Benim Pamuk Şekerim...
Yıllar öncesine gittim bugün. Küllenmeye yüz tutmuş anılarım canlandı birden. Sanki yeniden üç yaşındaydım ve dedem almıştı beni kucağına.’’ Hadi gel tonton torunum sana yiyecek alalım’’ demişti. Sevinçle ona koşmuştum. Tutmuştum elinden, yüzümde güller açarak… Koşarak gitmiştik, ne istediysem almıştı bana. Doldurmuştuk poşeti ağzına kadar. Uçarak gelmiştik eve.
Dedeciğim sermişti yere bezi. Boşaltmıştı tüm poşeti. Ben yumulmuştum yemeğe, etrafımı görmeden. Dedem almıştı eline usturayı tüm saçımı kazımıştı. Bennn? Haberim bile olmamıştı. Hiç bir şey hissetmemiştim. Hoş, umurumda da değildi. Ben yerdeki çikolataları, gofretleri, bisküvileri yemekle uğraşırken gitmişti kıvırcık saçlarımmm… Annem gelip de çığlık atmasaydı olan bitenden haberim bile olmayacaktı.”Baba ne yaptın ?’’ diye bir sesti tek hatırladığım… Dedem açıklamıştı durumu. Çok kıvırcıkmış saçlarım, kazınırsa düzelirmiş. Ondan mıdır bilmem, dalgalı saçlarım… Sanırım dedemin bana verebileceği en güzel armağandı…
İşte; bugün bunları hatırlamıştım. Yıllar öncesine döndüm. Dedemi ne kadar özlediğimi hissettim. Onu özlemeyi bile özlemişim. Ne kadar boşalmış dede kavramının içi bende. Ne kadar sıradanlaşmış. Anlamsız, öylesine söylenen bir kelime gibi.
Ama bugün pamuk şekerimi bulunca dolmaya başladı birden içi. Öyle sıcak öyle masum ki ayni yeni yapılmış pamuk şekeri gibi hem kabarık hem tatlı… Bembeyaz sakalları var bembeyaz saçları. Güneşten kararan teniyle tam bir tonton dede.
Yüzünde güller açarak karşıladı beni, bağrına bastı, öyle gönülden sarıldı ki yıllar önceki dedemin sıcaklığını, sevgisini hissettim. Çok garip ama bir o kadar da güzel bir duyguydu. Sanki üç yaşındaydım. Sanki bakkala çikolata almaya gidiyorduk…
"Nasılsın kızım?" sorusuyla geldim kendime; iyiyim diyebildim sadece, hafifçe gülümseyerek. Belli etmedim içimde kopan mutluluk tufanını.
Geçirdiğimiz iki saatte uzun uzun konuşamadık. Sadece sevgiyle baktı bana ben de gülümsemeyle karşılık verdim. Sanki kopan bir filmin kaldığı yerden devam etmesi gibiydi. Öyle mutluydum ki inanamıyordum olanlara…
İçimde bir kıskançlık oldu birden. Ali’yi çok kıskandım. Sanki oyuncağımı elimden almıştı. Neden onun dedesi, neden benim değil dedim. Ama öyle güzel gülüyordu ki gözleri bir anda sildi içimdeki tüm kıskançlık izlerini. Biliyordum beni de en az onun kadar sevecekti. Beni de ondan ayırmayacaktı. Unuttuğum duyguları tekrar yaşatacaktı. Elimden tutup bakkala götürecekti.
Ayrıldıktan sonra hayal ettim bundan sonrasını; bayram sabahlarında onun olduğu sofrada keyifli kahvaltılar yapmayı, pamuk ellerinden öptükten sonra ne kadar harçlık vereceğini düşünmeyi, tüm akrabalarla keyifli bir gün geçirmeyi…
Bu günlerin gelmesini sabırsızlıkla bekliyorummm. Biliyor musun onun adını pamuk şekeri koydum. Benim pamuk şekerim… Uzun yıllar bizimle ol olur mu? Her bayramda bizi o pamuk ellerinden öpmekten mahrum bırakma… Hoşgeldin hayatıma pamuk şekerim iyi ki geldinnnn…
Alıntı