Nedense eskiler hep kiymetlilerini yastık altında saklarmış ?
En güvenli yerin orası olduğunu düşünürlermiş.Bizlerde çocukken bayramlıklarımı zı , yada yeni alınan eşyalarımızı yastık altında okşayarak saklayıp tatlı uykulara dalmazmıydık.
Büyünce de aşklarımızı yastık altında saklamaya başladık galiba. Hep yeni kalsın , bizim olsun, kimselere el sürmesin diye .Oysa hep el değdi ,yeni tarafları kalmadı hiç . Doğru yerde mi saklayamadık acaba ? Yoksa yerleri orası değilmiydi ?
Aşkın hep özenilen tarafı incinmiştir, eksik kalmıştır.Bir zaman sonra aşk boyut değiştirip yerini sevgi gibi , tutku gibi başka duygulara bırakmıştır.Bu duygular ki hep kalıcı olan diye hikayeler de felsefeler yaratılmıştır.
Neden aşk hep kalıcı olmaz ki ? Neden hep boyut değiştirmeye maruz bırakılır ki ?
Bunun başka förmülü yokmudur ki ?
Aşk bir ömür boyu olmaz mı ? Peki ben yastık altında saklasam bir ömür boyu sürmez mi ?
Sürer elbet , sürer iki gözüm de bu aşka nazarlar değer. Yastık altı olan her şey gibi onuda karıştırmak isterler , gizliliği olduğundan yasak olduğunu sanırlar , kılıfını değiştirmeye sinen kokuyu silmeye kalkarlar.Başı mı yastığa koyduğumda rahatsız ederler sonra seni benide.Uykuları mızı kaçırırlar
Aşkı alsam sandıklara saklasam o da olmaz .Günü gelince sandığın açılıp yer değiştirme vakti gelir her çeyizlik dantel gibi.Oysa ben işlemişim onu yüreğimle, gözümle , hatta gözyaşımla.
Aşkı saklayacak yer bulamaz olduk artık hayatta .Saklanacak, özenilecek tarafı mı kalmadığından yoksa yaşanası aşklar geçmişte mi kaldığından bilemiyorum.
Şimdi ben başımı yastığıma koyduğumda aşkı gökyüzüne bırakıyorum , dönüp gelsin de yastığımın altına kendi saklansın diye...
aLıntı