Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: AŞKA HAYIR DENMEZ
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 1002
Google Özel Arama

Gönderen Konu: AŞKA HAYIR DENMEZ  (Okunma sayısı 1002 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    Sut@nesi

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 2090
  • Rep: +114/-1
  • Cinsiyet: Bayan
    • MSN Messenger - sutanesi@sevdaligul.com
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
AŞKA HAYIR DENMEZ
« : 22 Mayıs 2007, 11:31:22 »


 

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Aşkı planlayabilir misiniz? Aşık olacağınız zamanı önceden kestirebilir misiniz? Peki aşkınızın kime yöneleceğini? Siz yüreğinizi aşklara kapatırken zaman geçip gidiyor. Elinizde de koca bir hiç kalıyor.

        Aşka set çekip, ' Şu aralar aşka ayıracak vaktim yok'' diyenler. İnsanın 'Nasıl yani?'diye sorası geliyor. Aşka vakit ayıramamakta ne demek? Günlük iş planı yapar gibi mi olacak yani? 'Dur önce evi temizleyeyim, ardından işe gideyim, elektrik, su telefon faturalarını yatırayım sonra da aşık olurum' mu diyeceksiniz? Yok böyle bir şey...

        Huzur mu? Aşk mı?

        Huzurunu bozmak istemeyen insanlar vardır birde... çünkü sarp ve zorludur aşkın yolları. Çok şeyi göze alacaksınızdır kuşkusuz. Aşk sizi darmadağın edebilir. Bütün düzeniniz bütün hayatınız bir anda değişebilir. Uykusuz geceler, iç sıkıntıları, kıskançlıklar, yürek çarpıntıları, göz yaşları ve hiç dinmeyecek bir özlem yapışır yakanıza.

        Durup dururken ağlamaya başlarsınız. Hayatın hep komik yanlarıyla ilgilenirken bir alınganlık peydah olur. Her şeye bir anlam yüklemeye , ortaya söylenmiş sözleri üzerinize almaya başlarsınız.

        Ya korkular... Uzak kalmaya dayanamazsınız. Bir tek günü bile onsuz geçirmek işkence gibi gelir size. İmkansızlıklar, umutsuzluklar birbiri ardına sıralanıp durur. Aşktan sadece huzur ve zevk bekliyorsanız, yanlış yoldasınız. O zaman mevsimleri bile olmayan bir dünyaya sığınmanız daha iyi olacaktır.

        Orada istediğiniz huzuru bulabilirsiniz belki ama ne gülüşünüz tamdır, ne de mutluluğunuz.

        Gerçek aşk olayı

        Birde gerçek aşkı arayanlar var. Aslında bu aşkı kategorilere ayırmaktan başka bir şey değil. 'Gerçek Aşk' diye bir kavram varsa, ' gerçek olmayan aşk' ' sahte aşk' gibi kavramlarda olmalı. Bir de 'temiz aşk' kategorisi var. Peki 'kirli aşk' nasıl olacak o zaman?

        Aşka yüklenen bu sıfatlar aslında insanların taşımaktan hoşlanmadığı sıfatlar. Aşkın gidişatını davranışlar belirlediğinden ' gerçek' yada ' sahte' olanlar işte bu davranışlardır.

        Kandırmanın, yalanın, sahtekarlığın, iki yüzlülüğün ve bunların benzeri onlarca sının tek sorumlusu insandır. Ve biz, insanlara konduramadığımız bu sıfatları büyük rahatlıkla aşka yapıştırabiliyoruz. Birini sevebilmenin en önemli koşulu kendini sevebilmektir. Kendini sevmeyen insanların başkasını verecek sevgisi yoktur. Kendini seven insanların da sahtekar iki yüzlü ya da yalancı olabileceğini düşünemiyorum. ' Kötü' diye nitelendirebileceğimiz davranışları rahatlıkla yapabilen insanın kendisini sevmesi mümkün değil.

        Aşkın içinde, tutku, özlem, şehvet, hüzün, sevinç ve hatta acıda vardır ama aşkın içinde sahtekarlık, yalancılık, iki yüzlülük girdiği anda o aşk olmaktan çıkar, çirkin bir oyun haline gelir.

        İşte bu noktada önemli olan seçimlerimizdir. Yaşadığımız her şeyden biz sorumluyuz çünkü. Elbette aşık olduğumuz kişilik her yönüyle ilk anda tanımamız mümkün değil. Zamanla her davranışı değerlendirme olanağını bulacaksınızdır kuşkusuz. ' aşkın gözü kördür' derler ya bu doğru bir söz değil. Kör olan insandır sadece görmek istediğini görür.

        Sonuçta aşkın hayatımıza katacağı şeyleri belirlemek bizim elimizde. Yaşanılan aşk insanın aynası olmalı.


Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap  Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap  Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap  Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap 
Nedir bu aşk?

Büyük bir kentin hengamesi gibi kulağımızı uğuldatan ve aslında bu gürültüyü çıkarmasından pek de rahatsızlık duymadığımız.

İyi ki varsın dedirten, ama kimi zaman yetersiz kalan...

Emirleri hep kendi veren...

Her defasında sonsuz bir yolculuğa çıktığımızı düşündüren ve yolculukta en fazla

gereken eşyayı evde bıraktığımızı düşündürtecek kadar şüpheli.

Biz daha kapıyı yeni çalıyor diye düşünürken o çoktan içimizde bir yere yerleşmeyi bilecek kadar kurnaz.

Kapıdan kovulsa bacadan girecek kadar inatçı.

Yaşadığımızda bize çok tanıdık gelecek senli benli...

Herkesin yüreğinde, gözünde, içinde, teninde olan...

Sade gibi görünen ama içinden çıkmayacak kadar karışık...

Dudaklarımızı dişletecek kadar çıldırtan ama mükemmel...

Aklımızı karıştıran ama baktıkça hayranlık duyduğumuz bir çift göz...

Dokundukça vazgeçemediğimiz, müptelası olduğumuz bir ten...

Soluk alışımız kadar kısa sürede kanıksadığımız ama yine de bizi sormadan gittiğinde kendimizi kirletilmiş gibi hissetmemize neden olan...

Sadece yıldızların şahit olmasına izin verebileceğimiz kaçamak bir sokak öpüşmesi...

Hep beş dakikası var dememize karşın saatlerce beklemeyi göze aldığımız bir randevu...

Geceleri uyurken yanımızda olduğunu hayal ettiğimiz ve yatağımızda her zaman yer bulabilecek en seçkin misafirimiz...

Yaparken keşfetmekten zevk aldığımız, her parçasını içimize yavaşça sindirdiğimiz ve bütüne ulaştığımızda sonsuz bir keyif duyduğumuz bir puzzle...

Kuralları kendisi koyarken bize karşıdan sırıtan, yaşarken zamanı yetiremediğimiz, geldiğinde sormadığı gibi giderken de bir eyvallah demeyecek kadar dünyalar hakimi...

Öfkemiz, zayıflığımız, şiddetimiz, gücümüz, kahkahamız, gözyaşımız, geçmişimiz, geleceğimiz, yorgunluğumuz, enerjimiz...

Hayatın taa kendisi

AŞK
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
1 Yanıt
1170 Gösterim
Son İleti 23 Aralık 2007, 09:15:46
Gönderen: sevdaligul
11 Yanıt
2290 Gösterim
Son İleti 30 Eylül 2008, 08:58:59
Gönderen: Felex
0 Yanıt
1106 Gösterim
Son İleti 19 Ağustos 2008, 19:35:57
Gönderen: sevdam_ona(sav)_olsun
1 Yanıt
887 Gösterim
Son İleti 19 Temmuz 2010, 19:54:39
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
691 Gösterim
Son İleti 23 Temmuz 2010, 03:11:38
Gönderen: igneci