Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapKüçüklüğümden bir günü hatırlıyorum da annem ile babam geliyor aklıma. Bana kitap okuma sevgisini, dünya ülkelerini, orada yaşayan insanlar ve uluslar hakkında kendi bilgi dağarcıkları ve gördükleri ölçüsünde bir şeyler anlatan cesur yürekli insanlar olarak tanımlarım onları. Kitap okuma sevgisini bana onlar aşıladı. Yeni yeni bir şeyler öğrenmem için hep çabaladılar. İnsanın yaşı ne olursa olsun anne ve babasından hep bir şeyler öğreniyor.
Babalar gününe az kaldı. Anneler günü sırasını savdı. Şimdi babalar günü geliyor. O günde anneler günü gibi, bir gün hatırlanacak ve diğer günler arasına katılacak. O kadar çok özel, anlamlı ve önemli gün var ki, insan neyi, nerede, nasıl kutlayacağını bazen şaşırıyor. Bazen de hayat ve zaman buna imkan vermiyor.
Her zaman savunduğum, böyle özel günlerin bir gün dahi olsa kutlanması. Hele şu zamanda bir gün bile olsa hatırlanmak, bir insanın yüreğine mutluluk kıvılcımları verir. O mutluluk kıvılcımları çoğalır, çoğalır ve başka yüreklere mutluluk ateşi olarak geri döner. Mutluluk ateşi soğuktan üşüyen yürekleri ısıtmaya yeter. Bir sevgi, mutluluk çemberi oluşur. O çember gelir ve birbirleri için çarpan kalpleri bir noktada buluşturur ve bu çember bir gün gelir senide içine alıverir.
Böyle düşünüyorum. Ki, umarım herkesin böyle günlerde yürekleri mutluluk ateşi ile dolsun. Sevgi çemberi 2009 babalar gününde de olsun.
Küçüklüğüme ait fakat, babalar gününe özel olmayan bir anekdotu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Babam ile annemin kendilerine ait bir kitaplıkları vardı. Günün stresinden, iş yorgunluğundan ve en önemlisi de ben onları öyle biliyorum, kitap okuma sevgilerinden kitaplığın bulunduğu odanın bir köşesine annem, bir köşesine babam çekilir ve birbirlerine hiç rahatsızlık vermeden kitaplarını okurlardı. Bu her gün olurdu. Kitap okumayı bir iş, bir görev gibi görmezlerdi. Onlar kitaplarını okurlarken, aynı zamanda beraber oldukları içinde mutluydular. Beraber paylaştıkları ve haz aldıkları ortak bir noktaları vardı. O da kitaplardı.
Gelelim benim babalar günü ile bağlantı kuracağım anekdotuma. Bir gün okuldan eve çok kızgın bir şekilde dönmüş, arkadaşlarımla kavga etmiştim. Babam ve annem sebebini öğrenmek istiyorlardı. Söylemek istemiyordum. Ne yapacağımı bilemiyordum. Akıl danışacağım tek kişi annem ve babamdı. Ama bazen insan, ailesine hele de yetişme çağında olan bir çocuk için bazen bazı şeyleri söylemesi imkansız hal alıyordu o zamanlar.
Annem ve babam üzüldüğümü görüyor, onlarda üzülüyorlardı. Her ikisi de beni kolumdan tutup bir koltuğa oturttular. Önce söze annem başladı. “Bak kızım hırsla kalkan zararla oturur diye bir söz vardır. Lütfen! Kızgınlığın kime veya neye ise on saniye bir düşün, kendini rahat bırak. Bak! on saniye sonucunda göreceksin mantığın yüreğini yumuşatacak. O zaman ne kendine zararın olacak, ne de bir başkasına” demişti. Annemin bu sözü o gün bugündür bir öğüt, bir felsefedir benim için.
Sonra babam konuştu. Bir şeyden kızgınlığını almak istiyorsan ilk önce kendi yüreğinden al. Çünkü bu kızgınlık bir gün gelir senin canını yakar demişti. Yıllar sonra babamın bu sözüne benzer bir söz Yaprak dökümü dizisinde Ali Rıza Beyin gelini Ferhunde’ye ithafen söylediği bir sözle benzerlik gösterdi. Bu söz şöyleydi, “İnsanın kötü huyu dikenidir. O diken bir gün gelir sana batar” . O an babamın bana yıllar öncesinde söylediği söz hafızamda tekrar canlandı. Benim babamı böyle özel günlerde anmam için bir sebepti bu düşünce.
Bir babanın ya da bir annenin evlatları için yapamayacağı, göğüs geremeyeceği zorluklar yoktur. Adeta çocukları için kendilerini siper ederler. Bu yüzden okuyucularımla her anne babanın kutsal olduğu sözünü ve düşüncesini tekrar bende paylaşmak istiyorum. İnsanların içinde nasıl kötü huylu insanlar var ise, anne ve babanın da ilgisiz olanı mutlaka vardır. Yalnızca bu kötü durum, ileride anne ve baba olacak çocukların mutsuz bir evlilik ya da kötü ilgisiz bir anne baba olmalarına sebep olmamalıdır. Her birey kendinden sorumludur. Kötüden daha iyiyi alıp çıkarmak, bunu benimsemek hayatta gideceğin ve istediğin yolu belirlemek, onu yaşamak ve yaşatmak demektir.
Ben babalar gününe ve benim babama özel bana öğüt veren ve bugüne kadar bir kulağımdan girip, öbür kulağımdan çıkmayan, çoğu okuyan kişinin de üzerinde düşüneceğini sandığım küçük bir anekdotu paylaşmak istedim. Bu yüzden babam ve anneme önce teşekkür ederim. Gidecekleri yolu evliliklerine başlarken belirledikleri için.
Herkesin babası ile hatırlayabileceği güzel günlerin olması dileğiyle. Bütün babaların ve çocukların 2009 yılı ve bundan sonraki kutlayacakları babalar günü kutlu olsun.
Yazan : Melodi Akçay