ANTALYA
Birbirinden güzel çeşitli sub-tropikal bitkilerin süslediği, Antalya Körfezi ile bütünleşen Bey Dağları'nın arasında falezler üzerinde kurulmuş, kışı olmayan, yılın hemen hemen her gününde denize girilebilen sıcak iklimi ile Antalya yöre halkı ve konukları için küçük bir cennettir. Kara ile deniz, kilometrelerce uzanan plajlarla ya da sarp kayalıklarla birbirine kavuşur. Kıyı şeridinde her türlü tropikal bitki görülebilir. Yer yer dev boyutlara ulaşan kaktüs türleri Antalya'ya ilk kez gelenlerin hemen dikkatini çeker. Toros Dağları arasında kendine özgü yarlar,uçurumlar ve özellikle kıyıya yakın kesimlerde mağaralar ve irili ufaklı koylar ile kumsallar bölgeye doğa harikası bir görünüm kazandırmaktadır.
Torosların güney yamaçlarından kaynaklanan çok sayıda irili ufaklı berrak ve tertemiz akarsular geçtikleri yerlerde ve denize dökülürken eşine ender rastalanan güzellikle çağlayanlar oluştururlar. Ovalar alivyonlu topraklar ile zengin tarım arazisi karakteri vermektedir. 590 Km.lik sahil bandının 290 Km.si doğal kumsallardan oluşmaktadır. Antalya’nın özgün coğrafi özellikleri, insanlık tarihinin Bölgede birçok medeniyetler yaşatmış olmasının başlıca nedenidir.
Antalya'nın Nüfusu
Antalya 1927’de nüfus büyüklüğü açısından 63 il arasında 29. sırada yer alıyordu. Kilometrekareye düşen kişi sayısı 1927'de yaklaşık 11 iken, 2000 yılında bu sayı 83’e yükselmiştir.
Antalya’nın ortalama hane halkı büyüklüğü yavaş bir şekilde azalmaktadır. 1955’te Antalya'nın ortalama hane halkı büyüklüğü 5.3 iken, 2000 yılında 4 kişiye düşmüştür. Son 73 yılda Türkiye'nin nüfusu yaklaşık beş kat artış göstermiştir. Aynı dönemde Antalya nüfusu da yaklaşık 8.3 kat artmıştır. Antalya'nın en düşük yıllık nüfus artışı binde 11 ile 1935-40 döneminde, en yüksek yıllık nüfus artışı ise binde 47.9 ile 1985-90 döneminde görülmüştür.
1927 yılında Antalya ülke nüfusu içinde yüzde 1,5'lik bir paya sahipken, 2000 yılında bu oran yüzde 2.5'a yükselmiştir. 1927'de Antalya’da yüzde 17.2 olan şehirde yaşayan nüfus payı, 2000 yılında yüzde 54.5'e yükselmiştir.
Antalya genelinde erkek ve kadın nüfusun yarısı 28 yaşından gençtir. Antalya nüfusunun yüzde 59'unu Antalya doğumlular oluşturmaktadır.
Antalya’da işsizlik oranı yüzde 7.9’dur. Antalya'da 12 ve daha yukarı yaştaki nüfus içinde işgücüne katılma oranı yüzde 60 olup, cinsiyete göre farklılık göstermektedir. Bu oran erkek nüfus için yüzde 73, kadın nüfus için yüzde 46'dır.
Antalya Büyükşehir Belediyesi sınırı içerisinde toplam nüfus: 700.027 kişidir.
Kent Ekonomisi
Antalya ekonomisi "3T" olarak adlandırılan, "Turizm, Tarım, Ticaret" sektörleri üzerine yoğunlaşmıştır. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin faaliyet kollarına göre dağılımı; yüzde 60 ticaret, yüzde 17 inşaat, yüzde 17 turistik hizmet, yüzde 15 sanayi veya üretime dönük sektörler şeklindedir.
Üretim, ticaret ve dağıtım alanında faaliyet gösteren üyelerin yaklaşık yüzde 20'si tarım veya gıda ile ilişkilidir. Ticaret kesimi olarak nitelenen firmaların önemli bir kısmı turizmle ilgilenmektedir.
Antalya Bölgesi'nde 1980'li yıllarda atılım yapmaya başlayan turizm sektöründe bugün; bakanlık ve belediyeden belgeli yaklaşık 400 bin yatak kapasitesi ile Türkiye'nin turizm başkenti durumuna gelinmiştir. Türkiye'ye gelen turistlerin yüzde 40'ını Antalya ağırlamaktadır. Bölgedeki turizm yatırımlarının değeri 30 milyar dolara yaklaşmaktadır. Yılda ortalama 5 milyon turist ağırlayan Antalya'nın Türkiye ekonomisine yıllık katkısı 5 milyar dolar düzeyindedir.
Antalya uygun ekolojisiyle de önde gelen bir tarım merkezidir. Sera üretiminde Türkiye'nin en önemli bir yeridir. Bu özelliğiyle, başta büyük iller olmak üzere ülkemizin birçok bölgesinin dört mevsim sebze ve meyve tedarikçisi durumundadır. Antalya birçok meyvede Türkiye üretiminde en yüksek paya sahip durumdadır. Sebze ve meyve ihracatı ile kesme çiçek ihracatı, ilin önemli gelir kaynakları arasındadır. Antalya'da tarım ürünleri ihracatı 2002 yılında 80 milyon doları bulmuştur.
Antalya, ekonomik, demografik ve sosyal özellikleri itibariyle Türkiye'nin en gelişmiş illerindendir ve gelişme trendi hızlanarak sürmektedir. Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) "İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (1998)", Antalya'nın ekonomik ve sosyal yapısı ve nispi gelişmişlik düzeyi açısından Türkiye'nin 7. ili olduğunu belirlemiştir. Antalya, sanayi merkezi olan beş batı ili ve Başkent Ankara'dan sonra gelişmişlik sıralamasında 7. sırayı almıştır.
Öte yandan, gelişmişlik analizi Akdeniz Bölgesi için yapılırsa, Antalya'nın diğer güney illeri içinde lider durumda olduğu görülmektedir. Antalya, birer sanayi merkezi olan Adana, İçel ve diğer bölge illerinden daha hızlı gelişmekledir.
Bölgede sanayi, turizme ve tarıma endeksli biçimde gelişme kaydetmiştir. 1950'li yıllarda Sümerbank ve Antbirlik tesisleriyle devletin öncülüğünde başlayan sanayileşme gayretleri sonucunda bugün Antalya'da değişik ölçeklerde 170 sanayi siciline sahip firma bulunmaktadır. Organize Sanayi Bölgesi ve Serbest Bölge dışında, Antalya'da üçü merkezde olmak üzere, 11 küçük sanayi sitesi bulunmakta ve buralarda 20 bin kişilik istihdam sağlayan 5 bin 400 işyeri faaliyet göstermektedir. Bu gelişmeye rağmen Antalya sanayi alanında olması gereken yerde değildir. Sanayi sektörünün gayrisafi hasıla içindeki payı Türkiye genelinde %28 iken, Antalya'da %7 düzeyindedir. Şüphesiz bunun nedeni Antalya'da turizm ve tarımın önemidir.
Antalya, son yıllarda dünyanın sayılı yat üretim merkezleri arasında adını duyurmaya başlamıştır. Antalya Serbest Bölgesi'nde en son teknoloji ve konforla üretilen milyon dolarlık "ultralüks" yatlardan alabilmek için, birçok kişi adeta sıraya girmiş durumdadır.
Vergi avantajının yanı sıra, ucuz ama kaliteli işçilik, yat üretim firmalarının Türkiye'yi ve Antalya'yı seçmesinde önemli rol oynuyor. Antalya Serbest Bölgesi'nde yat firmalarında yaklaşık 500 işçi istihdam edilmektedir.
Kent Ekonomisi
Antalya ekonomisi "3T" olarak adlandırılan, "Turizm, Tarım, Ticaret" sektörleri üzerine yoğunlaşmıştır. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin faaliyet kollarına göre dağılımı; yüzde 60 ticaret, yüzde 17 inşaat, yüzde 17 turistik hizmet, yüzde 15 sanayi veya üretime dönük sektörler şeklindedir.
Üretim, ticaret ve dağıtım alanında faaliyet gösteren üyelerin yaklaşık yüzde 20'si tarım veya gıda ile ilişkilidir. Ticaret kesimi olarak nitelenen firmaların önemli bir kısmı turizmle ilgilenmektedir.
Antalya Bölgesi'nde 1980'li yıllarda atılım yapmaya başlayan turizm sektöründe bugün; bakanlık ve belediyeden belgeli yaklaşık 400 bin yatak kapasitesi ile Türkiye'nin turizm başkenti durumuna gelinmiştir. Türkiye'ye gelen turistlerin yüzde 40'ını Antalya ağırlamaktadır. Bölgedeki turizm yatırımlarının değeri 30 milyar dolara yaklaşmaktadır. Yılda ortalama 5 milyon turist ağırlayan Antalya'nın Türkiye ekonomisine yıllık katkısı 5 milyar dolar düzeyindedir.
Antalya uygun ekolojisiyle de önde gelen bir tarım merkezidir. Sera üretiminde Türkiye'nin en önemli bir yeridir. Bu özelliğiyle, başta büyük iller olmak üzere ülkemizin birçok bölgesinin dört mevsim sebze ve meyve tedarikçisi durumundadır. Antalya birçok meyvede Türkiye üretiminde en yüksek paya sahip durumdadır. Sebze ve meyve ihracatı ile kesme çiçek ihracatı, ilin önemli gelir kaynakları arasındadır. Antalya'da tarım ürünleri ihracatı 2002 yılında 80 milyon doları bulmuştur.
Antalya, ekonomik, demografik ve sosyal özellikleri itibariyle Türkiye'nin en gelişmiş illerindendir ve gelişme trendi hızlanarak sürmektedir. Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) "İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (1998)", Antalya'nın ekonomik ve sosyal yapısı ve nispi gelişmişlik düzeyi açısından Türkiye'nin 7. ili olduğunu belirlemiştir. Antalya, sanayi merkezi olan beş batı ili ve Başkent Ankara'dan sonra gelişmişlik sıralamasında 7. sırayı almıştır.
Öte yandan, gelişmişlik analizi Akdeniz Bölgesi için yapılırsa, Antalya'nın diğer güney illeri içinde lider durumda olduğu görülmektedir. Antalya, birer sanayi merkezi olan Adana, İçel ve diğer bölge illerinden daha hızlı gelişmekledir.
Bölgede sanayi, turizme ve tarıma endeksli biçimde gelişme kaydetmiştir. 1950'li yıllarda Sümerbank ve Antbirlik tesisleriyle devletin öncülüğünde başlayan sanayileşme gayretleri sonucunda bugün Antalya'da değişik ölçeklerde 170 sanayi siciline sahip firma bulunmaktadır. Organize Sanayi Bölgesi ve Serbest Bölge dışında, Antalya'da üçü merkezde olmak üzere, 11 küçük sanayi sitesi bulunmakta ve buralarda 20 bin kişilik istihdam sağlayan 5 bin 400 işyeri faaliyet göstermektedir. Bu gelişmeye rağmen Antalya sanayi alanında olması gereken yerde değildir. Sanayi sektörünün gayrisafi hasıla içindeki payı Türkiye genelinde %28 iken, Antalya'da %7 düzeyindedir. Şüphesiz bunun nedeni Antalya'da turizm ve tarımın önemidir.
Antalya, son yıllarda dünyanın sayılı yat üretim merkezleri arasında adını duyurmaya başlamıştır. Antalya Serbest Bölgesi'nde en son teknoloji ve konforla üretilen milyon dolarlık "ultralüks" yatlardan alabilmek için, birçok kişi adeta sıraya girmiş durumdadır.
Vergi avantajının yanı sıra, ucuz ama kaliteli işçilik, yat üretim firmalarının Türkiye'yi ve Antalya'yı seçmesinde önemli rol oynuyor. Antalya Serbest Bölgesi'nde yat firmalarında yaklaşık 500 işçi istihdam edilmektedir.
Kent Ekonomisi
Antalya ekonomisi "3T" olarak adlandırılan, "Turizm, Tarım, Ticaret" sektörleri üzerine yoğunlaşmıştır. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin faaliyet kollarına göre dağılımı; yüzde 60 ticaret, yüzde 17 inşaat, yüzde 17 turistik hizmet, yüzde 15 sanayi veya üretime dönük sektörler şeklindedir.
Üretim, ticaret ve dağıtım alanında faaliyet gösteren üyelerin yaklaşık yüzde 20'si tarım veya gıda ile ilişkilidir. Ticaret kesimi olarak nitelenen firmaların önemli bir kısmı turizmle ilgilenmektedir.
Antalya Bölgesi'nde 1980'li yıllarda atılım yapmaya başlayan turizm sektöründe bugün; bakanlık ve belediyeden belgeli yaklaşık 400 bin yatak kapasitesi ile Türkiye'nin turizm başkenti durumuna gelinmiştir. Türkiye'ye gelen turistlerin yüzde 40'ını Antalya ağırlamaktadır. Bölgedeki turizm yatırımlarının değeri 30 milyar dolara yaklaşmaktadır. Yılda ortalama 5 milyon turist ağırlayan Antalya'nın Türkiye ekonomisine yıllık katkısı 5 milyar dolar düzeyindedir.
Antalya uygun ekolojisiyle de önde gelen bir tarım merkezidir. Sera üretiminde Türkiye'nin en önemli bir yeridir. Bu özelliğiyle, başta büyük iller olmak üzere ülkemizin birçok bölgesinin dört mevsim sebze ve meyve tedarikçisi durumundadır. Antalya birçok meyvede Türkiye üretiminde en yüksek paya sahip durumdadır. Sebze ve meyve ihracatı ile kesme çiçek ihracatı, ilin önemli gelir kaynakları arasındadır. Antalya'da tarım ürünleri ihracatı 2002 yılında 80 milyon doları bulmuştur.
Antalya, ekonomik, demografik ve sosyal özellikleri itibariyle Türkiye'nin en gelişmiş illerindendir ve gelişme trendi hızlanarak sürmektedir. Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) "İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (1998)", Antalya'nın ekonomik ve sosyal yapısı ve nispi gelişmişlik düzeyi açısından Türkiye'nin 7. ili olduğunu belirlemiştir. Antalya, sanayi merkezi olan beş batı ili ve Başkent Ankara'dan sonra gelişmişlik sıralamasında 7. sırayı almıştır.
Öte yandan, gelişmişlik analizi Akdeniz Bölgesi için yapılırsa, Antalya'nın diğer güney illeri içinde lider durumda olduğu görülmektedir. Antalya, birer sanayi merkezi olan Adana, İçel ve diğer bölge illerinden daha hızlı gelişmekledir.
Bölgede sanayi, turizme ve tarıma endeksli biçimde gelişme kaydetmiştir. 1950'li yıllarda Sümerbank ve Antbirlik tesisleriyle devletin öncülüğünde başlayan sanayileşme gayretleri sonucunda bugün Antalya'da değişik ölçeklerde 170 sanayi siciline sahip firma bulunmaktadır. Organize Sanayi Bölgesi ve Serbest Bölge dışında, Antalya'da üçü merkezde olmak üzere, 11 küçük sanayi sitesi bulunmakta ve buralarda 20 bin kişilik istihdam sağlayan 5 bin 400 işyeri faaliyet göstermektedir. Bu gelişmeye rağmen Antalya sanayi alanında olması gereken yerde değildir. Sanayi sektörünün gayrisafi hasıla içindeki payı Türkiye genelinde %28 iken, Antalya'da %7 düzeyindedir. Şüphesiz bunun nedeni Antalya'da turizm ve tarımın önemidir.
Antalya, son yıllarda dünyanın sayılı yat üretim merkezleri arasında adını duyurmaya başlamıştır. Antalya Serbest Bölgesi'nde en son teknoloji ve konforla üretilen milyon dolarlık "ultralüks" yatlardan alabilmek için, birçok kişi adeta sıraya girmiş durumdadır.
Vergi avantajının yanı sıra, ucuz ama kaliteli işçilik, yat üretim firmalarının Türkiye'yi ve Antalya'yı seçmesinde önemli rol oynuyor. Antalya Serbest Bölgesi'nde yat firmalarında yaklaşık 500 işçi istihdam edilmektedir.
Kent Ekonomisi
Antalya ekonomisi "3T" olarak adlandırılan, "Turizm, Tarım, Ticaret" sektörleri üzerine yoğunlaşmıştır. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin faaliyet kollarına göre dağılımı; yüzde 60 ticaret, yüzde 17 inşaat, yüzde 17 turistik hizmet, yüzde 15 sanayi veya üretime dönük sektörler şeklindedir.
Üretim, ticaret ve dağıtım alanında faaliyet gösteren üyelerin yaklaşık yüzde 20'si tarım veya gıda ile ilişkilidir. Ticaret kesimi olarak nitelenen firmaların önemli bir kısmı turizmle ilgilenmektedir.
Antalya Bölgesi'nde 1980'li yıllarda atılım yapmaya başlayan turizm sektöründe bugün; bakanlık ve belediyeden belgeli yaklaşık 400 bin yatak kapasitesi ile Türkiye'nin turizm başkenti durumuna gelinmiştir. Türkiye'ye gelen turistlerin yüzde 40'ını Antalya ağırlamaktadır. Bölgedeki turizm yatırımlarının değeri 30 milyar dolara yaklaşmaktadır. Yılda ortalama 5 milyon turist ağırlayan Antalya'nın Türkiye ekonomisine yıllık katkısı 5 milyar dolar düzeyindedir.
Antalya uygun ekolojisiyle de önde gelen bir tarım merkezidir. Sera üretiminde Türkiye'nin en önemli bir yeridir. Bu özelliğiyle, başta büyük iller olmak üzere ülkemizin birçok bölgesinin dört mevsim sebze ve meyve tedarikçisi durumundadır. Antalya birçok meyvede Türkiye üretiminde en yüksek paya sahip durumdadır. Sebze ve meyve ihracatı ile kesme çiçek ihracatı, ilin önemli gelir kaynakları arasındadır. Antalya'da tarım ürünleri ihracatı 2002 yılında 80 milyon doları bulmuştur.
Antalya, ekonomik, demografik ve sosyal özellikleri itibariyle Türkiye'nin en gelişmiş illerindendir ve gelişme trendi hızlanarak sürmektedir. Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) "İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (1998)", Antalya'nın ekonomik ve sosyal yapısı ve nispi gelişmişlik düzeyi açısından Türkiye'nin 7. ili olduğunu belirlemiştir. Antalya, sanayi merkezi olan beş batı ili ve Başkent Ankara'dan sonra gelişmişlik sıralamasında 7. sırayı almıştır.
Öte yandan, gelişmişlik analizi Akdeniz Bölgesi için yapılırsa, Antalya'nın diğer güney illeri içinde lider durumda olduğu görülmektedir. Antalya, birer sanayi merkezi olan Adana, İçel ve diğer bölge illerinden daha hızlı gelişmekledir.
Bölgede sanayi, turizme ve tarıma endeksli biçimde gelişme kaydetmiştir. 1950'li yıllarda Sümerbank ve Antbirlik tesisleriyle devletin öncülüğünde başlayan sanayileşme gayretleri sonucunda bugün Antalya'da değişik ölçeklerde 170 sanayi siciline sahip firma bulunmaktadır. Organize Sanayi Bölgesi ve Serbest Bölge dışında, Antalya'da üçü merkezde olmak üzere, 11 küçük sanayi sitesi bulunmakta ve buralarda 20 bin kişilik istihdam sağlayan 5 bin 400 işyeri faaliyet göstermektedir. Bu gelişmeye rağmen Antalya sanayi alanında olması gereken yerde değildir. Sanayi sektörünün gayrisafi hasıla içindeki payı Türkiye genelinde %28 iken, Antalya'da %7 düzeyindedir. Şüphesiz bunun nedeni Antalya'da turizm ve tarımın önemidir.
Antalya, son yıllarda dünyanın sayılı yat üretim merkezleri arasında adını duyurmaya başlamıştır. Antalya Serbest Bölgesi'nde en son teknoloji ve konforla üretilen milyon dolarlık "ultralüks" yatlardan alabilmek için, birçok kişi adeta sıraya girmiş durumdadır.
Vergi avantajının yanı sıra, ucuz ama kaliteli işçilik, yat üretim firmalarının Türkiye'yi ve Antalya'yı seçmesinde önemli rol oynuyor. Antalya Serbest Bölgesi'nde yat firmalarında yaklaşık 500 işçi istihdam edilmektedir.
SOSYAL VE KÜLTÜREL ÖZELLİKLER
Antalya, binlerce yıl öncesi çeşitli uygarlıkların doğup geliştiği önemli bir bölgedir. Yöreye dağılmış 1007e yakın antik kent insanoğlunun görkemli geçmişin günümüze yansıtır. İlk uygarlıklar, Lidyalılar, Persler, Helenistik dönem, Roma ve Bizans egemenlikleri, müslüman Arap etkisi, Selçuklular, Osmanlılar ve müslüman Türklerin bıraktıkları uygarlık izleri& Tüm bu geçmiş, Antalyanın çok zengin bir kültürel yapıya sahip olduğunu göstermektedir.
Antalyada yaşam biçimini büyük ölçüde Türkler ve Türkmenler belirlemişlerdir. Bu yaşam biçiminde Türk geleneğinde olduğu gibi ailenin reisi babadır. Özellikle köylerde her türlü aile işinin yapıcısı ve son karar vericisi durumundadır. Köylerde aileler 3,4 kimi zaman da daha çok çocuk sahibidirler. Özsellikle göçer denilen yörüklerin yaşam biçimi ilginçtir. İnanışları, beslenmeleri, yaşayışları, el sanatları, kısaca gelenek ve görenekleri ile bölgede özgün bir yaşam biçimi geliştirmişlerdir.
Kırsal kesimin yaşam biçiminde de kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması sonucu yavaş yavaş değişiklikler olmuştur. Ancak kent ve ilçe merkezlerinde turizm olgusunun süratle yaygınlaşması sonunda da halkın yaşam ve kültüründe hızlı bir değişiklik görülmüştür. Yabancı dil ve meslek eğitimi veren kuruluşlar artmış, moda yakından izlenmeye başlanmıştır. Kent merkezinde düğünler genellikle salonlarda son moda danslar ve kokteyl partilerle yapılırken kırsal kesimde ve yörükler arasında eski gelenekler sürdürülmektedir.
Bir örnek;
Köy düğününde geçilen aşamalar:
Kız isteme, nişan okulama (düğüne davet), bayrak dikme (düğünün başladığını ve düğün evin gösteren işaret), un ve tuz iletme (yemeklik malzeme, halı, kilim, yatak, yorgan gibi eşyalarla canlı hayvanlardan birkaçının oğlan evi tarafından kız evine gönderilmesi), çeyiz serme (kız tarafının gelin kız için hazırlamış olduğu eşyaları bir odada sergilemek), kına gecesi (gelinin kız arkadaşlarının son bir kez bir araya gelerek eğlenmeleri ve gelinin eline ayağına kına yakmaları), gelin hamamı (erkek tarafının kiraladığı hamama, gelinin arkadaşları ve akrabaları tarafından götürülmesi), eşya alma (gelinin eşyalarının oğlan evi tarafından törenle götürülmesi), gelin alma ve düğününü sona ermesi&
Antalyada el sanatları içinde en yaygın olanı, kentin kuzeyinde bulunan Döşemaltı bölgesinde dokunan ünlü, Döşemealtı halılarıdır. İnce bir zevkle dokunan bu el emegi halıların tamamı yündür. Bitki ve bitki kökleri ile boyanan yün ipler kullanılır. Döşemealtı halılarında genellikle lacivert ve kırmızı renkler egemendir. Bordürlerindeki deve ve deve ayağı motifleri ilginç olup bu tür halılara özgüdür. Bunun dışında Akseki ilçesinin Bademli Köyünde tahta kaşaklar yapılmaktadır. Çeşitli motiflerle süslenen bu kaşıklar Anadolunun diğer kentlerine gönderilmektedir. Alanyada ise süs kabakları üzerine değişik figürler ve desenler çizilmekte ve hediyelik olarak ilgi ile satın alınmaktadırlar.
Antalyada ulusal ve geleneksel giysiler genel olarak kalmamış gibidir. Ancak ulusal günler ve bayramlarda törenlerde giyilmek için saklanan cepkenli, işlemeli, yelekli, trablus kuşaklı, işlemeli poturlu zeybek giysileri vardır. Başta ipek oyalı yazma, çitari ve yollu basmalardan yapılmış giysileri ile kadınlar düğünlerde giyer. Bu arada Alanya ve çevresinde erkekler, şalvar denen siyah renkli bol kesimli tipik pantolonları halen giymektedirler.
Türk mutfağı Antalyada oldukça ileri bir düzeydedir. Geleneksel Türk yemeklerinin yanı sıra uluslar arası mutfaklardan örnekler veren restaurantlar vardır. Bunlardan bazıları gastronomi dalında birçok uluslar arası ödül almıştır.
Çok sayıda dönercinin bulunduğu yerlilerin dönerciler içi, yabancıların yemek sokağı gibi isimler verdikleri kentin merkezindeki küçük bir sokak özellikle akşam üzerleri ilginç bir görünüm alır. Bu sokakta sadece döner yenir. Burada, sokağın içine yerleştirilmiş basit masalar, sandalyeler, devamlı dolup boşalan döner tabakları bir de masaların üzerine konmuş bir adet kımızı gül veya karanfil görürsünüz. Her şey basit, pratik, lezzetli ve ucuzdur.
Bilgiler DR. Fuat KIVRAN ve Mustafa UYSAL tarafından
Antalya'nın Tarihi
Attalos Yurdu anlamına gelen Antalya, II. Attalos tarafından kurulmuştur. Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle (M.Ö. 133) bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiştir. M.Ö. 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır. M.Ö. 67’de Pompeius’un donanmasına üs olmuştur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi şehrin gelişmesini sağlamıştır. Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi olan ismi görülen Attaleia, Türklerin eline geçtikten sonra büyük bir gelişme göstermiştir. Modern şehir antik yerleşmenin üzerine kurulduğundan, Antalya'da antik çağ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır. Görülebilen kalıntıların ilki, eski liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surdur. Surların park dışındaki kısmında restorasyonu yapılan Hadrian Kapısı Antalya'nın en güzel antik eserlerinden biridir.
Attaleia’da, bütün antik şehirlerde tapınak, agora, tiyatro gibi yapılar olduğu biliniyorsa da bugün bunların yerini saptamak imkansızdır
Antalya Kaleiçi
Büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuş at nalı şeklinde içten ve dıştan surlarla çevrilidir. Surlar, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirleri ortak eseridir. Surların 80 burcu vardır. Surların içinde kiremit çatılı 3000 kadar ev bulunmaktadır. Evlerin karakteristik yapıları Antalya'nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri en iyi şekilde yansıtır.
1972 yılında Antalya iç limanı ve Kaleiçi semti, özgün dokusu nedeniyle "Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu" tarafından "SİT bölgesi" olarak koruma altına alınmıştır. Turizm Bakanlığı'na "Antalya- Kaleiçi Kompleksi" restorasyon çalışmasından dolayı, 28 Nisan 1984’de FİJET (Uluslararası Turizm Yazarları Birliği) tarafından Altın Elma Turizm Oskarı ödülü verilmiştir. Günümüzde Kaleiçi otelleri, pansiyonları, restoranları ve barları ile eğlence merkezi haline gelmiştir.
Antalya Kaleiçi
Kaleiçi bugün Antalya'nın "Tarihi Çekirdek Kenti" olan ve "Kaleiçi" adıyla tanınan semti büyük bir kısmı yıkılmış ve yok olmuş iki surla çevrilidir.