Ramazan ayında şeytanların bağlanması ile ilgili âyet veya hadis var mı? Mânâsı nedir?
Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir ki: Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: Ramazan ayı geldiği vakit, Cennetin kapıları açılır; Cehennemin kapıları sıkı sıkıya kapatılır ve şeytanlar bağlanır.1
Ramazan ayı rahmet ayıdır. Nitekim Kurân bu ayda inmiştir, bu ayda Allahın emri tecellî etmiş, müminlerin bağışlanması ile neticelenen oruç bu ayda emredilmiştir. Bu ayda Allahın emrini dinleyerek oruç tutanların bağışlanacağı ve rahmete gark olacağı müjdelenmiştir. Bu bağışlanmanın ve rahmetin neticesinde müminler için Cennet kapıları açılıyor, Cehennem kapıları inşallah kapanıyor. Bu ayda sayısız kullar bağışlanıyor, Cennete gitmeyi hak ediyor, Cehennemden azat oluyor, yani kurtuluyor.
Bu ayda şeytanların bağlanmasından anlaşılan, bu ayda şeytanların Allah kullarına zarar vermekte çok zorlukla karşılaştıklarıdır. Yani şeytanların zarar verme yollarının kapatılmış olmasıdır. Yani çoğunlukla kendini Allaha kul olmaya adayan ve Allah korkusunu diğer aylardan daha ziyade yaşayan müminlerin, bir şahs-ı manevi oluşturarak kötülük ocaklarına revaç vermemesi, kötülük işlemekten kendilerini diğer aylardan daha ziyade sakındırması ve daha fazla iyiliklere, hayra ve emr-i İlâhiye yönelmesi nedeniyle meydana gelen rahmet ve feyiz çarşısında şeytanların malına rağbetin olmaması veya fevkalade azalması demektir. Öyle ki, polis kayıtlarından anlaşıldığı gibi, istatistikler de göstermiştir ki, bu ayda suç işleme oranı diğer aylara nazaran fevkalade düşmektedir.
Fakat hiç şüphesiz şeytanların bağlanması demek, hiç suç işlenmeyeceği, hiç kötülük yapılmayacağı, nefsin his ve hevesâtının hiç çalışmayacağı mânâsına gelmiyor. Elbette suç işleme oluyor, kötülükler eksik olmuyor, nefis his ve hevesâtını bir tarafa bırakmıyor. Çünkü imtihan devam ediyor.
Bununla beraber, Allaha dönen her kulu Allah affediyor. Allaha sığınan kurtuluyor.2
***
Ali Yavuz:
*Esnemek ile ilgili bilgi verebilir misiniz? Namazdayken şeytanın vesvese vermek için bizi esnettiği söyleniyor. Peki, Kurân okunan yere şeytan giremez sözü doğru değil mi? Bu konuda bizi aydınlatırsanız çok memnun kalırız.
Kurân okunan yere şeytanın giremeyeceği ifadesi, şeytanın Kurânı sevmediğini kinaye ile anlatan bir sözden ibarettir. Yoksa şeytan öyle usturuplu giriyor, öyle ustaca iş yapıyor ki, Allaha sığınmayan insan şeytanın ustalığı karşısında yenik düşebiliyor. Soldan giremediği zaman sağdan giriyor. İfsat edemediği kimseyi sûret-i haktan gözükerek bozmaya çalışıyor.
Anlatılır ki, Cüneyd-i Bağdâdînin şeytanı yirmi sene Hazret-i Cüneyde gelip gitmiş, onu aldatamamış. Nihayet bir gün Hazret-i Cüneyde:
Yahu sen ne büyük velisin! Ne büyük kerâmet sahibisin! Ne azametli hallerin var; hiç şeytana aldanmıyorsun! demeye başlamış.
Fakat Hazret-i Cüneyd şeytanı tanımakta gecikmemiş ve:
Mel'un şeytan! Yirmi senede yapamadığını, nefsime riya vererek yirmi saniyede yapmaya kalkıyorsun! Defol, git! demiş ve şeytanı kovmuş.
İnsan ölünceye kadar şeytan insanı terk etmiyor, insandan vazgeçmiyor. İnsanı ve amelini her halinde ifsat etmeye çalışıyor. Şeytanca yaklaşamazsa, sûret-i haktan gözükerek sinsice yaklaşıyor. Çünkü şeytan mümin için apaçık bir düşmandır.3 Bunu unutmayacağız. Demek şeytan, Kurân okuyan kimseye de yaklaşıyor, namaz kılan kimseye de yaklaşıyor. Ve yapacağını yapmaktan bir an geri kalmıyor.
Bu sözden maksat, Kurân okuyan kimsenin ve namaz kılan kimsenin şeytanın şerrinden Allaha sığınıyor olduğunu ifade etmektir. Allaha sığınan inşallah korunur. Bununla beraber, kişi bir yandan ümidini kaybetmemesi ve ibadetine devam etmesi; diğer yandan kendisini şeytanın temas edemeyeceği bir sahile atmış gibi görmemesi ve duâyı, niyazı ve Allaha sığınmayı terk etmemesi gerekiyor.
Esnemenin şeytandan oluşu esnemenin bir gaflet halini gösterdiğine işarettir. Ve dikkatli olmaya çağrıdır. Yani insan kendini kurtulmuş görmemeli; dikkatli olmalı ve amelinden değil, sadece Allahtan ümit etmelidir.
Ve unutmamalıdır ki, Allah, kendisinden ümit edeni yolda bırakmaz. Ama nefsine ve ameline güvenen yolda kalır.
Dipnotlar:
1- Rıyâzüs-Sâlihîn, 1217
2- Lemalar, s. 242
3- Yasin Sûresi: 60
Alıntı