“ Ben seni bir gün unutmak sevmedim oysa sen.....”
Bir akşamüstü yine seninle düşüyorum devrik cümlelerin satır aralarına. Gidişini yaziyorum yine. Ardında yetim kalan yüreğimi kanıtıyorum her satırda..Gittin ve geride sadece yokluğunla hayat arasında sıkışmış bir adam yaşamakta bıraktığın sokaklarda .. Evimizin sokağa bakan tahta penceresinde kurumayı bekleyen binlerce gözyaşım sana kanamakta...Yırtılmayı bekleyen onlarca mektup gözyaşlarımda çığlık çığlığa “ sana “ ağlamakta.. Şimdi sensizim...Oysa bu aşka dair ne hayallerim vardı.Küçücük ellerimle mutluluk adına ne resimler çizecektim mavi gökyüzüne...Oysa sevda adına nice yaşamayı arzuladığım – tertemiz - hayallerim vardı; nefesinle süregelecek bir hayatı senin ayak dibinde sonlandırmak..Son nefesimi, gözlerimde solacak hayatı senin dizlerinin dibinde yetim martılara bağışlamaktı.....Olmadı...Başaramadık; belki de sadece ben başaramadım..Gittin; cevaplarını en iyi senin bildiğin soruları bana bırakarak gittin..Şimdi öznesiz cümlelerin içinde acıyı taşımakta her bir kelimem.Artık sensiz geçen hayatın içinde ne anlam ifade eder ki bir ikindi vakti sessizce ölmem ? Ne fark eder ki....
Şimdi sevgim dudaklarında pişmanlık kelimeleriyle yan yana anılırken; ben sensizliğin içinde yavaş yavaş kayboluyorum. Bu satırları yazarken yalnızlığın şakağına dayanmış bir mermi kadar soğuk ellerim... Bastığım her tuş ellerimden daha sıcak...Yoksun; bulutlarını kaybetmiş yağmur taneleri gibi çaresiz ve bir o kadar ıslak gözlerim..Sen beni unutsan da, kapatsan da hatıra defterlerini; ben sensizlikte bile “ seni “ yaşayacağım sevgili. Çünkü ben seni bir gün unutmak sevmemiştim ki; ben seni “ içinde boğulduğun ve savaşmaktan öte hep kaçmayı yeğlediğin gerçeklerini bilerek” sevdim...Hem de seni “ senden çok “ severek sevdim...Seni ne kadar çok sevdiğimi- bir zamanlar Cenneti çizdiğim gözlerinin kenarlarına karakış habercisi olan yaşlılık çizgileri düştüğünde – anlayacaksın. Belki de son nefesini vermeden ayak uçlarına düşen kelebeğin gözyaşlarında fark edeceksin seni hangi duygularda sevdigimi...Ama bir gün anlayacaksın....Şimdi tüm çığlıklarımı dindirip sensizliğe diz çökmek...Sensizlikte öznesi “ senin “ olmadığın cümleler kursam ne fark eder ki....
Hatırlar mısın senden önceki hallerimi ? Hayat mektebinde ayrılıktan sınıfta kalmış bir adamdım ben. Bedeni yamalı, yüreği yaralı bir cümleydim ben.. Pansumanı bitmemiş nice yaralar vardı sözlerimde...Tüm cümlelerim devrik..Tüm sözlerim yarım...Kanadı kırık bir kuşun yaralarını sarıp yeniden kanatlanmak için kısa süreliğine dinlendiği sığıntı yeri değildi yüreğin..Canım sıkıldığımda bir süre oynayıp hayatın acı ama gerçek yüzüne döndüğümde geçmişin duvarlarına fırlattığım bir oyuncak değildin sen....Sen benim geleceğe bakan yüzüm; sen benim mutluluğun altına düşülmüş koyu renkteki mührümdün. Sen benim kelimelere sığmayan ömrümdün...
Ben sana “ seninle bir ömür geçirmek için “ mülteci ettim; bedenine sahip olmak için değil. Eğer ben seni bedenin için seviyor olsaydım; gittiğin ve hiçbir zaman gelmeyeceğini bildiğim halde yine seni seviyor olmazdım....Seni sevdim hem de çok..Seni ne soyadına “ benliğimi “ nufüs ettirmek ne de bedeninin tazeliğine yamalı yüreğimi ilmeklemek için sevdim. Ben sadece hayatının önsözünde yer alan cümlenin tek bir satırı olmaya razıydım...Ya da mutluluk adına aldığın binlerce nefesten sadece biri olabilmekti....Olmadı / Ne dudaklarında bir cümle olabildim ne de gözlerinde mutluluğa akıtılmış gözyaşı...Ben sende hep öznesini yitirmiş bir hatıra olarak kalacağım...Yüreğinde hep kapanmaz bir yara olarak geçmişin raflarında tozlanacağım..Çünkü sen hiçbir zaman bana ait olmadın ben hep sana ait olsam da...Evet ben sadece sana aitim./ Dudaklarınla mühürlendiğin dudaklarımda senden başkası olmadı ve hiçbir zaman da olmayacak.../ Sen buna bir türlü inanmasan da ben hep sende yaşayacağım / Sen beni yüreğinde öldürsen de hep sende yaşayacağım...
Ben seni sadece kendime yakın hissettiğim için, acılarım acılarına benzediğin için sevdim....Ben sadece öznesi “ senin olduğun cümlelerin yüklemi..Ben sadece sırtına yüklenmiş acıları kendi yüreğinde taşımayı onur sayacak adamın gözyaşına sirayet etmiş solgun resmi....Belki de yüreğindeki mutluluğun ayak uçlarında umutsuzlukla savaşındaki kazanmaya en yakın duran sevginin tek galibiyeti..Olmadı...Kazanamadık; belki de sadece ben kazanamadım. Gittin..Ardında tüm yenilgileri bana bırakarak gittin..Bir kaç cümleyi geçmeyen ayrılığın sonrası ağır yenilginin “ şeref “ madalyası duruyor sol göğsümün iç cebinde.Bir de ölüm duruyor sonsuza kadar çıktığın yüreğimin son nefesinde...Sadece sana ait olan dudaklarımda sensiz cümle kurmaktansa adının baş harfinde susmak arasında ne fark var ki ? Hayat ile ölüm arasında sen yoksan mutluluğun devrik cümlelerinde yüklem olmak ne fark eder ki ? Her ikisi de acıya mühürlü, sensiz kurduğum her bir cümlenin altı yalnızlığınla örtülü..
Şimdi yüreğinde bana ait ne varsa hepsini sök yerinden..Unut yaşadıklarımızı..Kurut ıslak gözyaşlarımızı...Artık sen bana ait değilsin...Artık senin yüreğinde yaşama hakkım yok...Yüreğinde bana ait tüm izleri silmesin birer birer..Göm beni yalnızlığına..Yeter ki sen göm beni hatıralara..Unut ne olur..Çünkü sen mutluluklara layıksın..Varsın olsun ben “ sensiz “ yaşayayım. Varsın olsun sen başkasına ait olsan da ben hep sende mühürlü kalayım...Unut ne olur...Bir ikindi vakti vur beni..Artık senin yüreğine yabancı olmuşken yüreğim, daha fazla acı çekmesin..Hadi öldür ne olur...Artık benle yaşadıkların gölge etmesin yarınlarında yaşayacağın mutluluklara.Benimle yaşadığın pişmanlıkların dudaklarını ve yüreğini daha fazla kanatmasın..Çünkü sen bana ait olmasan da en çok ben üzülürüm acılarına, kanayan yalnızlığına..En çok üzülürüm mutsuz yarınlarına...Gelmeyeceğini bile bile seni beklerken, sen beni unut ne olur...Artık bana ait kurduğun tüm cümleler geçmiş zaman kipiyle kurulsun..Ben senin tozlu geçmişim olayım..Bugün’lerin ve geleceğin hep mutluluklar dolu olsun sevgili...
Unutmadan sevgili; başkasına ait kollarda olsan da yaşadığını bilmek mutlulukların en güzeli..Sen yaşadıkça ben hep nefes alıyor olacağım.. Uzağında da olsam yakında da olsam ne fark eder ki. Aldığın her nefes; acılara inat tutunduğum tek dal olarak kalacaktır...
Artık zamanı geldi...Sendeki beni öldürebilirsin..
Lakin bendeki “ sana “ dokunma...
Yüreğinde benden kalan tek bir iz varsa,
Gözyaşlarınla yıkamaya çalışma.
Çünkü; ben senin nefesindeyim....
Ben hep seninle var olacağım bunu sakın unutma....
“ Belki bir gün değil;
Ben seni bir ömür boyu yaşayacağım sevgili..Bir ömür boyu.....”