Ah! Asrevya!... Dağ Çiçeğim! - 1 -
Seni nadide bir çiçek gibi büyüttüm yüreğimin aynasında ah! Asrevya!... Kem gözlerden korumak için. Hayatın bütün gizemini, doğanın bütün renklerini sende topladı yüreğim. Yüreğimdeki özlemlerle besledim tomurcuk çiçeğini, gözyaşımla suladım, sabırla bekledim kavuşacağımız günü!...
Yıllar geçip gitti Asrevya!.... Gelmedin sen... Özlem çiçeğim büyüdükçe sığmadı yüreğe. Büyüdükçe rengarenk özlem kokulu çiçekler açtı, kokular saçtı yeryüzüne...
Gülüşünü özledim Ah!..Asrevya!... Dudaklarını, gözlerini, ellerini özledim, “seni seviyorum” demeni... Uzakları özledim Asrevya!... Dağları, ormanları, suları, yıldızları özledim. El ele tutuştuğumuz günleri....
Şimdi kalkıp sana gelmek var Asrevya!... Kavuşamayacağımı bile bile. Yine de her gün bir başka özlemle, bir başka umutla çıkıp yola, kavuşmak adına sana gelmek var....
Dikenli de olsa sevda yolları, kanasa da özlemler ve hasret olup aksa da gözucumda hayat. Yine de mutluyum, umutluyum seni aramak, sana kavuşmak adına!.. Seni sevmek adına… Hayal da olsa mutluyum Asrevya!... …
Şimdi kalkıp sana gelmek var Asrevya!... Kavuşamayacağımı bile bile. Uzaklar düşünce bir kez yüreğe, sen düşünce hayale, ruhumu zaptetmek mümkün müdür?... Ki, gittiğim her yerde senden izler ararım, hiç bir yerde olmadığını bile bile. Olmadık zamanlarda aklıma düşersin, hüzünlenirim...
Dilimin ucuna her geldiğinde dilimi ısırırım, seni sevdiğimi haykırmamak için. Seni sevdiğimi yalnız sana haykırmak ve yalnız sana söylemek için bir gün kavuştuğumuzda.
Seni çok özlediğimi, seni çok sevdiğimi. Varsın kimse bilmesin...
Bilen biliyor ya, gören görüyor ya! Seven seviyor ya! Hasretin rengini ve kokusunu kıpkızıl bir gül gibi dünyaya salıyor ya her sabah yüreğim! Acılara umut dağıtıyor ya yüreğim! Yeter...
Varsın kimseler bilmesin...
Ah! Asrevya!... Yaklaştıkça uzaklaşıyorsun, uzaklaştıkça yakınlaşıyorsun…
Anlıyorumki sana kavuşmak sonsuz bir hayal, yine de sevdamı yükleyip yüreğime, seni bulmak ve söylemek için seni sevdiğimi. her sabah yeniden düşerim yollara...
Şimdi her seher çıkıp dağlara ismini haykırmak geçiyor içimden yankılı kayalara...
İlan-ı aşk etmek geçiyor, özlemimi haykırmak geçiyor, dinlemeseler de beni! Duymasalar da!
“Ey dağlar, nehirler, bulutlar, insanlar duyduk- duymadık demeyin, ben onu seviyorum, özlüyorum” diye...
Ey benim yalnızlığımın adı, yalnızlığımın bitmeyen ışığı, sevdamın bitmeyen hasreti. Tükenmeyen hülyalarımın sahibi, yüreğimin canyoldaşı Asrevya!... Beni sonsuz hasretlere gark eden ve mahkum kılan aşkına, azat etmeyen bir ömür… Bilki, bütün boşluklarını seninle doldurdum ömrümün…
“Gönül her zaman gelmeyeni beklermiş” sevdası saklı duran sevgiliyi. Gelmese de bir ömür beklenirmiş o sevgili…
Ah! Asrevya!... Bil ki, sevda ateş de olsa bekleyeceğim... Hasretle yansam da acılara tebessüm edeceğim...Gökyüzünde güneşin bir sevda için doğduğunu, gülün bir sevda için koktuğunu biliyorum... ... Söz verdim yüreğime ve yüreğimdeki sevdaya, yaşarsam aşk için yaşayacağım... Ölürsem aşk için öleceğim...
Seni ne zaman özleyip ansısam güzelleşiyor yeryüzü, gökyüzü daha mavileşiyor... Işık olup gözlerime doğuyor hayalin... Sevgiyi damıtıyor en derin yerinden gözlerim...
"Sen" kocaman bir dağsın Asrevya... "Ben" küçücük bir tepe..."Ben" senin hayalinle büyüdüm "Sen" benim yüreğimde...
Varsın neyler elem üflesin
sazlar vedâ
kemanlar cefâ
alevden kor olsun
yaksın sinemi geda…
varsın bir ömre bedel olsun aşk
her durakta seni bekleyeyim
bastırıp göğsüme acılarımı
bağrımı ateşlere verip
beklerim ben...
varsın yokuşa sürsün hayat
gün karanlığa dönsün
gözlerimde ay
ellerimde yıldızlar
bir buluta yükleyip hasretimi
beklerim ben
varsın marjinale çıksın adım
boynu bükük çiçekler gibi
eğip başımı önüme
hep ağlayayım...
varsın saçlarım özlem
sakalım hüzün koksun
karda, kışta,
soğukta, darda kalayım...
Yeterki, gelmesin ecel
dağ devrilmesin
beklerim ben
unutulmuş istasyonların
trenlerinde taşınan
kimselerin el sallamadığı
kimselerin karşılamadığı
yalnızlarımla...
Ah! Asrevya!... Dağ Çiçeğim! - 2 -
Düşlerim dağınık şimdi, kara bulutlar kümelenip durur usuma, acılar çöreklenip yüreğime yerden yere vurur beni olmadık zamanlarda. Ben seni sevdiğimden beri, ilmek ilmek hasret dokur gözlerim uzak yolların gergefine... Sevdiğimsin sen benim... Gelmesende beklediğimsin !...
Ah! Asrevya!.. Dağçiçeğim, canımıngülü Asrevya. Yıldızım yitikse şimdi, doğmuyorsa ve ışımıyorsa gecelerime ay. Beni terkedip başka ufuklarda parlıyorsa ve almıyorsa kucağına bir vefalı dost gibi... Gelmiyorsa beklediğim bahar. Özlediğimde yanımda olmuyorsan eğer, uzaklar vuruyorsa acımasızca kalbime.
Ben yine de seni düşlüyorsam ışıl ışıl, özlüyorsam en karanlık gecelerde...
Tüm karanlıklara rağmen buğulu bir cama dayayıp alnımı hasretini çiziyorsam bulutlara, direniyorsam yaşama, direniyorsam onursuzluklara... Gücüm sensin... umudum sensin...
Bilki, kör kuyularda merdivensizde kalsam, yelkensiz de bıraksalar uçsuz bucaksız denizler ortasında, alıp gitselerde bütün umutlarımı uzak diyarlara, bütün duygularımı yerden yere vursalarda da yine beklerim seni...
Hiç gelmesen de en güzel şiirlerimi, düşlerimi, hayallerimi sana saklıyacağım...
Bu koca dünyada yanlızca senin beni sevmeni istedim... Senin sarmanı istedim... Yalnızca seni yazdım kaderime, seni aradım her yerde, seni çizdim bütün bulutlara, dağlara, ırmaklara. Her yıldıza sevgini haykırdım, nereye baktıysam seni özledim, seni gördüm...
Ölümüne sevdim seni Asrevya...Unutamam seni.. Hayatımdan silemem, çıkarıp atamam kalbimden...
Seni anmadığım gün dünya anlamsız, yaşam renksiz kalır, yitirir anlamını sevgiler, özlemler öksüz kalır...
Ayrılık kimi zaman bitimsiz bir özlem sızısı, derin bir bıçak yarası da olsa. Sonsuz bir acı verse de, sarı bir yaprak gibi rüzgarda sürüklenmeyi senin için seçmişim Ah Asrevya!.. Dağçiçeğim!...
Bilki, tomurcuklar patlıyorsa dalında, her bahar sevgi gülleri açıyorsa gülşende, ey aşk, ey sevdiğim sensin sebep...
Sen benim bir ömür hasretini çektiğimsin, sevdiğimsin Asrevya!... Gelmesende beklediğimsin!...
Sende özledin mi beni bir gün bile olsa?... Senin de yandı mı yüreğin benim için? Gelir diye bekledin mi yollara bakıp?...
Her gece mavi bir özlem girdi mi koynuna? Yastığını ıslattı mı gözyaşların?.... Ağladın mı hiç bakıp bulutlara?...
...../
Şimdi her gece bir tren kalkıyorsa gönlümün istasyonundan sana doğru, elim kalkmıyorsa ve sallayamıyorsam verdiğin mendili ardından. Gözyaşlarım ateş olup düşüyorsa ve hüzün olup yakıyorsa düştüğü yeri, sebep sensin ey dağ çiçeğim.... Asrevya!...
Şimdi hücrelerdeysem, ölüme hüküm giyiyorsam her yargılandığım yerde, hüznün acılı ırmaklarında kalıyorsa hayallerim ve sonunda kırılıyorsa kalem. Bil ki sebep sensin ey aşk, ey sevgili.
Bilki ben sefilliği, garipliği, çölü, kimsesizliği, sahrayı, sahrada derviş olmayı, aşka mahkum olmayı, ölümü senin için seçmişim Dağ çiçeğim...
Ey rüzgarın dudaklarında türküler söylemeye doyamadığı Asrevya!...
Ben yanlız ve bahtsız bir adamım...Tükendim artık... Tükendim ve yenildim...
Kahpeliklere, kalleşliklere, riyakarlıklara, onursuzluklara, zamana, hayata, kadere ve gururuma yenildim...
Kimsesizim şimdi, körkaranlıklardayım, yerim soğuk, suyum yok, ekmeğim yok… Ne bakacak pencerem ne görecek ışık var.. Zindanlardayım, ölüme mahkum… Kapılar kilitli, çıkacak anahtarım yok…
Gel Asrevya!... İstersen sev beni! istersen kır! Acıt, ez, öğüt, paramparça et.
Gücüm yok tükendim artık! Çek ipimi!..
Söyle, ne desem son sözüm sorulup, zülfün boynuma dolandığında, Söyle ne etsem, nereye gitsem...
Söyle, Ah! etsem delinir mi kara bağrım? Yaralı geyikleri kurtulur mu canevimin? Kavuşur mu ruhum huzura?... Söyle Asrevya!... Asrevya!... Asrevya!... Dağ çiçeğim...
Söyle, son sözüm sorulduğunda, tutar mı elimi aşk? Toplar mı yerlere savrulan hayallerimi? yaşatır mı anılarda?
Gücüm yok... Ah!!! Asrevya!... Dağ çiçeğim... Yenildim!..Tükendim artık! Çek ipimi öleyim...
Çek İpimi Öleyim Asrevya!...
Küçüktüm
büyüdüm
yitirdim çocukluğumu
büyüdükçe ikiyüzlülüğü tanıdım
tanıdıkça yaralandım
yaralandıkça boğazıma düğümlendi hayat
anlatamam
yaşım kaç şimdi? ülkem neresi
sorma
Yanlış bir adreste gün tüketiyor ömrüm
durmadan yürüyorum sancılar saklı yüreğime.
ayaklar altında linç edilmiş bir hüzün benimkisi
öyle yalnız, gölgesiz, duldasız, düşsüz ve dilsiz
geçen trenler de almıyor beni
Ben yanlız ve bahtsız bir adamım Asrevya!...
yüreğim yorgun, ben yorgun
her yangından yaralı çıktım
tükendim artık... Tükendim ve yenildim...
sevgisiz, duyarsız, umarsız bir dünyada
kumar oynadım hayatla, kaybettim.
cebim yok, param yok
nerde akşam, orda sabah
ben hep kaybettim
gelen aldattı
giden ağlattı
Yüreğim ah!
bir sen anlarsın beni
bir sen aldatmadın
bir de Asrevya!...
düşperim
dağ yüreklim
güzeller güzeli Asrevya!...
Bir düştü Asrevya!...
bir rüzgar esti düştü dalımdan
kaldım sokaklarda yalnız başıma
bir daha kapım açılmadı sevgiye
ışıklar yanmadı içimde bir daha
bütün kapılar kapandı yüzüme
ağlayacak yerimde kalmadı
çok özledim Asrevya!...
çek ipimi, öleyim
ben hep kaybettim
ömrümün yaz vaktidir
bu mevsimde sevmek
en çok bana yakışır
özlemek de..
ölmek de...
çek ipimi!...
Çek ipimi öleyim Asrevya!...