Başkalarını üzmemek, onların sevgi ve ilgisini kazanmak için sürekli ihtiyaçlarını erteleyen kişiler, bir süre sonra aşırı yüklenmenin getirdiği psikolojik sorunlarla yüz yüze gelebiliyor.
İnsan ilişkileri, fedakâr olmayı gerektirmektedir. İyiliksever ve fedakâr kişiler her zaman sevilmekle beraber bu konuda da ölçülü olunmalıdır. Mükemmeliyetçilik ve insan ilişkilerinde fazla duyarlılık bu konuda aşırılığa yol açarken kaygı bozukluğuna da sebep olmaktadır. Kişinin insan ilişkilerinde sınırlarını aşırı zorlaması ve fedakârlık konusundaki bazı duygu ve düşünce şekilleri, psikolojik problemlerden biri olan kaygı bozukluğunun nedenleri arasındadır. Başka kişileri üzmemek veya onların sevgi ve ilgisini kazanmak için sürekli ihtiyaçlarını erteleyen kişiler, bir süre sonra aşırı yüklenmenin getirdiği psikolojik veya organik sorunlar yaşarlar.
Sürekli fedakârca davranması gerektiğini düşünen kişi, bunun olumsuz sonuçlara yol açmaması için kendinden beklenen fedakârlığın gerçekten önemli ve gerekli olup olmadığını iyi düşünmelidir. Zira yaptığı fedakârlık başkalarının sorumluluklarını yerine getirememesine ya da ertelemesine sebep olabilir. Bazı kişilerde aşırı fedakârlığa yol açan düşünce şekli "kesinlikle başkasını üzmemeliyim, kalp kırmamalıyım"dır. Hassasiyet sahibi olmak güzeldir. Fakat aşırı hassasiyet olumsuz sonuçlar doğurur. Yanlış anlaşılma endişesi de kişinin aşırı fedakârlık yapmasına yol açar. Bununla beraber sınırları iyi bilip gerektiğinde "hayır" diyebilmek aşırı fedakârlığın olumsuz sonuçlarını azaltır. Aşırı fedakâr kişiler çoğu zaman farkında olmadan başkalarının sorumluluklarını yerine getirmesine de engel olurlar. Duyarlı bir kişi sınırlarını bilirse aşırı fedakâr davranmak yerine başkalarına sorumluluğunu hatırlatarak yapılması gerekenin ihmal edilmesini önlemiş olur. İş bölümü, ekip çalışması hem yapılması gereken vazifenin, işin yerine gelmesini sağlar hem de bazı kişilerin aşırı fedakârlıkta bulunarak zarar görmesini de önler.
Bazı insanlar sürekli fedakârlık yapar ve kendileri de fedakârlık beklerler. Beklentileri karşılanmayınca insanlara kırgınlıkları aşırı strese yol açar. Önemli olanın kendi davranışlarımız olduğunu, başkalarının durumlarını bizim bilemeyeceğimizi düşünmek bu kırgınlıkları azaltır. Kendisi durumunu ifade etmeden anlaşılmayı bekleyen bazı kişilerde bu durum ve aşırı zorlanma öfke patlamalarına, sinir krizlerine yol açmaktadır. Çok sakin görünüp de zaman zaman aşırı tepkili davranan kişilerin çoğu, duygu ve ihtiyaçlarını zamanında ifade etmeyen kişilerdir. Kişi hem kendisinin hem de başkalarının hata yapabileceğini, önemli olanın kendisini geliştirmesi ve hatalardan ders alması olduğunu düşünürse başkalarının hatalarından da daha az etkilenecektir.
Alıntı