarıp yakarmalıdır. Günâhlarını düşünmek, ayıplarını-kusurlarını hâtırlamak, kıyâmetteki azâpları düşünüp korkmak, Cehennemin sonsuz acılarından titremek lâzımdır. Afv ve mağfiret için çok yalvarmalıdır.
Bu gecelerde, Allahü teâlânın ihsân ettiği bütün ni’metlere şükretmeli, yapılan hatâlar, günâhlar için de tevbe-istiğfâr etmeli, Cehennem ateşinden kurtulmayı istemelidir. “Yâ Rabbî, bize dünyâ ve âhiret saâdeti ihsân eyle...”, “Bize hidâyet verdikten sonra, kalblerimizi kaydırma...” diye de duâ etmelidir.
Fakîrlere ve yetîmlere de sadaka ve hediyeler vermeli, Müslümânları sevindirmeli, bunların sevâblarını ölülerimizin rûhlarına da göndermelidir.
Tesbîh, tahmîd, tekbîr, tehlîl ve benzeri her çeşit zikir, fikir ve şükürle meşgûl olmalıdır.
Kazâ namazı borcu olanlar [ve olmayanlar da], bolca kazâ namazları kılmalıdır. [Seyyid, allâme Muhammed Emîn İbn-i Âbidîn, kazâ namazı olmayanların da, kazâ namazı kılmalarının ihtiyâtlı olduğunu ifâde buyuruyor.]
Kur’ân-ı kerîm okumalı, sevâbını da ölülerimizin rûhlarına göndermelidir.
Sevgili Peygamberimize ve âl ü eshâbına da çokça salevât-ı şerîfe okumalıdır.
Ana-baba, diğer yakın akrabâ ziyâret edilmeli veya telefonla gönülleri ve duâları alınmalıdır. Dargınlar, küskünler barışmalıdır.
Ayrıca bu vesîleyle güzel vatanımızın dirliği, asîl milletimizin birliği ve berâberliği, bütün Müslümanların ve İslâm âleminin huzûr ve saâdeti, bütün insanların da hidâyeti için duâ etmeliyiz.
Ayrıca, şu anda bütün dünyâda elem ve ızdırâp çeken, milyonlarca Müslümân kardeşimizi de duâlarımızda unutmamalıyız; onlara hiç olmazsa duâlarımızla yardımcı olmalıyız.
Kaynak : Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapYazan : Ahmed Doğrusözlü
Alıntıdır