Bizler Kur’an’ı Allah ne emrediyor diye okuma yerine, atalarımızdan intikal eden rivayet ve sanı inançlarımızı, nasıl Kur’an’a aklatırız, onun için bakıyoruz ve okuyoruz. Bu konu ile ilgi bir ayeti sizlere hatırlatmak ve bu ayette geçen bir kelimeye, nasıl Kur’an’ın onlarca ayetine ters düşen anlam verip, Kur’an da çelişki yaratmak pahasına, batıl ve yanlış inancımıza kanıt yaratmaya çalıştığımızı göstermek istiyorum. Önce ayeti yazalım.
Bakara 255: Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İZNİ OLMAKSIZIN, O’NUN KATINDA ŞEFAATTE BULUNACAK KİMDİR? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür. (Diyanet meali)
Özellikle Diyanetin mealini yazdım. Bunun nedenini yazımın sonunda söyleyeceğim. Ayeti okudunuz, ayetin başında Allah’tan başka İLAH yoktur diyor. Peki, İlah ne anlama geliyor? Çünkü Kur’an bu kelimeyi özellikle Kur’an da birçok ayette kullanır. Kitap Ehlinin yaptığı yanlışlara dikkat çekmek içinde, Allah’tan başka İlah yoktur uyarısını yapar. Kimlere yapar bu uyarıyı? Allah’a hiç inanmayanlara mı, yoksa Allah’a iman eden ve ondan başka RAB, ALLAH olmadığını bilenlere mi yapıyor. Elbette Kitap ehline bu uyarı. İLAH kelimesinin anlamı, “KULLUK EDİLEN, KENDİSİNE YÖNELİNEN, TAPINILAN, AZAMETİ KARŞISINDA HAYRETE DÜŞÜLEN, GÖNÜLDEN BAĞLANILAN, HAYRANLIK UYANDIRAN VE SIĞINILAN.” Bu ayetin ilk cümlesinde Allah, Kitap Ehlini özellikle uyarıyor, çünkü Kitap Ehli Allah’ın yanında Veliler, şefaatçiler, Allah dostları edinip ONLARA GÖNÜLDEN BAĞLANIYORLAR, NE DERLERSE YAPIYORLAR ve onlardan yardım diliyorlardı. Halbuki Allah bir çok ayetinde güvenilecek, yardım istenecek Veliniz yalnız benim diyordu.
Ayetin devamında, Allah’ın yanında edindikleri Velilerin, gönülden bağlanıp güvendikleri kişilerin, onları dar durumlardan kurtarıp, Allah katında onlara şefaat edeceğine inandıkları için Allah, onlara şöyle bir soru ile cevap veriyor ve düşünmelerini istiyor. “İZNİ OLMAKSIZIN, O’NUN KATINDA ŞEFAATTE BULUNACAK KİMDİR?” Hatırlatırım bu cümle ikaz, uyarı cümlesi. Dikkatinizi çekerim bu bir soru ve bu soruyu, Allah izin vermediği halde, kendilerine şefaatçiler edinenlere soruyor. Ama batılı aklamak isteyenler, Allah’ın bu sorusunu anlamak istemedikleri için, bu soru cümlesine farklı bir anlam vererek, DEMEK Kİ ALLAH’IN ŞEFAAT ETMESİNE İZİN VERDİĞİ KULLARI VARMIŞ DİYEBİLİYORLAR. HÂLBUKİ ALLAH ŞUNU SÖYLÜYOR, BUNU DİĞER AYETLERİNDEN ANLIYORUZ. ŞEFAAT YANİ BAĞIŞLAMA YETKİSİ YALNIZ BENİMDİR. ÇÜNKÜ BENDEN BAŞKA İLAH YOKTUR. AFFETME VE BAĞIŞLAMA YETKİSİDE YALNIZ İLAH OLANIN YETKİSİNDEDİR DİYOR.
Ayetin devamında Allah, İLAH olan kendisinin gücünden örnekler veriyor ve diyor ki, O uyumaz, göklerdeki her şey onun emrindedir. O kullarının geçmişini ve geleceğini bilir, Onun ilmini bizler bilemeyiz tahayyül bile edemeyiz diye açıkladığı halde, bizler tıpkı Kitap Ehli gibi, yalnız Allah’ın yetkisinde olan İLAH a mahsus ŞEFAAT yetisini, Allah’ın Resulüne ve edindiğimiz Veli kişilere de vererek, aklımızca günahlarımızdan kurtulacağımızı zannediyoruz. Allah ayetinde, İZNİ OLMAKSIZIN, O’NUN KATINDA ŞEFAATTE BULUNACAK KİMDİR sözüyle Allah, BEN HİÇ KİMSEYE BU YETKİYİ VERMEDİM, SİZLER KAFANIZDAN UYDURUYORSUNUZ DİYEREK UYARIYOR İKAZ EDİYOR VE DİYOR Kİ, BEN İZİN VERMEDİĞİM HALDE, KİMMİŞ SİZE ŞEFAAT EDECEK? Anlamak istemeyene sözümüz elbette yok. Amacımız, gerçekleri anlamak isteyeni, Kur’an’ ı anlamaya davet etmektir.
Allah, şefaatin yalnız kendi yetkisinde olduğunu, bakın ayetlerinde nasıl çok açık bizlere bildiriyor ve bakara suresi 255. Ayette uyardığı gibi, BEN İZİN VERMEDİĞİM HALDE, BENİM KATIMDA KİMMİŞ O ŞEFAAT EDECEK DİYOR. Bu yetkisinin yalnız kendisinde olduğunu ve hiç kimseye de bu yetkiyi vermediğini bakın nasıl söylüyor Rabbimiz. Yazdığım ayetin bir öncesine önce bakalım.
Bakara 254: Ey iman edenler! HİÇBİR ALIŞVERİŞİN, HİÇBİR DOSTLUĞUN VE HİÇBİR ŞEFAATİN OLMADIĞI KIYAMET GÜNÜ GELMEDEN ÖNCE, SİZE RIZIK OLARAK VERDİKLERİMİZDEN ALLAH YOLUNDA HARCAYIN. İnkâr edenler ise zalimlerin ta kendileridir. (Diyanet meali)
Bakın Allah 255. Ayetinde izin olmaksızın, yani izin vermediğim halde katımda şefaat edecek kimlermiş diye uyardığı ayetin bir öncesinde, bu konuda zaten açıklama yapıyor ve diyor ki, “HİÇBİR ALIŞVERİŞİN, HİÇBİR DOSTLUĞUN VE HİÇBİR ŞEFAATİN OLMADIĞI KIYAMET GÜNÜ GELMEDEN ÖNCE, SİZE RIZIK OLARAK VERDİKLERİMİZDEN ALLAH YOLUNDA HARCAYIN.” Sizce açıklamaya gerek var mı? Allah bir önceki ayetinde, hiçbir şefaatin olmadığı O günden bahsettiği halde, bir sonrasındaki ayette şefaat yetkisini, bazı kullarıma da verdim der mi? İşte bizler ellerimizle batıl inançlarımıza kanıt yaratmak adına, Kur’an da böyle çelişki yaratıyoruz. Şefaatin yalnız Allah’ın yetkisinde olduğu bazı ayetleri de sizlere hatırlatmak isterim.
Zümer 44: De ki: “ŞEFAAT TÜMÜYLE ALLAH’A AİTTİR. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (Diyanet meali)
Enam 51: KENDİLERİ İÇİN ALLAH’TAN BAŞKA NE BİR DOST, NE DE BİR ŞEFAATÇİ BULUNMAKSIZIN, Rab’lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye, onunla (Kur’an ile) uyar. (Diyanet meali)
Bakara 48: ÖYLE BİR GÜNDEN SAKININ Kİ, O GÜN HİÇ KİMSE BİR BAŞKASI ADINA BİR ŞEY ÖDEYEMEZ. HİÇBİR KİMSEDEN HERHANGİ BİR ŞEFAAT KABUL OLUNMAZ, FİDYE ALINMAZ. Onlara yardım da edilmez. (Diyanet meali)
Zümer 43: YOKSA ALLAH’TAN BAŞKA ŞEFAATÇİLER Mİ EDİNDİLER? DE Kİ: “HİÇBİR ŞEYE GÜÇLERİ YETMESE VE DÜŞÜNEMİYOR OLSALAR DA MI?” (Diyanet meali)
Yazdığım ayetlerin tamamında Allah, şefaatin yani bağışlamanın yetkisi yalnız benimdir dediği halde, bizler bir ayette geçen bir kelimeye yanlış anlam verip, diğer ayetlerle çelişmesini umursamayıp, bakın demek ki bu ayette Allah, şefaat yetkisini Resullerine ya da Veli, alim kişilere de vermiştir nasıl deriz, doğrusu anlayamıyorum. Hâlbuki Zümer 43. Ayetinde Allah, kendisinden başka şefaatçi edinenleri uyarıp, bakın ne diyor. “YOKSA ALLAH’TAN BAŞKA ŞEFAATÇİLER Mİ EDİNDİLER?” Kur’an dan nasiplenmeyip imanını batıl ile yaşayanlara, Kur’an gerçeklerini anlatmak çok zor biliyorum ama yine de hatırlatmak her Müslüman’ın görevidir. Bakın Allah, Resulüne bu konuda neler diyor. Acaba Allah’ın Resulü kendi günahları için ne yapmasını istiyor Allah.
Muhammed 19: Bil ki Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. HEM KENDİNİN, HEM DE İNANMIŞ ERKEK VE KADINLARIN GÜNAHLARININ BAĞIŞLANMASINI DİLE! Allah, gezip dolaştığınız yeri de, içinde kalacağınız yeri de bilir. (Diyanet meali)
Dikkat ettiyseniz yazdığım tüm ayetleri, özellikle Diyanetin mealinden aldım. Bu ayette de Allah Resulüne, kendi günahların ve iman ettiğine şahit olduğun kadın ve erkeklerin günahlarının bağışlanması için bana dua et diyor. Hani Allah’ın Resulünüm şefaat yetkisi vardı? Kendi günahını bile affetme yetkisi olmayan Resulün, bizlerin günahları için nasıl şefaat edeceğini söyleriz. HATIRLATIRIM ALLAH KENDİSİ VE DİĞER İMAN EDEN MÜSLÜMANLARIN GÜNAHLARI İÇİN DUA ET DİYOR. Burada bahsedilen, Resulün tanıdığı, imanından emin olduğu arkadaşlarından bahsediliyor. Hatta Allah cehennem cezası vermiş bir kişi ile ilgili, Resulüne bakın ne diyor ve uyarıyor Rabbimiz.
Zümer 19: HAKKINDA AZAP SÖZÜ (HÜKMÜ) GERÇEKLEŞENLER, HİÇ ONLAR GİBİ OLUR MU? CEHENNEMLİKLERİ SEN Mİ KURTARACAKSIN? (Diyanet meali)
Tekrar hatırlatmak istiyorum, yazdığım ayetlerin tamamı Diyanet mealinde alınmadır. Ayetlerin tamamında Allah açık ve net bir şekilde, şefaat yetkisi yalnız Allah’ındır, bu yetkiyi ben hiç kimseye vermedim dediği halde, Diyanet ne yazık ki hala camilerde ve din görevlileri tarafından Müslümanlara, ŞEFAAT YA RESULALLAH demeye ve şefaat edecek Allah’ın yetki verdiği kişilerinde olacağı anlatılmaktadır. Peki, Allah’ın bu yetkiyi kime verdiklerini nasıl bileceğiz? Aslında yakın zamanda, bu yanlışımızın cezasını toplum olarak çektik ama ders almadığımız anlaşılıyor. Çünkü edindikleri Veli kişilerin de şefaatçi olduklarını söylemelerini, doğrusu anlamak hiç mümkün değil. Çünkü Allah Kur’an da uyarmış ve KİMİN EN DOĞRU YOLDA GİTTİĞİNİ, KİMİN TAKVACA ÜSTÜN OLDUĞUNU YALNIZ BEN BİLİRİ DİYOR. Bu ayetlerden de anlıyoruz ki bizler, hiç kimsenin imanını değerlendirip, bu kişi Allah dostu, bu insan çok iyi Müslüman diyerek, onun her sözüne şüphe duymadan güvenemeyiz. Yada tam tersini söyleyip, inançsız imansız diyemeyiz. Din adına güvenilecek ve sorgusuz inanılacak yalnız Allah dır, onun kitabı Kur’an dır.
Dilerim Kur’an’ı rehber alarak, yaşadığımız bu hatamızı fark eden Allah’ın halis kullarından oluruz. Eğer fark edemezsek, bizleri daha çok Allah ile aldatanların tuzağına düşeriz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAKLinklerin Görülmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapLinklerin Görülmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapLinklerin Görülmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapLinklerin Görülmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapLinklerin Görülmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş Yap