Yaralı yavru bir ceylandır bakışın
hüznün yamacında ürkek ve tedirgin
nereye gitsek avcılar peşinde ömrümüzün
hayat ki, ihanet dolu ah kınalı kuş
hayatki, acımasız
halsiz ve bi-lâldır dillerimiz
tuz bassakta yaralarımıza
dağlasakta acılarımızı
dinmez sızı
Gül açardı dağlarda
bir kez gülseydik oysa
ışık olur yayılırdı evrene gözlerimiz
renk olur ısıtırdık üşüyen yürekleri
sevda olur dolardık sevisiz gönüllere
mutluluk ve huzur ekerdik dört bir yana
Yüreklere de kar yağar ah! kınalı kuş
buz tutar bakışlar dalgın sularda
yangınlar içinde de olsa üşür insan bazan
ihanet görmüşse sevdiklerinden
Dünya bir değirmen ah! kınalı kuş
her gece hayallerimizi ögütür
savurup götürür uzak iklimlere
bakmışsınki, bir gün kar yağmış dağlara
kavuşmak hayal olmuş
menzil uzak, vuslat uzak, mecalsiz kalmış dizlerimiz
geçit vermez olmuş dağ dorukları
Ah! kınalı kuş
gözlerin vurulmuş ceylan yavrusu senin
bakışların ürkek güvercin
sorma ırmaklar nereye akar
kuşlar nereye uçar
yaşam nereye gider
ölüm nereye
acının dili yok ah! kınalı kuş
acının dili yok
suskunluğu hangi kalem yazabilirki,
ölümden başka...
Ah! kınalı kuş
hüzünlere yazılsa da yazgın
yuvarlanıp yuvarlanıp gitse de nehirlerde
kanayan yaralarını fark etmese de kimse
solacağını bile bile inadına, inadına
bahçeler dolusu gül topla yüreğine
üzünçlerini koyup bir yana...
Düşmeden tut elimden ah kınalı kuş
ekle yüreğini yüreğime geç kalmadam
tutuşturalım bir ucundan biz de
her dem içimize batan bu vefasız hayatı...