Kur’ân-ı kerimle amel etmek mümkün mü?
Her devletin bir anayasası vardır. Bu anayasalar kısa ve özdür. Bu
anayasaya dayalı olarak kanunlar, kanunlara dayalı olarak, tüzükler,
yönetmelikler... hazırlanır. Bir kimsenin çıkıp, anayasadan başka kanun, nizam
tanımam demesi ne kadar yanlış ise bir Müslümanın: "Ben fıkıh kitaplarına
uymam, Kur'an'la amel ederim" demesi de o kadar yanlıştır. Nasıl ki, Anayasada
bütün hükümler, bütün cezalar bildirilmeyip Anayasa, kanunlara havale edilmişse
dini hükümler de böyle havale edilmiştir.
Kur'an-ı kerimi hadis-i şerifler, hadis-i şerifleri de mezheb imamları
açıklamıştır. Nasıl ki, kanunlar, anayasanın gösterdiği istikamette hazırlanıyorsa,
mezhepler de, fıkıh kitapları da Kur'an-ı kerimin ve hadis-i şeriflerin bildirdiği
istikamette teşekkül ettirilmiştir.
Kur'an-ı kerimi herkes kolayca anlasa idi, Peygambere ihtiyaç kalmazdı.
Hadis-i şerifler, Kur'an-ı kerimin açıklaması mahiyetindedir. Hakiki âlimler de,
hadis-i şerifleri açıklamışlar ve fıkıh kitapları ortaya çıkmıştır.
Büyük âlim Muhammed Hadimî hazretleri bu gerçeği şöyle ifade eder:
"Dindeki dört delil, müctehid âlimler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin
bildirdiği hükümdür. Çünkü biz, ayetten ve hadisten hüküm çıkaramayız. Bunun
için, mezhebimizin bir hükmü, ayet ve hadise uymuyor gibi göründüğünde,
mezhebimizin hükmüne uyulur. Başka bir ayet veya hadisle değişmiş olabilir o
hüküm. Bunları da ancak müctehid âlimler anlar. Bunun için tefsir ve hadisten
değil, âlimlerin kitaplarından dinimizi öğrenmemiz gerekir."
İslâma, Kur'an'a uymak, tefsir okumakla değil, ancak fıkıh kitabına uymakla
olur. Bir kimse, Kur'an-ı kerimden, tefsirden anladığına uyarsa, İslâma uymuş
olmaz. Kur'an-ı kerimde her hüküm var ise de, bunları doğru olarak Resulullah
efendimiz açıklamıştır. Resulullaha uymak farzdır. Kur'an-ı kerimde, "De ki: Eğer
Allah'ı seviyorsanız, bana tabi olun!", "Ona tabi olun ki, doğru yolu
bulasınız." buyuruluyor.
İmam-ı Rabbanî hazretleri buyurdu ki:
"Cenab-ı Hak, Kur'an-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat etmenin,
kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O hâlde, Onun Resulüne itaat
edilmedikçe, O'na itaat edilmiş olmaz."
Hadis-i şerifler olmasaydı, namazların kaç rekat olduğu ve nasıl kılınacağı,
zekât hesabı, orucun, haccın farzları, hukuk bilgileri bilinemezdi. Yani hiçbir kimse,
bunları Kur'an-ı kerimden çıkaramazdı. Şu hâlde Kur'an-ı kerimi anlamak için,
onun açıklaması olan hadis-i şeriflere ihtiyaç vardır. Hadis-i şerifleri de anlamak
için âlimlere ihtiyaç vardır. Bu bakımdan Peygamber efendimiz, İslâma, Kur'an'a
tabi olmak isteyenin âlimlere tabi olmasını emrediyor. "Âlimlere tabi olun!"
buyuruyor. Allahü teâlâ da, âlimlere uymayı emrediyor, "Âlimlere sorun!"
buyuruyor.
Şu hâlde, Kur'an'dan, hadisten ve bunların tercümelerinden din öğrenmek
mümkün olmaz. Her Müslüman dinini Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından,
ilmihallerden öğrenmelidir!
Eğer herkes Kur'an-ı kerimden hüküm çıkarabilseydi, hadis-i şeriflere, Eshab-
ı kirama ve âlimlere ihtiyaç kalmazdı. Onun için Allahü teâlâ da, Peygamber
efendimiz de âlimlere uymamızı emrediyor.
Abdülgani Nablüsi hazretleri: "Kur'an-ı kerimin manasını öğrenmek isteyen,
hakiki İslam âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlâk kitaplarını okumalıdır!" buyuruyor.
Netice olarak; ondört asırdır İslamiyet bize bu yolla ulaşmıştır; bizden sonra
da devam etmesi için bu yolu takip etmekten başka çaremiz yoktur!